Fısıltılar, meraklı bakışlar ve benimle göz göze geldiği anda susup kaçışan aptal öğrenciler.
Hepsinin odağı bendim. Ben ve boynumla köprücük kemiğimin hemen üzerindeki morluklardı.
Herkes dün gece evimde verdiğim pijama partisinden haberdardı fakat aptalların hepsinin kafası uçtuğu için sadece biriyle birlikte olduğum tahmin edilebiliyordu. Ama kim olduğu hakkında kimsenin bir fikri yoktu. Aptal demekte haklıydım çünkü azıcık dikkatli olsalar, biraz algıları açık olsa anlayacaklardı fakat yok, hepsi gerçekten aptaldı.
Tabii bir de Jungkook sırtını açıkta bırakacak bir şey giyinseydi belki biraz daha açık olurdu her şey.
"Bari bize söyle" demişti Kai kolunu omzuma atarken. Birlikte yürüyorduk. "O kadar içtim ki hiçbir şey hatırlamıyorum. Tahmin yürüteyim diyorum ama kim vardı onu bile hatırlamıyorum"
"İçmeyip görseydin, yapacak bir şey yok" diyerek hafifçe omuz silktiğimde oflamıştı hemen.
"Nasıl biri, bari onu anlat" demişti mızmız bir şekilde. "İyi miydi?"
"Özelime burnunu sokmaya çalışma" demiştim gözlerimi devirerek. "Ben sana soruyor muyum böyle?"
"Sor o zaman? Sorma mı dedim?"
"Sormayacağım. Sen de sorma, cevaplamayacağım"
Sınıfa girdiğimiz için artık onu umursamayıp kolunun altından çıkıp onun saçlarını karıştırmış, yerime oturmuştum. Hyungsik gelmemişti. Şaşırmıştım açıkçası. O her zaman benden önce gelirdi çünkü.
"Hyungsik gelmedi mi?"
Arkamızda oturan Woobin'e sorduğumda başını iki yana sallayarak cevap vermişti bana.
"Görmedim."
Onaylayan mırıltılar çıkarttıktan sonra çantamı sırama bırakıp tekrardan sınıftan çıkmış, kantine doğru ilerlemeye başlamıştım. Aramız açık da olsa ben onun yaptığını yapacak biri değildim. Endişelenirdim.
Kantine gelip etrafta göremeyince birkaç tanıdığa da sormuştum fakat kimse görmemişti. Bu yüzden telefonumu elime alarak onun numarasını tuşlamıştım. İlk aramamı cevaplamayınca ikinciye aramıştım ve neyse ki açmıştı.
"Efendim?"
Sesi tamamen boğuk ve çatallıydı. Yeni uyandığı bu kadar belli olabilirdi. İstemsizce derin bir nefes verip gözlerimi devirmiştim.
"Aptal" Kaşlarım çatılmıştı. "Neredesin sen? Ders başlıyor"
"Uyanamadım" diye mırıldandığında kantinde bir sandalyeye oturmuştum. "Gelmem belki okula"
"İlk dersi asarsın da diğerlerine gel" demiştim sessizce. "Sınav yaklaşıyor. Sen önem veriyorsun buna. Derslerini kaçırma"
"Bilmiyorum, gelmeyebilirim. Başkasından alırım not, bir günden bir şey olmaz" dediğinde daha fazla zorlamamın anlamı olmadığı için onaylayan mırıltılar çıkartmıştım.
"Tamam o zaman. Ben derse gideyim. Kapatıyorum."
"Tamam. Görüşürüz. Aradığın için teşekkürler"
Bir şey demeden telefonu kapatıp iç geçirmiş ve çalan zille birlikte ayağa kalkıp sınıfa doğru ilerlemiştim.
-
Hyungsik birilerinden bir şeyler istemekten, o konumda olmaktan nefret ederdi. Ben de bu yüzden onun için bütün gün dersleri dikkatlice dinlemiş, güzelce not almıştım. Herkes, öğretmenler dahil herkes çok şaşkındı. Sınav yaklaştığı için çalışmaya başladığımı düşünüyorlardı fakat bunun sadece bir günlük olduğunu bilmiyorlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/287385883-288-k440419.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slumber Party: taekook
أدب الهواة"Me and your boyfriend playin' dress up in my house"