Oy sınırı: 214
Yorum sınırı: 500Pazartesi günü gelip çattığında Jisung, sabah henüz hala geçmeyen boynundaki izlere kapatıcı sürmekle meşguldü.
Bir yandan da son iki gündür olduğu gibi Minho'nun teklifini düşünüyordu. "Ah, neden düşüneceğim dedim ki? Direkt reddetmeliydim."
Kapatıcıyı kapatıp yerine koydu. Ardından üstüne bisiklet yaka gri bir tişört giydi. Altında ise çeşitli yerlerinde yırtıklar olan siyah bir kot vardı. Saçlarının arasına, henüz yeni aldığı maşayla birkaç dalga yapmak için tekrar aynanın karşısına geçmişti sonra.
Çok geçmeden işini bitirdiğinde aynadaki görüntüsüne baktı memnun bir şekilde. Ardından çantasını aldıktan sonra hızla merdivenleri inmiş, kapısını kilitleyip bahçeye doğru adımlamıştı.
Chan, henüz ortalıkta gözükmüyordu. Bu yüzden bahçeyi aşıp kırmızı bahçe kapısının önüne geldi. O sırada yan evin kapısı da açılmış, Chan ve Minho birlikte çıkmışlardı.
Jisung kulaklarını acıtacak bir gıcırtı eşliğinde demir kapıyı açarak bahçeden dışarı çıktı. Diğer ikili de çok geçmeden yanındaydılar. "Günaydın Ji!"
"Günaydın Chan hyung!" Jisung hyungına kocaman gülümserken Minho'ya bir kez olsun bakmamıştı. Genç alfa derin bir iç çekip Chan'ın omzunu pat patladı. "Ben gidiyorum."
"Okulda görüşürüz Minho." Chan arkadaşına gülümsedikten sonra Minho başıyla onu onaylamış ve Jisung'ın yanından geçerek arabasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Chan elini, omegaya uzattı. "Hadi gidelim."
Jisung'ın tekrar modu yükselirken Chan'ın elini tutmuştu. İkisi birlikte büyük olanın arabasına ilerlediler.
Yaklaşık geçen yarım saatin sonunda okula varmışlardı. Chan arabayı park etti ve ikisi de aynı anda geniş bahçeye adım attılar. Kampüsleri oldukça genişti, yeşil çimenlerin eşlik ettiği bir yerdi aynı zamanda.
Okula ilerlerlerken onlara doğru gelen Seungmin'le Chan'ın yüzüne büyük bir gülümseme yerleşmişti. Seungmin, krem rengi kumaş bir pantolon ve oldukça sade beyaz bir tişört giyiyordu. Tişörtü pantolonun içine sokmuştu, ince belini ortaya çıkarmak adına.
İkiliye doğru yaklaşıp Chan'a sıkıca sarıldı. Chan eğilip onun yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. Sonra da el ele tutuşup kampüste yürümeye devam ettiler. "Selam Jisung, nasılsın?"
Seungmin arkadaşına sorduğunda Jisung gülümsedi. "İyiyim Seung, ya sen?"
"Ben de iyiyim. Ah, doğru! Bu sabah Yuta seni arıyordu. Ona senin dersinin öğlene doğru olduğunu söylemiştim. Haber vereyim dedim."
Jisung düşünceli bir şekilde başını onaylarcasına sallamıştı. "Sağ ol."
Üçü birlikte fakülteye varmışlardı. Seungmin dersinin hemen başlayacağını söyleyip Chan'ın dudaklarından ufak bir kelebek öpücük çalarak yanlarından ayrılmıştı. Kalan ikili ise artık alışkanlık olarak direkt kafeteryaya girdiler. Her zamanki masaları yine doluydu. Felix, Jeongin ve Hyunjin oradaydı.
Felix diğerlerine heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu. Hyunjin kafasını Jeongin'in omzuna yaslamış onu dinlerken Jeongin ise elindeki kitaba odaklanmıştı.
"Selam çocuklar!" Jisung konuşup Hyunjin'in yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu.
"...yani böyle demiş sonra. Sizce bir şansım var mı? Ay Jisung günaydın, neler olduğuna inanamazsın!" Felix bakışlarını diğer ikiliden çekip yeni gelenlere dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They say 'FrIeNdS'/ Minsung
FanfictionTAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın var. Tanışma hikayeleri de ilişkileri kadar atışmalı olduğundan birbirlerinden hazzetmeyen iki genç. Doğaları gereği kendilerini bir sevişme...