VII- PARÇALANMIŞ KRİSTAL KADEHLER

5 2 0
                                    


ZEMHERİR

VII- "PARÇALANMIŞ KRİSTAL KADEHLER"


❄🔥

"Ve o gece meleklerin gözyaşları, zihnimdeki sulara karıştı.

Karanlık her şeyi kapladığında şeytanlar dans etmeye başladı."

🔥


Kaybetmiştim.

Bu yenilgi benim hatamdı. Düşünmek zorundaydım, fark etmek zorundaydım ama bunun olabileceği aklıma bile gelmemişti. Aptallığımın bedelini ödüyordum. Bir intikamın peşine düşmek, her şeyi görmeyi mecburi kılardı.

Ben görmemiştim.

Yetersizdim. Yaşatılanlar için bedel ödetmek isterken kapatıldığım bu odada şimdi duvarları seyrediyordum. Bitmişti, bana uygun gördükleri ölümümü bekliyordum. Bu sefer beni yaşatmazlardı, tekrar bu riske girmezlerdi. Onlara daha çok zevk verecek bir yolu seçeceklerine şüphem yoktu.

Acı beraberinde zevki de getirirdi ve onlar bunu çok iyi biliyordu. Acıdan kafayı yiyeceğim raddeye geldiğimde çığlık bile atamazdım. Gözlerimdeki kızıl damarları, burnumdan yere damlayan kanları gördüklerinde kahkaha atarlardı.

Hep nedenini sorgulamıştım. Çektiğim acı, nedensiz olamayacak kadar fazlaydı çünkü. Ya bir şey yapmıştım ya da yapılmış bir şeylerin bedelini ödemiştim. Yapılmış olan hangi şeyin bedeli böylesine büyük bir acı olurdu ki?

Neden, asla cevabını alamadığım bir soruydu.

Zaten sorgulamayı bırakalı da çok olmuştu.

Bir hayvan gibi odaya kapatmışlardı, kameralarla yaptığım her haltı izlemişlerdi. Ben çığlık atamazdım, ayağa bile kalkamazdım. Onların lanet olası kahkahaların o odada yankılanmasına engel olmazdım.

Bana aklımı kaybettirmişlerdi.

Sanki gücüm kalmış gibi, sanki ayağa kalkıp o kameraları parçalayabilirmişim gibi bana engel olacağını düşündükleri kelepçeleri, bileklerimi parçalasa da çıkarmazlardı. Sırtımda hep duvarın soğukluğu vardı, yine hissediyordum. Sırtımı duvara değil, odadaki yatağa yaslamış olmam neyi değiştirirdi? Soğuk hep oradaydı. Üşüyordum, her yer kan kokuyordu. Bu odada benden başka kimse yoktu, bu odada kan yoktu ama kokusunu alıyordum. Başım sertçe geriye düştüğünde burnuma dolan kokunun aynısıydı.

Duvardaki benim kanımdı ve yaşamak için aldığım her nefeste kan kokan ölümü de ciğerlerime kabul ediyordum.

Aklımı yitiriyordum.

Dışarısını görmek istiyordum ama burada cam yoktu, dört duvardan ibaret olan küçük bir yerdi. Tek aydınlık, kapının yanındaki şamdana koydukları mumun cılız ışığıydı. Varla yok arasıydı.

Klinikte değildim hem orada böyle bir yoktu hem de beni tekrar oraya götürecek kadar aptal değillerdi. Bir kez kaçmıştım, bir kez daha kaçardım. Nerede olduğumu konum olarak da bilmiyordum çünkü gözümü burada açmıştım. Önce boynumda soğuk bir baskı hissetmiştim sonrasında da ince bir sızı yayılmıştı. Muhtemelen iğne yapmıştı.

ZEMHERİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin