Birkaç gün sonra;
Aklımda sorular vardı.
Neden hala Minhye'nin ya da başka birinin haberi yoktu hiçbir şeyden? Neden tek ziyaretçisi bendim? Annesi geliyor muydu hiç? Arkadaşları? Yakınları? Benden başka destek gördüğü kişi kimdi? Var mıydı?
Derin bir nefes alıp vermiş ve izlemekte olduğum Minhye'den gözlerimi çekerek başımı sıraya yaslamıştım. Yorgundum, dün gece Jungkook'un yanından geç ayrılmıştım ve az uyuyabilmiştim. Tüm bu olanların yanında okula gitmem gerekiyor olması beni yoruyordu.
"Bir şey sormak istiyorum ama kızmandan korkuyorum"
Yanında oturduğum Kai bana dönüp koluma tutunurken konuşmuştu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde Jungkook hakkında bir şeyler diyeceğini tahmin edebiliyordum çünkü az önce Minhye'yi izlediğimi görmüş olmalıydı.
"Sor"
"Acaba Jungkook gerçekten de dönmeyecek mi? Gerçekten de kaçtı mı dedikodulardan?"
Tahmin ettiğim soruyu duyduğumda derin bir nefes alıp vermiş ve başımı geriye atarak kısık sesle oflamıştım.
"Cevap vermek istemiyorum" demiştim sadece. Kimseye bir şey söyleyemediğim için ne onu savunabiliyordum ne de arkasından sallayabiliyordum. Elbette dönecekti Jungkook. Ama sadece biraz daha zamana ihtiyacı vardı.
"Kızdın mı hemen?" Diye mırıldanarak bana sokulmaya çalıştığında olumsuz mırıltılar çıkartmıştım.
"Rahat bırak çocuğu"
Hyungsik Kai'yi benden uzaklaştırarak bir eliyle saçlarımı karıştırmış, beni kendine çekmişti. İtiraz etmeden ona sokulduğumda Kai'nin mızmızlandığını duymuştum fakat umursamamıştım.
"Çıkışta bir şeyler içmeye gidelim mi?"
Baekhyun yanımıza gelir gelmez sorduğunda ben direkt olumsuz cevap vermiştim. Çünkü gideceğim yer belliydi.
"Ben gelemem."
"Son zamanlarda sana bir şeyler oldu Taehyung. Neden bizden uzaklaşıyorsun? Yanlış bir şey mi yaptık?"
"Alakası yok. Sadece açıklayamayacağım şeyler var ve ben bahane sunmak yerine gelemeyeceğimi söylüyorum. Emin olun ben de her şeyi anlatmak istiyorum ama elimde değil. Sizlik ya da benlik bir problem değil"
"Anlıyorum ama yine de mantıklı gelmiyor bize, bunu bil"
Trip içeren son cümlesinin üzerine bir şey diyememiştim. Ne diyebilirdim ki? Sadece Hyungsik'e dönmüş ve en azından onun beni anladığını bildiğim için ona sokularak kendimi daha iyi hissetmeye çalışmıştım. O da bu sözsüz isteğimi anlayarak beni kollarının arasına çektiğinde dudaklarımı birbirine bastırmış ve o beni sararken sırtımı onun göğsüne yaslamıştım.
Açıkçası yıprandığımı ve yorulduğumu söylemek Jungkook'un durumunun yanında anlamsız kalsa da kendimce bu süreçte elbette Jungkook kadar olmasa da yıpranmıştım ve Hyungsik olmasa muhtemelen çok daha fazla yıpranmış olacaktım. Çünkü kimseye bir şey anlatamıyorken onların da haklı olarak uzaklaşmamla ilgili şikayetlerini dinleyecektim ve bir de okulda zorbalık yapmaya çalışan aptallarla uğraşacaktım. Hepsine tek başıma yetişmem mümkün değildi.
Derin bir nefes alıp vermiş ve üzerimdeki bakışlara yorgun bir şekilde karşılık verdikten sonra gözlerimi kapatmıştım.
"Biraz uyumak istiyorum" demiştim sessizce. Göğsünden ayrılmış ve önümdeki sıraya doğru eğilip kollarımdan kendime yastık yaparak yüzümü yaslamıştım. Aslında sırtımı okşamasını istiyordum şu anda fakat aptal insanlar benim yüzümden ona da yükleniyordu böyle şeyler yaptığı zaman. Bunu istemediğim için isteğimi bastırmış ve gözlerimi kapatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slumber Party: taekook
Fanfiction"Me and your boyfriend playin' dress up in my house"