Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Bir hafta sonra yeni bir gün, yeni bir sabah. Bu sefer ilk uyanan Minho olmuştu. Gözlerini kırpıştırarak açtı ilk önce, sol elini yüzüne götürüp sıvazladıktan sonra görüş açısı tamamen açılmıştı.
Ancak vücudunu hareket ettiremiyordu. Çünkü Jisung sağ tarafını tamamen işgal etmişti. Kolları Minho'ya sarılıydı. Bacağının birini ise onun üstüne atmıştı. Neredeyse tüm vücuduyla alfanın üzerinde sayılırdı.
Minho'nun yüzüne istemsiz bir gülümseme yerleştiğinde kafasını eğip Jisung'ın saçlarının arasına çok hafif bir öpücük bıraktı. Ardından dikkatlice onu kendi tarafına yatırmak üzere harekete geçti.
Başarmıştı da, sağ kolunun biraz uyuştuğunu hissetse de umursamadı. Birkaç kez hareket ettirdi. Ardından yerinde Jisung'a doğru döndü. Omega sırt üstü yatsa da kafası alfaya dönüktü.
Minho birden kendini onu izlerken buluvermişti. Jisung'ın aralık dudakları kurumuş, yanakları eşliğinde hafifçe sarkmıştı. Göz kapakları gözlerini örtmekte biraz zorlanmış olmalı ki kirpiklerinin ardından milimetrik bir şekilde aralanmıştı.
Alfa elini kaldırıp Jisung'ın alnına dökülen açık kahverengi saç tutamlarını, elmacık kemiklerini ardından da yumuşak yanağını parmaklarının tersiyle okşadı.
O an aklına bir düşünce düşüvermişti. Kendine verdiği sözü hatırladı ve yatakta biraz eğilerek yüzlerini hizaladı. İşaret parmağını kaldırıp omeganın kirpiklerine odaklanıp hepsini teker teker saymaya başladı.
Kaç dakika geçtiğini bilmiyordu ancak saymayı bitirmişti sonunda. Yatağa yasladığı dirseğini serbest bırakıp sırt üstü yattı. Yüzünde şapşal bir gülümseme yer edinmişti.
"Dört yüz elli sekiz taneymiş." Bir süre boş boş tavanı izledikten sonra yatakta doğrulmuştu. Hala uyuyan Jisung'a bir bakış attı ve onun neredeyse karnının üstüne kadar sıyrılmış olan beyaz tişörtünün eteklerinden tutarak aşağı çekti, karnını kapattı nazikçe.
Ardından ayaklanmış ve odadan çıkmıştı. İlk önce elini yüzünü yıkadı sonra merdivenlere yönelip aşağı indi. Oturma odasının camlarını açıp evin havalanmasını sağladı. Sonrasında mutfağa doğru ilerlemişti.
Biraz dolapları karıştırdı, bulduğu krep tavasını elinde çevirdikten sonra ocağa koydu. Bu şekilde güzel bir kahvaltı hazırlayana kadar devam etti.
Jisung ise yatakta bir o tarafa bir bu tarafa dönerek sonunda uyanmıştı. Ağzına gelen midesini son anda kendini tutarak engelleyip banyoya koştu.
İşlerini hallettikten sonra odaya geri döndüğünde fark etmişti Minho'nun orada olmadığını. Direkt merdivenlere yönelip sekerek aşağı indi.
Mutfaktan gelen seslerle o tarafa yönelip kapıya kadar yürüdü. Görüş açısına giren beden kalp atışlarını hızlandırıvermişti birden.
Dağınık, koyu kahve saçları alnına dökülürken elindeki çubuklarla yaptığı krepleri kontrol ediyordu. Üst vücudu tamamen çıplakken altında ise baksırının lastiğini hafif gösteren siyah bir eşofman vardı.
Omeganın istek dolu feromonları yayılmaya başladığında fark etmişti Minho onu. Kafasını ona çevirip bir de bu manzaraya kusursuz gülüşünü ekledi. "Günaydın."
Jisung yutkunurken Minho geri işine döndü. Kapıda dikilmeyi bırakan omega hareketlenip onun arkasından yaklaştı. Alfanın omzuyla birleşen çıplak sırtına dudaklarını bastırmıştı dayanamayarak. Ardından geri çekilip hiçbir şey olmamış gibi masaya oturmuştu. "Günaydın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
They say 'FrIeNdS'/ Minsung
FanfictionTAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın var. Tanışma hikayeleri de ilişkileri kadar atışmalı olduğundan birbirlerinden hazzetmeyen iki genç. Doğaları gereği kendilerini bir sevişme...