His çukuruna düştüğüm an anlamıştım. Beni buradan kurtaracak olan da sendin daha dibe batıracak olan da. Ama razıydım her türlüsüne...
~~
Demirhan Kansu'nun evinde koltuklarından birine kurulmuş vaziyette onu beklerken karısı kendi elleriyle yaptığı kahveyi cilveli bir gülüş eşliğinde ona uzattı. Demirhan gülümseyerek kahveyi aldı ve kadına teşekkür etti.
"Elif'in annesi değil de ablası gibi duruyorsunuz?" diyerek iltifat ettiğinde kadın kendinden geçmiş gibi ona baktı.
"Ay çok naziksiniz fakat Elif benim öz kızım değil yalnızca onun babasıyla evliyim."
Kadın hayran bakışlarıyla Demirhanı süzerken o ise bu bakışların altında ezilip kalmıştı.
"Şey belki bana düşmez ama eşimle neden görüşmek istediniz?"
Demirhan elindeki kahveyi sehbanın üzerine bırakıp kadına ne yanıt vereceğini düşündü.
"Elif'in Mahur adındaki bir arkadaşı hakkında konuşacaktım."
Kadın düşünceli bir şekilde iç çekti.
"Hımm şu ölen kızdan bahsediyorsunuz siz?"
Demirhan ölen kız tabirinden hiç hoşlanmadı.
"Ölüp ölmediği henüz bilinmiyor hanımefendi. Bana kalırsa ki kalmamasını tercih edersiniz bence Mahur ölmedi."
Kadın kendisine sert çıkan Demirhana karşı nazik tavrını korumaya devam etti.
"Sizi anlıyorum bu durumu kabullenmek zor olsa gerek."
Demirhan Elif'in cici annesinden hiç hoşlanmamış ve bu durum onun yüzüne sahte gülümseme takınmasına sebep olmuştu.
"Eşiniz ne zaman gelir acaba?"
Kadın saatine bakarak cevap verdi.
"İşleri uzamış olmalı yoksa bu saate kalmazdı."
Demirhan sabırsız bir bekleyiş içerisindeydi. Bir an önce Kansu Taşkınla yüzleşebilmek için dakikaları sayıyordu.
Ve beklediği an gelip çatmıştı.
Kansu'nun ayak sesleri oda da yankılanırken ona doğru gelen adımlarına baktı. Kansu kaşlarını çatmış ve onun ziyaretine karşı olan memnuniyetsizliğini apaçık bir şekilde göstermişti.
"Hoşgeldiniz," derken bile sesindeki hoşnutsuz tını kendini hissettiriyordu.
"Hoşbulduk Kansu bey sonunda teşrif ettiniz. Sizi gördüğüme çok sevindim."
Kansu samimiyetsiz bir gülüş eşliğinde cevap verdi.
"Bende öyle Demirhan bey. Ziyaretinizi neye borçluyuz acaba?"
Demirhan'ın hemen karşısındaki koltuğa oturan Kansu ona sorduğu sorunun yanıtını biliyor gibiydi. Bilmemezlikten gelen bakışları ondaki tehlikeyi de seziyordu. Demirhan'ın gözleri Kansu'nun masaya koyduğu telefona kaydı. Hamlesini yapmak için doğru zamanı kolluyordu.
"Bildiğinizi sanıyordum," dediğinde Kansu'nun sinir sistemini yıpratarak ve onun gerilmesini sağlayarak dikkatini başka yöne çekmeyi amaçlıyordu. Bu sayede onu oyun dışı bırakıp planını devreye sokabilecekti.
"Benim neyi bilip bilmediğimi de siz bilmiyorsunuz."
Demirhan tek kaşını kaldırıp onu uzunca bir süre göz hapsine tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEME BİR ADIM KALA
Mystery / ThrillerCehenneme bir adım kala onunla karşılaştı. Bir zamanlar cenneti ayaklarına seren adamla...