Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, keyifli okumalar!
Nirvana, Smells Like Teen Spirit
Mozart, Requiem
Kirli, Ah Aman Aman
"Mutlu olanlar, hayatlarını kimseye emanet etmeyenlerdir." Fernando Pessoa
1. e4 (Reha)
1. e5 (Vuslat)
♙
"Dikkatini çeken bir şey mi var? Neden dakikalardır gözünü oraya dikmiş bakıyorsun?"
Duyduğum bu cümle ile kafamı masasının arkasındaki sandalyeye oturmuş, gözlerimin içine bakan, her hareketimi anlamlandırmaya çalışan ve önündeki kağıda her söylediğim şeyi not olan, otuzlu yaşlarının sonundaki, beyaz önlüklü psikiyatristime çevirdim.
Açıkçası çok uzun zamandır bu doktorun yanına geliyordum ama ismini bile bilmiyordum, umursamıyordum da. Sadece annem istediği için buradaydım. Buraya geldiğimden beri günden güne iyi olduğumu düşünüyordu ama yanılıyordu. Ben sadece rol yapıyordum. Görmek istediği gibi davranıyordum.
Psikiyatristimi kandırmak annemi kandırmaktan daha zordu.
Kafamı sallayıp hafifçe gülümsedim.
İnsanlar, bir gülümsemeye kanardı.
"İyiyim" dedim. "Herhangi bir sorun yok, sadece dalmışım biraz."
Bu sefer ben gözlerinin içine bakmaya başladım.
"Uykusuzluk mu çekiyorsun bu aralar?" diye sordu.
Ne zaman bitecekti bu seans? Kendi benliğime dönmeden bitmeliydi.
Kaşlarımı kaldırarak "hayır, sadece final haftam yaklaşıyor ve sınavlara çalışmak için bir iki geceliğine sabahlamış olabilirim."
Tekrar not almaya başladı, yalan söylediğimi mi anlamıştı? Yoksa iyiye gittiğimi mi yazıyordu?
Tatlı bir sevecenlikle "ilaçlarını aksatmıyor musun değil mi?"
Aynı samimilikle "depresyon ilaçlarımı kullanıyorum, dediğim gibi birkaç günlüğüne uyku ilaçlarımı aksattım ama en yakın zamanda geri içeceğim."
Asıl sormak istediği soruya gelmişti. Tek kaşını kaldırarak "öfke sorunların peki? Baş edebiliyor musun artık?"
İç çektim. "Çoğu zaman evet, bazen sakinleştirici almak zorunda kalıyorum ama."
Gözlerini kısarak baktı.
"İnanmıyorsanız anneme sorabilirsiniz."
Neyse ki öfkemi kontrol etmek için bacaklarımda sigara söndürdüğümden annemin de haberi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM HAMLELERİ
Teen FictionGözlerini diktiği satranç tahtasından ayırmadan kanımı donduran ürpertici sesiyle "her oynadığımız hamlede" dedi "bir kişi ölecek." Kan çanağı gözlerini bana çevirdi, samimiyetten uzak, korkunç bir kahkaha ile "ölen her kişi dünyanın daha iyi bir y...