Elini uzattı uzun saçlı sarışın adam " Selam dostum. Stefan ben. "
" Sfetaan. Sfetaan. Bilemedim. Hangi Sfetan ? " dedi Jack kafasını yukarı kaldırıp.
Tebessüm belirdi Stefan'ın yüzünde. " Dostum Sfetan değil. Stefan. "
" Kusura bakma. İsim hafızam hiç iyi değildir. Kendi adımı da karıştırırım ben. "
" Haha. İyiymiş. Geçsene hadi içeri. "
Bu daveti görünce kısa bir şaşkınlık yaşadı Jack. " Sende mi bizimle kalacaksın ? "
" Dostum şaka mı yapıyorsun ? Siz benimle kalacaksınız. Burası benim evim. Bizim yani. "
" Wylona nerede ? " derken kapıdan çıkageldi Wylona. " Buradayım Jack. Uyuyordun uyandırmak istemedim. "
" Bir dakika konuşabilir miyiz ? " dedi ve Wylona 'yı ilerideki kırmızı arabanın oraya götürdü. Sonra konuşmaya başladı. " Wylona biz bu adamla birlikte mi kalacağız ? Tipe bak. "
" O adam benim eski sevgilim Jack. "
Jack bu haberi duyunca kısa bir süre Wylona'ya bakakaldı. Vücudu kaskatı kesildi ve robot misali geriye doğru yere kapaklandı. Ayakları havaya dikilmiş şekilde kaldı yerde. Komik bir görüntüsü vardı.
Stefan onları uzaktan izlerken seslendi Jack'in bayıldığını görünce. " Wylona n'oldu ? "
" Sorun yok Ste. Klasik Jack işte. Kendine gelir birazdan. Yardım et içeri taşıyalım. "
Baygın Jack'i yüklenip içeri taşıdılar. Yazlık bir evdi bu. Manzarası ise plajdı. Rengarenk bir görüntüsü vardı. Her telden insanı bulabilirdiniz bu plajda. Cıvıl cıvıl... Müzikte bir yandan.
20 Dakika sonra
Jack kendine gelir gibi oldu. Kafasını sağa sola salladı. Kendine gelmeye çalıştı. Yavaşça açtı gözlerini. Stefan tam karşısında oturuyordu. Onu görünce tekrar yastıkla kavuştu. " Bu Jack beni her gördüğünde bayılacak mı ? "
" Yürü Stefan. Plaja uğrayalım. Jack uyandığında kendine gelsin. "
Wylona ile Stefan plajda yürüşe çıktılar. Yürürken aynı zamanda sohbette koyulaşmıştı. Eskiler işte. Unutulmazlar... Bahsettiler o eski günlerden.
O sırada evde tek baygın olan Jack tekrar kendine gelmeye başladı. Bu sefer etrafında kimse yoktu. Bayılmadı tekrar. Ayağı kalktı kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı ve bir adım attı. Dışarı çıktığında onu birbirinden güzel kızlar , deniz , kumsal manzaralı bir plaj bekliyordu. Sadece o kadar da değil... Ön tarafı plaj olan sıra sıra dizilmiş küçük evlerin arka tarafında ise yemyeşil bir alan vardı. Zeytin ağaçları iki farklı dünyayı bir araya getirmişti sanki. Harikaydı ya. Hikayeyi anlatmayı bırakıp buraya mı yerleşsem diye düşündüm ama size kıyamam. Plaja giden sokakta ise plaj eşyaları satan dükkanlar , bakkallar , dondurmacılar kol geziyordu. Bide simitçi dayı vardı da bu sıcakta ne simiti yaa. Neyse konumuza gelelim. Jack bu manzara karşısında küçük dilini yuttu. Bende yuttum ya boşverin beni.
Saat dokuz yönünde duran küçük sarıya boyanmış evin yanındaki salıncağı görünce oraya doğru yöneldi. Salıncağa havalı bir şekilde attı kendini. Şapkaya gerekte yoktu saçları zaten güneşi engelliyordu. Hem sallandı hemde plajın güzel manzarasını izledi. Bence kızlarıda izledi ama çaktırmıyor.
Tam önünden iki kız geçiyordu o sırada. Birinde kırmızı bikini diğerinde ise mavi bikini vardı. Yiğidi öldürelim ama hakkını yemeyelim çok güzel kızlardı. Kızlar salına salına yürürken saçlarıda ayrı telden çalıyordu. Kızların gittiği yöne doğru iyice uzadı Jack'in boyunu. Kopacaktı nerdeyse kızlara bakmaktan. Zaten salıncağın ters dönmesiyle kendini yerde bulması bir oldu. Toparlandı hemen koştu kızların peşinden.
" Pardon bakar mısınız mı ? "
İlk esmer olan kız döndü arkasını. " Bilmem bakarmıyız mı ? " dedi gülerek.
Jack derin bir nefes aldı. Konuştu sonra. " Güller kırmızı , denizler mavi... "
Devamını getirmeyince sarışın kız çıkıştı. " ee ? ".
" Pardon kızlar. Tanışma cümlemi unuttum. Tanışır mısınız benimle ? "
" Hayır. " dedi kızlar aynı ağızdan. Sonra dönüp yollarına devam ettiler.
Sap gibi kalan Jack kendini avutmak istedi sanırım. " Zaten güzel değillerdi. Bunlar kızmı be. Ben ne kızlar kestim. " Delimisin be Jack. Ne güzel kızlardı be.
Tak... Takk..
Çok yakından sesler duydu Jack. Arkasını döndü ve basketbol oynayan çocukları gördü. Durur mu bizim ki ? Durmaz tabi. Girdi hemen sahaya.
" Gençler atın bakayım abinize topu ? Şş.. Şişko geç bakayım kaleye. "
Cevap verdi şişko çocuk. " Ne kalesi abi. Basketbol oynuyoruz. "
" Tamam oda olur. " Elindeki topu karpuzlama salladı potaya. Tabii çembere değmedi bile. Birde bir " Hadi be " deyişi vardı ki sanki arada bir kaçırır gibi.
Jack oradan oraya koşarken Wylona ile Stefanda eve döndüler. Evde Jack'i bulamayınca aramaya çıktılar. Bir süre ilerledikten sonra basketbol oynayan Jack'i gördüler. Stefan sahaya girdi. " Vaay. Jack. Basketbol mu oynuyorsun ? "
" Hı oynuyorum. Oynayamaz mıyım ki ben basketbol ? "
Stefan yıllardır basketbol oynamanın verdiği özgüven le teklifini yaptı.
" Ne dersin atalım mı bir maç ? "
" Atalım. Gel hele gel. "
Wylona Jack'i uyarmak istemiş olmalı ki son bir kez şansını denedi. " Kabul etme Jack. O profesyonel. "
" Karışma bende gönlümün kaliforniyası. Rahat ol sen. O yıllardır basketbol oynuyorsa bende yıllardır playstation oynuyorum. "
Stefan üzerindekini çıkardı. Kasları ile hazırdı artık maça. " Jack hava sıcak sende çıkar üzerini. "
Zavallı Jack ya. Nasıl çıkarsın üzerini bu öküze karşı. " Yok yok. Üşüme mi geldi ki acaba bana şimdi. Soğuk mu oldu sanki ? "
" Sen bilirsin. "
İki genç hırslı bir maçın içerisinde buldular kendilerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jack Daito - Bıçaklı Eros
HumorPardon bayan bir dakika bakar mısınız ? O kadar güzelsiniz ki izninizle sizi öldüreceğim. Teşekkür ederim.