17: TERK EDİLMEK

58 17 6
                                    

Oy vermeyi ve yorum yaparak destek olmayı unutmayın.

🕊

🕊️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🕊️

17. Bölüm: TERK EDİLMEK

Sarayın merhametsizliğini hafife alamazdım.

Onlar üç yıldır bu savaşı veriyordu. Birilerini öldürmek, aç bırakmak, sakat kalmalarına neden olmak onlar için gündelik birer rutin hâline gelmişti. Dudakları arasından çıkan sözlerle hayatlarımızı mahvetmişlerdi. Bunun farkında olduklarından dolayı kimseyi ciddiye almıyor, önlerine gelen her şeyi asla gocunmadan ezip geçiyorlardı. Yolların her biri zaten onların labirentiydi ve beni bu oyuna Batı'nın özgürlüğü için çekmişlerdi.

Benden denekleri, halkın tabirinde iblisleri bulmamı istemişlerdi. Şimdiyse ülkenin gerçek yüzünün en belirgin topraklarında yaşayan herkesi yok etmemi istiyorlardı. Daha net anlıyordum. Dengeleri sarsılıyordu ve öncelikleri pisliklerini temizlemek olmuştu. Çöp torbası olarak da beni seçmişlerdi.

Üzerimdeki beyaz, kalem etekli elbise ve yüzümdeki bir ton makyaj solup giden yüzümü, verilen onca kiloyu bir şekilde gizlemeyi başarmıştı. Dışarıda çetin bir fırtına vardı ve sarayın önünde kuş uçurtulmuyordu. Akın Yıkılmaz en aşağıdaki zindanlarda tutuluyordu ve ben sergilenmek üzere iki kadın tarafından ince ince hazırlanmıştım.

Bunun böyle olacağını biliyor, yüzleşmeyi kendi içimdeki savaş meydanından itekleyip duruyordum.

Aynadaki yüzüme baktım. Saçlarımı düzeltmeye çalışmışlardı ve yine kesmişlerdi. Ölsem kullanmayacağım bir modeldi. Bir erkeğin saçı kadar kısaydı ve alnımı kapatacak şekilde ön tarafı taranmıştı. Bir iş kadını gibi gözüküyordum. Uzun saçlarımla daha çocuksu durduğumu yeni yeni fark ediyordum.

Kapı açıldı ve beni götürmek üzere iki asker içeriye girdi. Oturduğum puftan kalkarak yanlarına gittim. Daha fazla itiş kakış istemiyordum.

Birlikte Batı yakalandığı zaman davet edildiğim fakat ısrarla reddettiğim devasa masaya yürüdük. Cronus en başta oturmuştu ve köpekleri eğleniyor gibiydi. İçeriye girdiğimi fark ettiklerinde kahkahaları yerini alaycı ve zafer dolu bakışlara çevirdi. Başlarını çok ağrıtmıştım ve şimdi ellerindeydim. Bunun tek bir adı vardı ve ona zafer deniliyordu.

"Otur." dedi Cronus en başta, tam karşısında bekleyen sandalyeyi göstererek. Onlar orada, yedi adam, bir kalabalık oluşturmuştu. Cronus gri gözlerini üzerime dikti ve kinle bakmaya başladı. Devasa bir adamdı fakat yaşlıydı. Bunu artık hiçbir şey saklayamıyordu.

İBLİSLER VE AZİZELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin