12: HEYKELTIRAŞ

103 17 19
                                    




🥀

🥀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀


12. Bölüm: HEYKELTIRAŞ

Tolstoy şöyle diyor: "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar:
Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir."

Şehre gelen o yabancı bendim. Fakat peşimden mükemmel bir hikâye getirmemiştim. Ya da herhangi bir hikayeye imza atacak kadar olağanüstü güzel şeyler yaşamamıştım. Benim elimin değdiği her dal kuruyordu sanki. Uğursuzluk böyle tenime işlenmiş gibiydi. Bir türlü kurtulamıyordum kenimden. Gülümsediğim herkesin başına bir şeyler geliyordu. Yanında mutlu olduğum, güvende hissettiğim herkese bir şeyler oluyordu. Benim hikayem başkalarının dallarına hastalık olmak için yazılmıştı.

"Hastaneye götürelim Mars. Böyle içime sinmiyor."

Mars gözlerini Edna'dan ayırmadı. "Defalarca kez söyledim. Edna'nın psikolojik sorunları var Alin. İlker ile gerçek bir aşk yaşadılar. İlker'in yokluğu onu mahvetti. Böyle kavgalar oldukça da bayılır durur." Gerçekten inandırıcı duruyordu. "Gözleri kırmızıydı ama."

"Yanlış görmüşsündür."

Gerçekle sahteyi ayırt edebilecek kadar zihnime güvenmiyordum. Bu yüzden itiraz edemedim. Sessizce yatakta uzanmış olan Edna'ya baktım. Onun bu hâlde olmasını benimseyemiyordum. Gözümde sürekli gülümseyen ve tutkulu bir kadındı. Böylesine hastalıklı bir ifadeyi ona yakıştıramıyordum.

Mars ile odadan çıkarken oldukça yorgundum. Bir gün içerisinde bir sürü duyguyu hapseden ruhum bile biraz uyku istiyordu. "Bu gece burada kalacağım." derken hiç izin istemeden odama yönelmişti. "Koltuklar aşağıda Mars."

"Yanında uyuyacağım."

Odama girdiğinde çıplak ayaklarla peşinden gittim. Mars gömleğinin düğmelerini açarken yorgunlukla kapıya yaslandım. "Mars, burada kalabilirsin elbette ama yanımda uyum-"

"Bana borçluydun, hatırlatırım." diyerek bana döndüğünde sırtımı kapıya yasladım. O ise usulca bana doğru geldi ve sol elini kapıya yasladı. Düğmelerinin yarısı açıkken buram buram onun kokusu yüzüme çarptı. Rahatsız etmeyen, ferahlatıcı kokusuyla kendimi yine aynı duygular içinde yakaladım. "Ve bu gecede borçlandın." Beklemediğim bir anda işaret parmağının tersiyle yanağımı okşadığında nefes alamadım. Bu adam ne yapıyordu böyle?

İBLİSLER VE AZİZELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin