Hamilelik bir hormon bombası olmak demekti galiba, her zaman anlayışlı olan Kaya bile bazen sinirlenebiliyordu. Genelde sinirini asla bana yansıtmayıp iç çekip derin nefeslerle sakinleşse de bu sefer öyle olmamıştı. Kendine dikkat etmeyip işyerinde ufak bir yaralanma yaşayan, Kaya bir de benimle uğraşmak zorunda kalmıştı.
Onun canı bir yansa, benim canım bin yanıyordu. Bunu bildiği için sakin davransa da bazen ağzımdan çıkanlara engel olamıyordum. Zaten ona birşey olacak diye korkmuştum, iyice büyüyen karnım yüzünden hareketlerim ağırlaşmıştı ve ben ona kendimi aciz hissettiğimi söyleyince ilk kez bana bağırdı. 'Saçmalama Allah aşkına, neden böyle söylüyorsun şimdi'
Gözlerim dolu dolu evden fırlayıp çıktım, ne anahtar almıştım ne de telefon. Nereye gideceğimi bilemez halde kafamı kaldırınca balkonda oturan Nefise teyzemi gördüm.
Kapısına kendimi nasıl attım bilemedim, ikinci katın merdivenlerini bile zar zor tırmanmıştım. Karnımı tuta tuta kapıyı çaldım, biraz ağlamıştım sinirden, o yüzden yüzüm kıpkırmızıydı. Ellerimle yüzümü silip kapıyı çaldım hemen, beni kapıda ağlamış gören tonton Nefise teyzem hemen içeri aldı. Elimi yüzümü silip dertlerimi dinledi, yaşına göre gayet dinçti. Ballı ılık süt yaptı bana alelacele, balkonda o çay içerken bende sütümü içtim.
Aşağıya bakınca saçlarını yolarak etrafa bakınan Kaya'yı gördüm, gözlerim dolmuştu yine. Nefise teyze hemen seslendi 'gel bakalım buraya sen' diyerek. Kapıya gelen kocamı içeri almadan derdimi anlattı, eve yolladı. Ama o içeri girmemişti, kaldırımda oturup arada balkona bakıyordu. Burdan bile anlamıştım pişmanlığını, birazda onun bu haline ağladım.
Karşı komşumun kızı evlerinden çıkıp Kaya'nın yanına gidip oturdu. Birşeyler söylediği belli olsada onu dinlemiyordu benimki. Gözü durmadan benim olduğum yere kayıyordu, bir an göz göze geldik. Eğilip kıza bir şey söyleyince kız dönüp bana baktı ve buraya yöneldi. Sevemiyordum bu kızı bir türlü, çok mıç mıçtı.
Kapı çalınca Nefise teyze söylene söylene kapıyı açtı. Kız yanıma gelip oturdu pat diye.
"Göksel abla, Kaya abi sakallarını kesecekmişte traş bıçağını bulamamış. Nerde olduğunu söylesin bir zahmet dedi bana." Hemen ayağa kalktım. Arka arkaya yutkunuyordum, bu resmen tehditti ama. Sinirle nefes nefese eve gittim, kapıyı peşpeşe çalıyordum. Suratı köpüklü Kaya kapıyı açınca onu eve ittim, kendimde girince kapıyı çarparak kapattım.
Suratındaki ufak gülümsemeyle bana baksa da onu kolundan banyoya sürükleyip yüzünü yıkadım. O sakallar asla kesilemezdi canım, bu konu tartışmaya kapalıydı. Arada bir makasla hafif kısaltıyordum zaten ben. Sinirden koridorda hızlı hızlı yürürken belime sarılan kolla ayaklarım yerden kesildi. Öbür kolunu bacaklarımın altına sokup beni iyice kucakladı.
"Bir daha beni bırakıp gidersen kökünden kazırım bu sakalları. Sen beni senin yüzünden mahrum bırakırsan, bende seni sakallarımdan mahrum bırakırım ona göre" Ellerimi hemen sakallarına attım, gözlerim dolmuştu. Yüzüme öpücükler kondurmaya başladı, kollarımı boynuna sarıp kokusunu içime çektim.
"Bir daha bana sesini yükseltme, hamileyim hem ben" Dediklerime gülse de kafasını salladı. Bence dediğim gayet mantıklıydı, üç canlıydım ben, içimde üç kalp atıyordu. Ne yapayım yani, her duygumu üç kişilik yaşıyordum. Zaten ağlak olan ben hamilelikte daha da sulugöz olmuştum.
Bebek gibi taşıyıp balkona götürdü beni, kucağından hiç bırakmadan sımsıkı sarıldı bana. Boynumu öpüp kokluyordu, elleri karnımı okşamaya başlayınca tüm sinirim geçmişti. Bebekler onun dokunuşlarını tanıyordu resmen, benim sesime, Kaya'nın dokunuşlarına tepki veriyordu minişlerim. Kocaman, hatta dev gibi göbeğimle komik görünüyordum.
Kokusuyla sarhoş olmuştum resmen, bu adam benim ruhumu bile ele geçirmişti. Sakinleşip daha da sokuldum koynuna, Kaya bebeklerimizle konuşuyordu.
"Bu anneniz var ya, beni parmağında oynatıyor. Ne derse yapıyorum ona olan aşkımdan, ama arada eşekliğim tutuyor üzüyorum işte." Eğilip göbeğimi öpünce söylediklerine güldüm.
"Yaaaaa... ne diyorsun çocuklarıma hayatımmm" Boynuna sokulup biraz sert ısırdım, altımda sertleşen uzvuyla kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kararan gözleriyle yüzümü inceliyordu, ısırdığım dudağımı dişlerimin arasından kurtarıp dudaklarıma yapıştı.
"Sakın... bir daha... beni... kendinle... imtihan.... etmeye.... kalkma... tamam mı?.... hayatım benim.." Her kelimeden sonra sertçe aldığım öpücükler kalbime kanat takmıştı resmen. Nefes seslerim balkonda yankılanıyordu, bunu fark eden canım adamım beni yine kucaklayıp içeriye soktu.
Kendimizi birbirimizde kaybettiğimiz için yemek bile yapamamıştık. Kaya bize bol soğanlı lahmacun söyledi dışardan. Karnım doyunca ılık bir duş alıp yuvam olan adamın koynunda aldım soluğu.
Sabaha karşı altımdaki ıslaklıkla açtım gözlerimi, sanırım altıma kaçırdım diye düşünürken belime bir ağrı girdi. Ağzımdan kaçan acı dolu inlemeyle uykusundan uyanan Kaya bana korkuyla bakıyordu.
"Altıma kaçırdım galiba ben" Çarşafı üstümden aldı ve manzara felaketti.
Kanla karışık ıslaklık doğumun başladığını gösteriyordu, hemen doktoru arayan Kaya geçen ay hazırladığımız doğum çantalarını alıp taksi çağırdı. Bende Nefise teyzemi çağırdım, onunda yanımızda olmasını istiyordum. Benim annemmiş gibi hissediyordum onu, beş dakika içinde hepimiz taksideydik. Hastaneye girişimiz komedi filmleriyle eşdeğer bir kahkaha sebebiydi, ama yanımdaki iki kişi varsa korkmama gerek yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bıkkın Ve Umutsuz - Gay
Short StoryBiri hayatta yaşadıklarından bıkmış diğeri ailesi tarafından reddedilip umutsuz kalmış iki adam karşılaşırsa... Dikkat homofobikler giremez..