KAYA'NIN AĞZINDAN;
Hayatımda ilk kez birisiyle en sıkıcı işlerden olan ev alışverişini yaparken bile çok mutlu olduğumu fark etmiştim. Her yaşadığımız şey hafızama kazınıyor, o hayatıma girmeden önce yaşadığım umutsuz halimi berrak bir suyla yıkayıp temizliyordu.
Eve dönmek için kasaba dolmuşlarının olduğu yere giderken kolumu tutup kaskatı kesilen bedene çevirdim bakışlarımı. Gözleri panik ve korkuyla açılmış, tam karşıdaki iri yapılı sakallı adama gözünü bile kırpmadan bakıyordu.
Üstümdeki kalın kıyafetlere rağmen tırnaklarını etimde hissettim. Bu kadar panik olmasının tek bir sebebi olabilirdi, o adamın kim olduğunu yada daha doğrusu ne olduğunu biliyordum. O şerefsiz tecavüzcü herifti, düşündükçe bulup boğmak, gebertene kadar yumruklamak istediğim rezil herif...
Elimi yanında olduğumu anlasın diye elinin üstüne koyup, kuvvet verir gibi sıktım. Hala o piç piç sırıtan şerefsize bakıyordu, adam bize doğru bir adım atınca Göksel aynı anda bir adım geriledi. Elini daha sıkı tuttum. Bir saniyelikde olsa gözlerini yumdu, şimdi daha farklı bakıyordu, biraz daha iri yapılı olsa karşısındaki adamın rengi atardı. Adam müsveddesi olan şahıs gevşek gevşek sırıtarak ve beni yok sayarak konuşmaya başladı.
"Kaç yıl oldu yavrum yaa, tadın damağımda kaldı resmen. Senin tadını kimsede bulamadım valla." Yanımdaki narin bedeni arkama ittim ve adamın suratına en sert yumruğumu çaktım.
Ondan bir baş uzun olmam ve en az 20 kilo daha ağır olmam işimi kolaylaştırmıştı. Çenesinden çıkan çatırdı içimdeki siniri yatıştırmamıştı.
"Sakın eşimle ilgili bir kelime daha etme soysuz piç, senin ne olduğunu da biliyoruz. Rezil tecavüzcü.." Söylediklerimle, Göksel'den eşim diye bahsetmemle gözleri büyüse de tekrar gevşekçe güldü.
"Sana öyle söyledi demek, ama altımda inleyip zevkten ağlıyordu. Bunları da anlattı mı o erkek orospusu?" Artık sabrım taşmış kendimi tutamıyordum.
Göksel'in bana içini ilk açtığında yaptığım gibi sinirimden yumruklarımı sıkmıştım. Ama bu sefer karşımda bu olayın suçlusu duruyordu,onu altıma alıp arka arkaya yumruklamaya başladım.
Kendini savunmasına fırsat bile vermiyordum, suratında dağılmamış tek bir nokta kalmayınca ayağa kalktım üstünden. Etrafıma toplanan kalabalıktan dolayı şaşırmıştım. "Bu adam hem tecavüzcü hem de iftiracı pisliğin teki. Ona yardım etmek isteyen varsa buyursun etsin. Ha insan sonuçta dersenizde siz bilirsiniz ama benim bu mahluka karşı içimde bir gram insaf yok."
Lafımın bitmesiyle çoğu kadın olan büyük bir bölüm hakettiğini söyleyip ordan ayrıldı. Serseri tipli bir grup ise onu yarı taşıyarak pek tekin olmayan bir ara sokağa doğru sürükleye sürükleye götürdüler.
Kuş gibi titreyen bedenini göğsüme bastım. Ellerimi süs havuzunda yıkayıp dolmuşların kalktığı alana doğru onu da kendimle birlikte yürüttüm, şoka girmiş gibi duruyordu. Bütün poşetleri tek elime alıp, diğer elimi sahiplenircesine omzuna sardım.
Hala sinirden ellerim titriyordu, daha çok daha sert vurmalıydım o şerefsiz karaktersize. Yol boyunca ben onu izlesemde o sadece başını önüne eğmiş sessizce ayaklarına bakıyordu, ellerini kucağına koymuş parmaklarını çıtlatıp duruyordu.
Buz gibi esen kasaba havası iliklerimize işlerken eve yürüdük. Benim anahtarım olmadığı için kapıyı Göksel açtı. Elimdeki poşetleri alıp oturma odasına koydu. Beni mutfağa çekip sandalyeye oturttu, buzdolabından bir krem tüpü alıp yanıma oturdu.
Elimdeki yumruk atmaktan yarılan eklemlere aldığı kremi sürmeye başladı. Onun benimle ilgilenmesi hoşuma gitse de benim ona yardım etmem gerekiyordu asıl. Elime krem süren elini tutup parmak boğumlarını öptüm, bandajla elimi sarmak için elini çekti. Hiç konuşmamıştı o şerefsizi gördüğü andan beri.
Elimi sarma işi bitince kollarını boynuma dolayıp kucağıma tırmandı, sımsıkı sarılırken başını omzuma yasladı. Ellerimle sırtını okşayıp bende ona sarıldım.
"Ona vurmana bile deymez, ellerin ne hale geldi bak. Artık sadece kendim için değil senin içinde nefret edeceğim ondan." Kokumu içine çekip kollarını biraz daha sıktı.
"Onu bitirmek istiyorum ve bitireceğim de. Karşıma çıkıp bize yaklaşmamalıydı." Başımı salladım görmese de hissettiği belliydi. Bir daha ona yaklaşmasına izin vermeyecektim, onu üzecek, korkutacak, onun canını acıtacak herşeyden korumak istiyordum. O benim umudumdu, herşeyim olmuştu şu birkaç ayda.
Kendini odasına kapatıp üç-dört saat hiç çıkmadı, onun için endişeleniyordum. Kıyamıyordum ona, içimdeki koruma içgüdüsü yüzünden adamı öldürmek istemiştim ama ondan ayrı kalmamak için yapmamıştım.
Bu pisliği adam sayıp beni hapse atarlardı ve Göksel' im yalnız kalırdı, en son istediğim şey onun yine tek başına kalmasıydı. Onu ilk gördüğüm an ki cansız, kıpırtısız bakışları şu son bir kaç aydır yerini neşeli, parlayan bakışlara bırakmıştı. Ben bu parıltının sönmesine izin vermeyecektim.
Onu koruyabildiğim herkesten ve herşeyden koruyacaktım. Göksel benim kalbimdi, eşimdi artık. Onsuz olmak istemiyordum, zaten olabileceğimi de sanmıyordum.
Ona aldığım hediyeleri kapısının koluna asıp mutfağa geçtim, bugün yemekler bendendi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıkkın Ve Umutsuz - Gay
Storie breviBiri hayatta yaşadıklarından bıkmış diğeri ailesi tarafından reddedilip umutsuz kalmış iki adam karşılaşırsa... Dikkat homofobikler giremez..