ZEMHERİR
III- ACILARA MESKEN GÖZLER
❄🔥
"Ölüm...
Bir nefes kadar yakın, bir yıldız kadar uzak olan o hiçlik...
Kimine göre kurtuluş, kimine göre azap çanları..."
❄🔥
İnsan, kendini acımasızca yargılayan en büyük mahkemeye, vicdanına, hissizleştiği vakit gaddarlaşırdı. O araf damarın, parmaklarının ucuna sertçe vurması anlamsızlaşırdı.
Ölüm, bu insanlar için yaşamdan yalnızca tek harf eksik olan herhangi bir kelimeydi.
Vicdan öldürülemez, parçalara ayrılıp ateşe verilemezdi. Yok edemezdik. Tanrı'nın insanlara bahşettiği bu adalet terazisinin, yargılamaktan vazgeçtiği tek bir an yoktu.
Merhamet ve gaddarlık arasındaki yegâne fark buydu. Kurtulamasak da sesine sağır kalabildiğimiz vicdan, kiminde galip gelip ruhta yankı yapıyor; kiminde sonsuza kadar yok sayılıyordu.
Böylesine günahsız mıydı insanlar?
Ya da böylesine korkusuz?
Hissizdim ben. Artık varlıklarını bana sadece kitapların ispatladığı o kadim duygular, kalbimi çarptırmıyor; mantığımı yerle yeksan etmiyordu. Oysaki bir yazarın parmaklarından dökülen o kelimeler, okurken ne de çok duygu kokuyordu.
"Onu öldürmeyi mi düşünüyorsun?" Canlanışa geçip bir süreliğine beni esaret altında tutan düşüncelerimden, Altuğ'un şaşkınlık kokan sesiyle sıyrıldım. Duyduğum cümle, beni sadece gülümsetti. Anlamıyordu. Hiçbir zaman beni benden çalan o insanlar için fiziksel bir ölüm düşlememiştim. Acı çekmeden, alnı delip geçen tek bir kurşunla can vermek, onların için oldukça kolay bir ölüm olurdu.
Yeteri kadar günaha bulanmıştı ellerim. Avuç içlerimdeki çizgiler, onların kanlarıyla dolmayacaktı.
Ölmüş bir ruh, yattığı zemini o uğursuz sıvıya boyamıyordu; duvarlara o keskin koku sinmiyordu. Kimsenin umurunda olmuyordu. Çünkü kimse hiçbir şeyi görmüyor, bilmiyordu.
Kendimden biliyordum.
"Hayır ama bunu yapacak olsam bile partide, herkesin içinde, bir korkak gibi öldürmem. Beklemediği, ansızın gelen bir ölüm ne ona korku ne de bana zevk verir." Sözlerim, aramıza dağılan suskunluğun nedeniydi şüphesiz.
Gerçekleri bilmek, dile getirildiklerinde varlığımıza sapladıkları keskin bıçaklardan kaçmayı sağlamıyordu.
"İtibarlarıyla oynayacaksın ve bir taraftan da ölümü ayaklarına getireceksin." Konuşurken üzerime değmeyip masanın yüzünde gezinen bakışları, sözleri bitince onay ister gibi gözlerime tutundu. "Değil mi Efnan? Bu olay medyada büyük ses getirir. Zaten senin kaçışınla birlikte gündeme oturmuşlardı, üstüne şirketin satılması ve bir de varislerinin uyuşturucu krizi. Gerçi artık varis değil ama." Dudağının tek kenarı yukarı doğru kavislendi. "Son derece sert ve acımasızca."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİR
Teen FictionNasıl hissediyorsun?" Diye sordu sakince. "Düşündüğün gibi miydi? Yoksa gece kâbus olup seni uykusuz bırakacak bir başka an mıydı?" "Pişman değilim." Dedim sadece. Durdu, birkaç nefeslik kısa bir araydı. "Sorduğum sorunun cevabı bu değildi." Gözler...