ZEMHERİR
V- "YAŞANMIŞLIKLARIN EMARESİ AVUÇLARDA"
❄🔥
"Kaç hayata dokunmuştu parmaklarım?
Attığım taşlar hangi kuyuların kirli sularını dalgalandırmıştı?"
❄🔥
Zihnime dolanan bu duygunun adı şüpheydi.
Sadece saniyeler öncesine kadar o yabancıyı yanıma gönderenin Erdem olduğundan emindim. Oysa şimdi kesin olan tek şey, elimde tuttuğum sigara paketi ve özel tasarım çakmaktı. Birinin benimle oyun oynadığıydı.
Erdem böyle yapmazdı. Bu ona fazlasıyla tersti. Karşısındakinin ondan korktuğunu bilmekten inanılmaz zevk alırdı. Bana yapmak istediği şayet bu olsaydı böyle kolay bir oyun kurmazdı. Çünkü bunun beni korkutmayacağını tahmin ederdi, tıpkı şüpheyi üzerinden kaldıracağını bildiği gibi.
Onun yaptığından emin olmamı isterdi. Zamanı gelince karşısında gardını almış ve kana susamış beni görmek, bu savaşı daha eğlenceli kılardı.
Yabancıyı bulabileceğimi düşünmüyor olsam da deneyecektim. Çevrede kamera olduğundun emindim ama net bir görüntü bulacağımı sanmıyordum. Yağmurun yağmasından ziyade başına taktiği büyük ve siyah kapüşonluyla kendini saklayan yabancı, kameraları daha önce hesaplamış olmalıydı.
Ayağa kalktım. Bir elimle ağzı kilitli küçük poşeti, ötekiyle sigara paketi ve çakmağı tutarken arabaya doğru yürümeye başladım. Bu sahil gündüz vakti insan kaynardı. Etrafta illaki kamera vardı ama gece yarısı büyük, siyah bir kapüşonluyla yüzünü kapatıp yağmur altında yürüyen yabancının net görüntüsünü elde etmek zordu. Ayrıca kameraların görüntü elde edebileceği bir durumda olsaydık da yabancının bunu hesaba katmaması büyük bir aptallık olurdu.
Kapıyı açarak arabaya yerleştim ve elimdekileri koltuğun üzerine bırakıp telefonumu kavradım. Altuğ'un cevapsız çağrıları yüzünden telefonun ışığı yanıp sönüyordu. Onu aramak yerine telefonu tekrar yana koydum. Eve gittiğimde her türlü konuşacaktı zaten, fazladan bir postaya gerek yoktu.
Arabayı çalıştırıp yolda hızla ilerlemeye başladım. Gözüm arada istemsizce çakmağın üzerindeki motiflere kayıyordu. Bir anlamı var mıydı? Kesinlikle olmalıydı. Bu öylece çizilen bir motif değildi, ilk bakışta bile anlaşılıyordu.
Yabancıdan Altuğ'a bahsedip bahsetmeme konusunda henüz kararımı vermemiştim. Başka birinin olma ihtimali üzerinde durmayacaktı. Söylediğim an, oyundaki boşluğu Erdem'le dolduracaktı. Oysa o Erdem'den ne kadar eminse ben de Erdem olmadığından o kadar emindim.
Ona söylemeyecektim, bu meseleyi kendim çözecektim.
Yaklaşık yirmi dakika sonra artık şehir dışındaki dağ yoluna girmiştim. Evin konumu seviyordum. Neden ve nasıl, ne zaman yaptırmışlardı, bilmiyordum ama kesinlikle iş görüyordu.
Hızımın çok daha üstünde bir dikkatle ilerlerken köşeyi döndüğüm an gözümü alan ışık yüzünden suratımı buruşturdum. Bu da neydi böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİR
Dla nastolatkówNasıl hissediyorsun?" Diye sordu sakince. "Düşündüğün gibi miydi? Yoksa gece kâbus olup seni uykusuz bırakacak bir başka an mıydı?" "Pişman değilim." Dedim sadece. Durdu, birkaç nefeslik kısa bir araydı. "Sorduğum sorunun cevabı bu değildi." Gözler...