Sabaha kadar gelen tasarım ve çizim işlerini halletmeye çalıştığım için iki gibi uyanmıştım. Kaya'nın burda kaldığı aklımdan çıkmıştı tabi işlere odaklanınca. Mutfağa doğru giderken mis gibi menemen kokusu alınca adımlarım hızlandı. Çok açtım valla çok. Mis gibi kokulara ilerlerken üstümü unutmuştum tabi, bir boxer bir dar rambo tişört vardı üstümde ve her zaman sardığım küçük ama dik göğüslerim bayağı belli oluyordu.
Mutfağa paldır küldür girince bana dönen Kaya'nın gözleri önce yüzümü sonra vücudumu turladı, bakışlarını kaçırmadan önce tekrar göz göze geldik. Üstümü farketmemle geri odaya kaçtım hemen, ama bir yandan da ona laf yetiştiriyordum. "Günaydın, ben hemen giyinip geliyorum soğumasın mis gibi menemen." Sadece 'tamam' demişti ama olsun. Menemen kırmızı çizgimizdi sonuçta.
Daha usturuplu giyinip -zaten gördüğü için göğüslerimi sarmamıştım- koşar adım mutfağa gittim. Kahvaltı sofrası hazır bir şekilde beni bekliyordu hemen çayları koyup sıcak ekmeği menemene batırdım. Ağzıma attığımda hala sıcak olduğu için ağzımı açıp elimle yelleyişimi gülerek izliyordu Sakallım.
Karnım doyunca sırtımı sandalyeye yasladım ve elimde çayımla onun nasıl yediğini izledim. Benim saldırışıma karşın o ufak lokmalarla yiyordu. Utanmıştım aslında ama ilk defa birisi bana kahvaltı hazırlıyordu uzun zaman sonra. İzlediğimi fark edince elini sakalına atıp sıvazladı yavaşça, parmaklarım elimdeki bardağı sımsıkı sardı. Hafifçe öne eğildiğimi fark edip geri çekildim, bende dokunmak istiyordum. Aniden başını bana çevirince bunu sesli söylediğimi anladım. İçimden kendime küfürler ederek başımı eğip masaya koydum. Alnım masaya aniden çarpınca tok bir ses çıkmıştı.
Yanıma sandalyesini çekip oturunca yüzümü ona doğru döndürdüm. Sabit bir ifadeyle bana bakıyordu, kızaran yanağıma masanın serinliği iyi gelmişti. Ona asılıyor gibi görünmek istememiştim ama, ahh o sakallar ahhh... Kimbilir elimin altındaki hissi nasıl olurdu, sert mi yoksa yumuşak mı? Dokununca ufak bile olsa ses çıkar mıydı? Tekrar iç çekip alnımı masaya çevirdim, sesini duyunca, daha doğrusu dediğini anlayınca hemen kafamı kaldırdım.
"Dokunmak istersen dokunabilirsin tabi. Bunda bu kadar utanılacak bir şey yok Göksel." Yüzüne bakıp onu uyarmak istedim. "Ama benim için var, çünkü dokunmak beni farklı etkiliyor bunu bilmen gerek. Beni gerçekten heyecanlandırıyor, nefesimi hızlandırıp kontrolümü kaybetmek istememe sebep oluyor. Parmak uçlarımdan vücuduma yayılan o hissi tarif etmemin imkanı yok sana, sanki ilişkideki en zevk aldığın anı aynı saniye içinde tekrar tekrar yaşadığını düşün."
Bana bakan gözleri koyulaşıp dudakları aralanmıştı, derin ve uzun nefesler alıyordu. Utancımı geri plana atıp elimi uzattım, tam dokunmadan önce durup "İstemiyorsan olmaz, dokunmamı istiyor musun?" diye sordum. Onun onayını almak istiyordum, kafasını bir kaç kez olumlu anlamda salladı. İlk temasta yanağındaki gür kısma dokundum, parmaklarım karıncalanıyor, karnım kasılıyordu. Elimi hafifçe gezdirerek çenesiyle yanağının arasındaki kısma sürtüp oradan da çenesine indirdim. Parmak uçlarımın altındaki sakallardan çıtır çıtır sesler çıkarken dudağımı ısırıp bacaklarımı birbirine bastırdım. Ellerim ileri geri sakallarını okşarken her hareketime izin veriyordu sakince.
Çene kemiğinin olduğu bölüme elimin tersini usul usul sürtüp verdiği hazzın etkisiyle sessizce inledim. Başparmağım alt dudağının altındaki ufak bölümü okşarken dudakları aralanıp gözleri kapandı. Uzun uzun okşadığım sakalları dudaklarımın altında hatta dilimde hissetmek istiyordum, ama buna nasıl tepki verirdi bilmiyordum.Burnumu çene kemiğinin üstündeki sakallara sürtüp dudaklarımı sadece sürterek hissetmeye çalışıyordum. Ağzımı aralayıp kemiğin olduğu bölüme yasladım ve dilimi sert sakallarında gezdirirken inleyerek hiç kendime dokunmadan çamaşırıma boşaldım.
Yüzünden uzaklaşırken çıldırmış gibi hızlanan nefesim yüzünden ağzım aralık, aldığım zevk yüzünden yüzüm kıpkırmızıydı. Yüzüne bakamayacak haldeydim, utanç ve zevk iç içe geçmişti. Yavaş yavaş sakinleşirken beni inceleyen gözlerine bakıp dudaklarımı ısırdım. Çamaşırımdaki ıslaklık beni rahatsız ederken sessizce ayağa kalktım ve banyoya yöneldim.
Ben banyodan çıkana kadar etrafı toparlamıştı bile. Eşyalarını giymiş bana bakarken içim acıdı. "Nereye gidiyorsun Kaya?" Diye sormaktan kendimi alamadım. Mahvetmiştim işte yine, yanımda durmak istemiyordu. Kalp atışlarım hızlanmıştı, ellerim titriyor ve terliyordu. 'Gitme' diye eline yapışmak istiyordum.
"Bugün bir iş görüşmem vardı, ilçe merkezindeki heykelin orda. Oraya gidiyorum, dönünce konuşuruz olur mu Göksel?" Geri gelecekti.. Vücuduma yayılan rahatlamayla hızlı hızlı kafamı salladım. "Akşama ne yemek yapayım?" Allah da beni kahretmesin emi... İşe giden kocan mı ulen senin.
Gülerek "Sen bilirsin, ben yemek seçmem.Ne olsa yerim. Bir şey lazım mı gelirken alayım?" Dudakları kıvrılmıştı. 'Bir sen eksiksin evimin direği' dememek için zor tuttum kendimi. İçimden düşündüklerime gülerek kafamı salladım. Umarım işi olumlu sonuçlanırdı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıkkın Ve Umutsuz - Gay
Truyện NgắnBiri hayatta yaşadıklarından bıkmış diğeri ailesi tarafından reddedilip umutsuz kalmış iki adam karşılaşırsa... Dikkat homofobikler giremez..