Yıkılmış iki şehirdik, tuğlalarımız eziliyordu ayaklar altında. Ama biliyordum, parçalarımızı birleştirseler yeniden bir bütün olurduk onunla.
~~
Mahur herşeyden habersiz kanatlanıp gökyüzünde uçan bir kuş gibiydi. Zamanında nelerden vazgeçtiğini, neleri neler için seçtiğini, kimleri ezip geçtiğini hatırlamıyordu. Hafızası onunla oyunlar oynuyordu. Her geçen saniye geçmişinden bir parçayı bir sandığın içine koyuyor ve üstüne toprak atıyordu. Anılarını ona unutturan bu hayat onu yeniden doğmuş gibi değil de yeniden ölmüş hissettiriyordu. Gözlerinin altını boyayan kıpkırmızı izler çaresizliğinin boyutunu gözler önüne sermişti. Gözlerinin önünde eriyişini izleyen Elif bile onun elinden tutabilecek metanete sahip değildi.
Soluk yüzünden düşen ter damlacıkları kabuslu gecelerden geçtiğini gösteriyordu.
"Ölüme doğru yaklaştığımı hissediyorum bu normal mi?"
Elif artık onun gözlerinin önünde yok olmasına dayanamıyordu. Ona bakıp gözyaşlarını içine doğru akıttı.
"Hayır öyle söyleme lütfen, herşey geçecek, ben geçmesini sağlayacağım."
Elif odadan hızla dışarı çıktığında babasının odasına doğru koştu. Kapıyı çalmaya gerek bile duymadan içeri girdiğinde göğüs kafesindeki fırtınanın onu savurduğu noktaya geldiğini hissediyordu.
"Mahur gözlerimin önünde yok olup gidiyor baba. Verdiğin o pis ilaçlar yüzünden onu öldüreceksin. Buna izin veremem ya o ilaçları vermekten vazgeçersin ya da ben Mahur'un izini süren ve ona ait tek bir ipucu da burayı bulup talan edecek olan Demirhana gidip herşeyi anlatırım. Karar senin baba."
Kansu Elif'in yakınına kadar girip gözlerini gözlerine dikti. Daha sonra Elif'in beklemediği bir şekilde yakasına yapışıp onu duvara sıkıştırdı.
"Eğer ağzından beni ele verecek tek bir kelime çıkarsa, mahurla birlikte kendini de ölmüş bil."
Elif başka bir vakit olsa korkudan küçük dilini yutardı fakat o an babasının içindeki öfke ve sevgisizlik kırıntılarıyla yüzleşmek içinde sakladığı o cesur kızı ortaya atmıştı. İçindeki öfke ateşine dur diyemedi ve babasının damarlarına bir zehir gibi girdi.
"Öldür baba yaşamak umrumda olsaydı senden gizli saklı uyuşturucu kullanıp kendimi ölümün kıyısına atmazdım zaten. Eğer benim veya Mahur'un kılına zarar gelsin daha önce birisine teslim ettiğim bilgilerle Mahur'un suçlarının arkasında gizli olan asıl kişinin sen olduğu ortaya çıkar. Tüm kanıtlarıyla beraber herşey dahil teslim ettiğim o kişinin ellerinde. Hadi durma öldür beni, öldür de benden haber alamayınca bilgilerini teslim ettiğim kişi senin sonunu hazırlasın."
Elif'in yakasına yapışan elleri gevşemişti. Gözlerinden ateş saçarken bile içindeki korkudan arınamıyordu.
"Blöf yapıyorsun?"
Elif tıpkı Mahur'un gülüşü gibi sinir bozucu bir kahkahaya boğuldu. Zaman geçtikçe onun gibi birine dönüşmüştü.
"Bu anı sabırsızlıkla bekliyordum ve geleceğini de biliyordum baba. Mahur'un canını yakmayı bırak ve benim şartlarımı kabul et."
"Şartların neymiş?"
Kansu onu ilk kez ciddiye alıyordu. Elif herşeyi planladığı gibi babasına karşı da üstünlük kurmuştu.
"Öncelikle şehir dışında olan küçük bağ evine Mahur ve beni yerleştirmeni istiyorum. Hiçbir adamının veya hizmetlinin yanımızda bulunmasını da istemiyorum. Mahur'un yanında olup onun iyi olmasını sağlayacağım. O iyileşene kadar da hiç kimse izimizi bulamayacak sen de asla yanımıza uğramayacaksın. Anneme de beni şehir dışında bir okula yerleştirdiğini söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEME BİR ADIM KALA
Misterio / SuspensoCehenneme bir adım kala onunla karşılaştı. Bir zamanlar cenneti ayaklarına seren adamla...