38♦

3.7K 188 24
                                    

179K mı? YA SİZ AŞKIM MISINIZ?
🙀🙀🙀
Birazasli iyi okumalar diler...

Bu adamı aklım almıyordu, üstelik kalbimin nasıl aldığı konusunda da bir fikrim yoktu. Hissettiğim tek şey kulaklarımda çınlayan kalp atışlarımdı. Zamandan ve mekandan soyutlanmak böyle bir şey olmalıydı.

Ay gören de bilim kurgu film çekiyoruz sanacak.

Daha romantik olduğunu kimse inkar edemez.

Elimdeki telefona gelen beğenilerin haddi hesabı da yoktu. Yeniledikçe onlarca katına çıkan bu gönderi an itibariyle 28K beğeniden 135K'ye sadece birkaç dakikada çıkmıştı.

Ekranı kapatıp Dilan'a telefonu verdiğim sırada hocayla göz göze geldim. Fark ettim ki tüm sınıfın elinde telefon vardı ve bir kısmı bana bakıyordu.

"Sorun ne?"

"Çıkabilir miyim hocam?" Başka zaman bu kadar kibar olamazdım sanırım.

"Tabi." dedi çok da memnun olmayan bir sesle. "Ofis saatlerimde yanıma uğra haftaiçi."

"Tabi hocam."

Tüm eşyalarımı ışık hızıyla çantaya atıp merdivenleri resmen düşmekten kurtula kurtula indikten sonra otoparka doğru adımladım. İlk önce İlkay'ı göremedim çünkü bir kalabalık vardı ki, anlatamam. Bedava altın dağıtsak bu sürede bu kalabalığa erişemezdik. İlerledikçe insanlar bana da bakmaya başladı ama ben gördüğüm arabaya doğru ilerlemekte kararlıydım. Yaklaştığımda, yani yeterince yaklaştığımda arabanın içinde oturduğunu gördüm. Biriyle telefonda konuşuyordu ve kahretsin, çok özlemiştim.

Arabadan inmeden önce karşısındakine hiçbir şey söylemeden telefonu kapattı. Onlarca kişi bizi videoya çekmeye başldığında ilerlemekte zorluk çeksem de yol açmayı akıl etmişlerdi.

Birkaç adım sonra, tam karşımdaydı.

"Erken çıkmışsın." dedi usulca. "Kahretsin, benim için dersinden erken çıkmışsın."

"Yüzük ve tablo... Onları verecek misin?"

Cebinden bir anahtar çıkardı.

"Evimizdeler. Gidelim mi?"

Yutkundum. Evimiz.

"İlkay..." Yaşanan şeyler aklımdan çıkmıyordu ki. Sanırım o her şeyi geriye atıp gelmişti ama bunları konuşmadan çözmemizin imkanı yoktu.

Alnını alnıma yaslarken yanağıma elini yerleştirdi. Hemen sonra diğer eli belime gitti ve beni kendine çekip sımsıkı sarıldı.

"Asla gelmeyeceksin sandım." Kokumu içine çektiğinde ben nefes alamadığım için ona eşlik edememiştim. "Gelmeseydin, n'apardım?"

"Sen geldin." dedim mırıltıyla. "Sen bana rağmen bana mı geldin?"

"Gelmesem yapamazdım ki." Usulca bir nefes çektim içime. Gözlerimi diğer insanları görmemek için kapatmıştım çünkü utanmıştım. Ben en fazla doğum günlerinde birkaç kişinin kamerasına maruz kalmıştım. Bu biraz fazlaydı.

"Konuşmamız lazım." dedim esir olmak yerine.

"Yine gideceksen susalım, lütfen susalım."

"Böyle olmaz." diye mırıldandım. Durup düşünmeye ihtiyacım vardı. Pat diye okula gelmesi ki içeri nasıl girdiğini bile bilmiyordum, beni yeterince zor duruma düşürmüştü. Mutsuz değildim. Gelmesi kalbimin varlığını hissettirmişti. Ama içimdeki o suçluluk duygusu... Onu koparamıyordum. Beni bana rağmen kabul etmesineyse katlanamıyordum.

Bedenimi Çiz (+18) TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin