Temiz hava.. Ne çok iyi geliyordu insana. Yanımda kahvem, bir taraftan telefonumdan çalan çok sevdiğim şarkılar.. İşte huzur bu kadar basit ve bi o kadar da mutluluk vericiydi. Yeni evimizin balkonu o kadar güzeldi ki tüm günümü burada geçirmek isterdim. Manzarası da fena değildi hani. Değişiklikleri pek sevmezdim ama bu şehre yaptığımız göç beni farklı hissettiriyordu. Yaz tatilinde hayatımda pek bir şey olmamıştı ama yeni okula başladığımdan beri her günüm ayrı bir hikaye gibi geçiyordu. Bu kadar olayları normalde ben değilde sınıfta en gözde insanlar yaşardı, bense sadece dışarıdan izleyenlerden biri olurdum.
Dizinin başrolünde popüler öğrenciler olurdu, kankaları ise yardımcı karakterler. Birkaç kişi figüran olurdu geri kalanlar ise izleyici. İşte ben o geri kalanlardan biri olurdum. Hani kimseye ne faydası ne de zararı olanlardan işte. Şimdi ise daha farklı olmaya başladı işler. Sıradan Adamın sıradan hikayesiydi benimkisi. Ama şimdi Sıradan Adamın başına gelen sıradışı olaylar hikayesine dönüşüyordu sanki. Sanırım kaderimin yazısı değişime uğruyor. Yazar umarım güzel şeyler yazar kaderime :)) . En azından çok hırpalamasa bari :)) .
Geçmişimi düşündüm. Yaşadığım olayları... İsteyipte yapamadığım hayallerimi... Yavaş yavaş büyüyordum, büyüdükçe bazı kararları kendim almak istiyordum. Zor bir aileye sahibim. Kötü değil ama katı bir ailem var benim. O söylenen modern ailelerden değiliz. Yetiştirilme şartlarından kaynaklanıyor tabiki bu durum. Bir insan ailesinden ne görürse, o gördüklerini benimseyip aynısını kendi yaşantısına, ailesine yansıtıyor tabiki. Ben bu durumdan sıyrılmak istiyordum. Yani ailemden gördüğüm katılığı bende kendi aileme yaşatmamayı istiyorum. Umarım bunu yapabilecek konuma gelebilirim.
Düşüncelere dalmış, şarkı eşliğinde kahvemi yudumlarken balkona annem girdi. Elinde kahvesiyle beni şaşırtmıştı çünkü genelde Türk kahvesi içerdi ve benim kahvelerimi pek beğenmezdi. Yanıma sandalye çekti ve oturdu hiçbir şey demeden kahvesini yudumlayıp karşıyı izledi benim gibi.
Şaşkınlığım hala devam ediyordu çünkü onu çok az böyle görürdüm. Sanırım benimle konuşmak istiyordu ama ben konu açmadan o da sesini çıkarmayacaktı. O an içime bir mutluluk geldi. Dışarıda ne olursa olsun içeride seni seven bir ailenin olması belkide dünyanın en büyük hediyesidir. Demiştim, ailem kötü değil katıdır, düşünce olarak tabiki.
+ Hayrola anne nerden geldi aklına benim kahvemden içmek?
- Hiiç, arada bir kaçamak yapıyorum işte böyle.
+ İyi yaptın.
- Hava ne güzel değil mi?
+ Evet.
- Daha zor bulursun bu havayı tadını çıkar.
+ Nasıl yani?
- Sonbahara giriyoruz, böyle güzel havayı daha ne zaman bulacaksın.
+ Haklısın.
- Aynı hayat gibi.
+ Nedir o?
- Mevsimler diyorum. Hayat gibi. Bebek ve çocukken baharı yaşarsın, ardından büyür kocaman adam olursun gücün kuvvetin yerindedir; işte o dönem senin yazındır. Sonra daha da büyür olgunlaşırsın eskisi gibi uçuk kaçık yaşamazsın hayatı, daha bir durulursun ama gücün hala yerindedir; işte o da sonbaharındır. Ardından giderek yaşlanırsın yavaş yavaş gücünü kaybedersin. İşte o da senin kışındır. Ama unutma ki o kuru soğukta bile içini ısıtan şeyler vardır: Aile gibi... Yaz ve sonbaharda doğru adımlar atarsan kışın güzel geçer. Çünkü doğru tercih yapmış ve geleceğini o dönemlerde hazırlamış olursun. Karınca misali.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıradan Adam 🌈
HumorHayatı klişelerle dolu olan birinin yaşamı ne kadar değişebilir ki? Ne de olsa Sıradan Adamın sıradan bir hikayesiydi bu. Yalnız, bu kişinin hayatı bir çok olaylara gebe.. Kendini tanımaya çalışan, tanıdıkça kendini reddeden ama içten içe kabullenme...