Okulumuzda her yıl olduğu gibi bu yıl da sınıflar arasında yapılan basketbol turnuvasını izlemeye gelmiştik. Evet. Haftanın sekiz günü okulda olduğumuz yetmiyormuş gibi bir de pazar günü de gelmiştik. Oynayanlar arasında Jungkook olmasa beni burada bulamazdı kimse ama işte hayat, asla gelmeyeceğimi düşündüğüm turnuvaları ilk sıradan heyecanımı bastırmaya çalışırken izliyordum.
"Taehyung, bu kız niye bana bakıyor ya sabahtan beri?"
Hyungsik omzumu dürterek konuştuğunda bakışlarımı sahanın kenarında durup bir şeyler konuşan Jungkook'tan alarak Hyungsik'e kesintisiz bakan o kıza çevirmiştim.
"Cidden, derdi ne bunun?"
"Umarım flört anlayışı beni ters yatıracakmış gibi bakması falan değildir."
Kıkırdayarak onu kolumla ittiğimde o da gülmüş ve bana yaslanmıştı.
"Belki de beğenmiştir gerçekten seni. Belli olmaz bu işlere."
"Aman yok, almayayım. Bana biri sürekli böyle baksa korkarım"
"Kim acaba bu kız? Alt dönem muhtemelen, tanımıyorum çünkü"
"Olabilir. Ben de tanımıyorum-"
"Minhye'ye baksana ya, nasıl kitlenmiş resmen çocuğa. Cidden yazık."
Hyunsik'in bir şeyler söylediğini duymuştum fakat algım direkt olarak arkada oturan kızların konuşmasına kaymıştı çünkü Minhye'den bahsetmişlerdi.
Minhye burada mıydı cidden?
Bakışlarımı etrafta dolaştırarak onu aradığımda gerçekten de kolayca bulmuştum. Parmaklarıyla dudaklarını hafifçe kapatarak kesintisiz ama düşünceli bir şekilde Jungkook'u izliyordu.
"Jungkook'un sevdiği başka biri varmış, duydun mu? Minhye'yle ciddi olarak ayrılmışlar. İnanmamıştım, yine barışırlar yine düşünmüştüm ama yok, gerçekten de bitmiş. Şirketler arasında da bazı bozulmalar olmuş"
"Onların işi de zor ya" demişti kız. "İstemediği biriyle olmaya zorlanmıştır belki de. Gerçi Minhye de istenmeyecek bir kız değil ama"
"İstiyor ya da istemiyordu bilemeyiz ama çok yakıştıkları ve birlikte oldukları zaman da ikisinin de birbirine iyi olduğu bir gerçek. Sorunlu bir ilişkileri olsaydı bu kadar uzun sürmezdi."
"Bence de" demişti kız. İç geçirmişti sonra. "Keşke benim de Jungkook gibi bir sevgilim olsa. Çocuğun kötü olduğu bir konu yok. Minhye'nin yerinde olsam ben de takıntılı bir manyak gibi olurdum"
Kendi aralarında kıkırdadıklarında dönüp evet haklısınız, kötü olduğu hiçbir konu yok demek istemiştim ama kendimi durdurarak bakışlarımı kucağımdan çekerek kendime gelmek adına oturduğum yerde dikleşmiş, Jungkook'u ve Minhye'yi izlemiştim. Jungkook Minhye'nin farkında değil gibiydi. Bakışlarını zaten pek etrafta gezdirmiyordu, oyuna odaklanmış gibiydi. Benimle de göz göze gelmemişti henüz. Minhye ise kesintisiz bir şekilde onu izliyordu. Neden kendisini böyle bir konuma düşürdüğünü anlayamıyordum açıkçası. Yani Jungkook'a sırılsıklam aşık değilse, bu tür bir duruma düşürmemeliydi kendisini bence.
"Başlıyor galiba"
Hyungsik mırıldandığında bakışlarımı sahaya çevirmiştim. Jungkook'un az önceki yerinde olmadığını fark ettiğimde hemen gözlerim onu aramıştı ve bulmuştu da. Pozisyonunu almış, düdüğün çalmasını bekliyordu. Hakem de yerini aldığı sırada Jungkook'un anlık olarak kafasını kaldırdığını görmüştüm ve bizim tarafımıza bakarak benimle göz göze gelmesiyle hafifçe başını sallayıp tekrardan önüne dönmesi bir olmuştu. Fakat o kısacık saniyelerde bile bazı insanların dikkatini çektiği yetmezmiş gibi hem benim kalbimi hızlandırmış hem de ölümcül bakışların odağı olmamı sağlamıştı.