Cehenneme bir adım kala onunla karşılaştı. Bir zamanlar cenneti ayaklarına seren adamla...
~~
Yıkıntıların arasında sesini çıkarmadan bekleyen biri doğru zamanı kolluyordur. Doğru zaman ise hiçbir zaman gelmeyecektir. Yıkıntılar daha büyük yıkıntılara sebebiyet verecek ve daha da büyük bir felaket karşılayacaktır insanı. Onun düşüncesi hep bu yönde ilerliyordu. Kafasında kurduğu dünyanın karamsarlığı ile boğuşuyordu. Kalbi seneler evvel durdu. Kalbi sadece nefes almasını sağlıyordu ve orada çatlaklar oluşmaya başlamıştı. Daha sonra o çatlaklar büyüdü. İçinden sızan acıya aldırış etmeden öldürmeye devam etti. Bu bir insanın katile dönüşme hikayesiydi. Kendi umutlarını da o öldürmüştü. O ölümü kucağını açıp sarmalarken hayat ona hiç beklemediği tesadüfler yaşatacaktı.Sorgu odasında beklerken başında nöbet tutan kadın polisle göz göze geldi. Adice bir sırıtma baş gösterdi yüzünün her köşesinde. Kadın yanına gelip sertçe masaya vurduğunda gözleri gözlerini delip geçercesine onunla buluştu. Fakat o yüzündeki sinir bozucu gülümsemesinden biran olsun vazgeçmedi.
" O tiksinç gülümsemeni yüzünden silip atmassan ben o güzel suratını silip atmak zorunda kalacağım."
Dudaklarının arasından bir kahkaha çıkıp polis kadının kulaklarını tırmaladığında geri çekilip onu korkunç bir küçümsemeyle izledi.
"Biraz sertiz sanki."
Kadın başında dolanmaya başladığında ayak sesi boş ve soğuk sorgu odasında yankılandı.
" Bir cinayet şüphelisisin hatta ne bir cinayeti birçok cinayetin baş şüphelisi sensin hala bu şekilde gülebildiğine göre bu delikten çıkacağına çok emin olmalısın."
Mahurun yüzünde tek bir mimik dahi oynamadı. O kadar soğukkanlı o kadar gamsız bir kadındı ki onun yüzündeki bu sinir bozucu gülümsemeyi polisin işkencesi,pskolojik baskısı bile yok edemezdi.
"Şimdi şuan sana tüm o insanları öldürdüğümü söylesem bile yine de suçlu sayılmayacağımı biliyorsun değil mi? Çünkü katil olduğumu kanıtlayabileceğin tek bir yolun bile yok. Polis olmak için zeka şart deniliyordu ama şu an o kadar da gerekli olmadığının canlı kanıtısın."
Kadın üzerine doğru yürüyüp Mahurun yakasına yapıştığında bir kapı açılma sesi duyuldu. İçeriye gelen bir başka Polise doğru yöneldi gözleri. Mahur yakınlaştıkça adamın yüzünü net şekilde görebilmeye başladı. O gözler tanıdıktı. Mahur bu kez karşısındaki adama gözlerini dikip gülümsemeye başladı.
"Sanki bir karakol değil de podyum şu hâle bak tüm mankenler buraya toplanmış."
Adam onun dalga geçmesine aldırış etmeden karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. O sırada Mahur yanındaki kadının öfkeli bakışlarına yönelerek sözlerinin devamını getirdi.
"Tabi manken derken seni kastetmemiştim. Senden olsa olsa vitrin mankeni olur."
Kadın yumruğunu sıkarken karşısındaki polis söze girdi.
"Seni buraya polis memurlarına hakeret etmen için getirmedik. Boş konuşmaların bittiyse asıl konumuza dönelim."
Mahur kıkırdayarak dirseklerini masaya koyup ellerini çenesine yerleştirdi ve karşısındaki adama hayran ve aynı zamanda dalga geçen bir ifadeyle baktı.
"Dönelim polis bey senin soracağın her soruya yanıt vermek benim için bir zevktir."
Polis sıkkın bir nefes verdikten sonra dudaklarındaki o minik tebessümü yüzünden silip attı.
"Cinayetin işlendiği binanın önündeki dükkanda kahve içerken görülmüşşün olayın yaşandığı gün üstelik. Hem de o gün binaya girerken görmüşler seni. Orada yaşamıyorsun bile."
"Sıcak çikolata"
"Nee?"
"Yanlış bilgi vermişler memur bey kahve değil sıcak çikolata içiyordum."
Adam gittikçe gerilmeye başlamıştı. Mahurun sakinliği onu çıldırtmak için yeterliydi.
"Önemli olan bu mu şimdi? Sana yaşamadığın hatta alakan bile olmayan bir binada ne işin olduğunu sordum."
Mahur kollarını göğüsünde kavuşturup derin derin baktı karşısındaki adama. Onda bir şeylere rastlamış,yitip giden anılarıyla karşılaşmış gibiydi.
"Bir arkadaşıma uğradım. Biz insanlar arkadaşlarımızı özlediğimizde onların evine gideriz. Sohbet muhabbet ederiz. Sanırım sizin çok çalışmaktan beyin fonsiyonlarınız işlevini yitirdiği için böyle bir olasılığı gözden geçirmediniz."
Karşısındaki adam gözlerinde bir yalan kırıntısı bulabilmek adına karış karış yokladı. Ama o kadar büyük bir hissizlik gözbebeklerine işlemişti ki onda hiçbir duyguya rastgelmedi. O sırada kapı açıldı. Kapının eşiğinde beliren bir başka polis memurunun tok sesi sorguyu böldü.
"Komserim kandaki ve cesetteki parmak izleri eşleştiridi. Yusuf isimli bir adama ait. Üstelik adam cinayeti de itiraf etti."
Mahurun zafer gülümseyişi ve donuk gözleri karşısındaki polisi esir aldı. O an adamın gözleri karşısındaki cinayet şüphelisi kadının gözlerinde durakladı.
"Herkesi kandırabilirsin, kendini bile ama beni asla."
Mahur tek kaşını kaldırıp dudaklarının kenarındaki gülümsemeyi daha da genişletti.
"Çok ayıp ediyorsun ben asla oyun oynarken mızıkçılık yapmam."
"Göreceğiz bakalım. Gerçeklerle yüzleştireceğim seni."
Polis ayağa kalkıp Mahura sırtını döndüğünde Mahur polisin kapıya yönelen adımlarını durduracak bir cümle kurdu.
"O halde bende seni gerçeklerle yüzleştirmeliyim."
Adam başını arkasına çevirdi. Mahurun gözleriyle buluştu gözleri yeniden.
" Beni gördüğüne sevindin mi?"
Adam tek kaşını kaldırıp onu uzun uzun inceledi.
" Tanışıyor muyuz?"
Mahurun dudaklarındaki gülümseme hala yerli yerindeydi.
" İnsan hayallerini unutur da hayal ettiklerini unutur mu? Her gece zihnindeki karanlıkta beni bırakıyorsun ışıkları bile yakmıyorsun sence de biraz ayıp olmuyor mu? Beni düşünme demiyorum ama fazla düşünürsen kafayı yersin. Bir saplantıya dönüşmek istemiyorum. Tarzım değil."
Adamın gözbebekleri büyüdü. Bu gerçek olabilir miydi? Karşısındaki kadının sözleri onu bir fırtınanın akışına bırakmaya yetmişti. Mahur cehenneme bir adım kala onunla karşılaşmıştı. Bir zamanlar cenneti ayaklarına seren adamla.
" S-sen kimsin?"
Mahur hissiz gözleriyle ona son bir kez daha baktı ve gözlerini tavana dikip derin bir nefes aldı.
" Kalbini yasladığın yer."
🥀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEME BİR ADIM KALA
Mistero / ThrillerCehenneme bir adım kala onunla karşılaştı. Bir zamanlar cenneti ayaklarına seren adamla...