Okula her adım attığımda daha da heyecanlanıyordum. Kaç gündür okula gitmemiştim, haliyle gitmemeye alışmıştım. Fakat yeniden okula gitmeye başlayınca içimdeki okul fobisi kendini göstermeye başladı.
Okula adımımı attığımda yaşayacağım zorbalıkları düşünürdüm eskiden. Sıkıntıdan midem kasılırdı. Üst sınıftaki kendini bilmezlerin radarlarına takılmadan sınıfa gidebilmek için adımlarımı hızlandırır, sağa sola bakmadan okulun merdivenlerini çıkardım. Hoş, sınıftakilerin de diğerlerinden farkı olmazdı.
Her vahşi doğa belgeseli izlediğimde belgeseli seslendiren kişinin hep şu sözlerini duyardım: Hayvanlar hayatta kalmak için güçlü olmalı yoksa bir yırtıcı hayvanın avı olabilir. Gerçekten doğanın kanunu bu sanırım. "Güçlüysen, hayatta kalırsın." Bugüne dek kendimi yeterince koruyup savunduğum söylenemezdi. Belki mahallede abilerimin koruması altındaydım ama okulda işler farklıydı. Burada yırtıcılarla başbaşa kalıyordum.
Okulun bahçe kapısından içeri girdim. Etrafıma baktım ve içimdeki o huzursuzluğu hissettim. Yan tarafta boş bir bank gördüm. Oraya doğru yürürken burada işlerin tersine döndüğünü düşünmeye başladım.
Bu okulda önceki okullarımdaki gibi bir zorbalığa maruz kalmamıştım. Şimdi rahatça bir bankta oturabildiğimi düşündüm. Böyle düşününce rahatlamaya başladım. Gerçekten bu zamana kadar ben okulda yok gibiydim ama burada şimdi kendime göre bir ortamım vardı. Arkadaşlarım okula gelmediğimde beni merak edip evime geliyordu. "Sevilmek güzel şeymiş" dedim kendi kendime.
"Seni her zaman seveceğim bebeğim"
Bu cümleyi duymamla arkamdan boynuma dolanan kolları görmem bir oldu. Heyecanlandım. Sarı uzun saçları görünce garipsedim.
Hemen ayağa kalktım. Alara yanıma gelip bana sarıldı. Ne yapacağımı bilemez haldeydim ellerim havadaydı. Kollarımı ona sarıp sarmamakta kararsızdım. Ayrıca aklıma akşamki mesajı geliyordu. Neden bilmiyorum ama içim huzursuzdu. Yine de ona ayıp olmaması için kollarımı ona sardım ama bu sadece sembolikti. O sırada klişe denilebilecek bir şey yaşandı. Bilge okulun girişinde dikilmiş bize bakıyordu.
Kalbim hızlanmaya başladı. Alara'nın sarılmasından mıydı bilmem içimde bir alev yanmaya başladı sanki. Bilge onu fark ettiğimi anlayınca yüzündeki nötr ifade yerini gülümsemeye bıraktı. Ardından bana göz attı ve okula doğru yürümeye başladı. Gözlerimle çaktırmadan onu izledim.
" Ooo çifte kumrular, disipline mi gitmek istiyorsunuz bakim?"
Bu sesle kendime geldim ve kendimi geri çektim. Alara neden geri çekildiğimi sorgular gibi bana bakıyordu ama ben hiç oralı olmadım. Cemre bana yaklaştı ve sarıldı. Hiç düşünmeden sarıldım ona.
" Yüzünü gören cennetlik be. "
Güldüm. "Desene sayemde cennetliksiniz." Cemre de gülmeye başladı. Yanındaki Melisa'yı yeni fark ettim. İstemsizce kızgındım ona. Elindeki oyuncağı alınmaya çalışılmış çocuk gibi kızgındım. Ama bunu ona hissettirmedim. Cemre yeniden konuşmaya başladı.
+ Eee anlat bakalım kaçak, neler yaptın?
- Bol bol yattım valla ohh iyi oldu.
+ Hain. Biz sabahın köründe burada sürünelim sen yan gel yat.
- Eee kolay şeyler atlatmadık yani kızım olsun o kadar.
+ Gören de ıssız bir adada 1 ay geçirmiş sanar.
- Eh onun gibi bişeydi.
+ Tabi Bilge varken yanında biraz işkence olmuş olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıradan Adam 🌈
HumorHayatı klişelerle dolu olan birinin yaşamı ne kadar değişebilir ki? Ne de olsa Sıradan Adamın sıradan bir hikayesiydi bu. Yalnız, bu kişinin hayatı bir çok olaylara gebe.. Kendini tanımaya çalışan, tanıdıkça kendini reddeden ama içten içe kabullenme...