Keşke öpsen beni

93 8 69
                                    

Not: ünili SalPanın max dayanma süresi.
DİKKAT HOT.
Afiyet olsunnn

____________________________

Çolpan sinirli bir şekilde kütüphaneye gitmek üzere yola koyulmuştu.
Otobüsten indikten sonra yalnızca beş dakikalık bir yürüme mesafesinde olan buluşma noktasına hızlı adımlarla ilerliyordu.

Kütüphanenin o her zamanki girdiği odalarından birine girdi. İçerde hiçkimse yoktu.

-Ha bir de geç mi kalıyorsun, pislik herif. Gelince kafanı koparmıyor muyum?
-Hayırdır?

Birkaç saniye önce sinirden köpüren Çolpan, adamın sesini duyunca irkildi.
Belli ki uyanalı fazla olmamıştı, sesinin kalınlığından belliydi.
Saçlarını arkaya atıp uzun kitaplığın arkasındaki masaya oturdu ve çantasından bilgisayarını çıkardı.

-Hemen bitirelim şu projeyi, seninle daha fazla işim olsun istemiyorum. Yeterince vakit kaybettim bugüne kadar.
-İnadından vazgeçsen her şey çok daha kolay olurdu Çolpan.
-Kes. Otur da başlayalım.

Saltuk duygusuzca sırıttı ve oturdu.
İkisi de görevleri kendi aralarında bölüşüp araştırmaya ve yazmaya başladılar.
Daha fazla konuşmaya ihtiyaç olmadığı için kulaklıkla kalmayı tercih etti adam.
O kadar konsantreydi ki daha geçen hafta ayrıldığı eski sevgilisinin, kendisini izlediğinin farkında değildi.
O, elindeki deftere ara vermeden yazarken Çolpan, gözlerini kocaman açmış Saltuku izliyordu.

Ayrılık sebepleri fazlasıyla saçmaydı.
Çolpan "beni fazla ihmal ediyorsun, konuşma bir daha benimle" diyerek Saltuka çıkışmıştı.
Adam da sevgilisini sıkmamak için dediğini yapmış, iki gün boyunca ne yazmıştı ne de aramıştı.
Nerden bilebilirdi bunun kızı daha da sinirlendireceğini.
Ne olduğunu anlamadan, ehliyeti olmayan Çolpanın hızlı bir şekildi üzerine sürdüğünü ve son saniye kenara çekip yanına durduğunu gördü.
Kız, camını indirip çatık kaşlarla bağırdı sevgilisine: "BİTTİ!" ve ayrıldı ordan.

Anlayamamıştı bunun en çok kendi canını yakacağını. Birkaç gün sonra kendini yatağından ağlarken bulmuştu ve bunun farkına vardığında kendine şaşırıp biraz daha ağlamıştı.
Ne Tılsıma ne de babasına derdini söylememiş, ayna karşısında Saltuku suçlarken, kendisinin hatası olduğunu kabullenmemek için direnmişti. Ama içten içe biliyordu, saçmalamıştı.

Okul projesine birlikte yazıldıkları için beraber yapmaları gerekiyordu. Bunun için de her zamanki çalışma noktalarında buluşmuşlardı, zorla.

Ama karşı karşıyaydılar işte.
Genç kızın o karşı koyamadığı saç stiliyle, kokusuyla, giyinme tarzıyla ve konsantre bakışıyla oturuyordu karşısında.

Elini yumruk yapıp yüzünü üstüne dayadı ve izlemeye devam etti Saltuku.
Özlemişti. Tek kelimeyle ölüyordu boynuna sarılabilmek için.
Normalda Saltukun ne yapıp de edip kızı ikna etmeye çalışması gerekiyordu ama hiçbir şey Çolpanın istediği gibi gerçekleşmemişti işte.

Bunları düşünürken kendinden geçmişti. Gözlerinin birbirlerine kenetlendiğini farketmeden konuştu.
"Keşke şu saçma kitabı elinden bıraksan da öpsen beni".

Kulaklık olmasına rağmen dudaklarını okuyabildi adam.
Kitabın anında kapatılmasıyla gözlerini masaya indirdi Çolpan. Tekrar kaldırdığında Saltuk, yüzüne bir nefes kadar yakındı.
Birbirlerine bakarken elini, adamın yanağını okşamak için kaldırdı kız.
Bu onların onay verme şekliydi.
Yüzünü sever sevmez öptü Saltuk sevdiğini.
İlk başta dudaklarını tekrar tattılar, bu kadar özleyebileceklerini ikisi de hayal bile edemezlerdi.
Saltuk, iki parmağını Çolpanın çenesine yerleştirip dudaklarını ayırmasını talep etti.
Sonrasında başlayan serüven ikisinin de gülümsemesine neden oldu.
Dilleriyle karşılarındakinin ağzının içini keşfederken birbirlerine dokunmayı ihmal etmiyorlardı.
Nerede olduklarını unutmamışlardı, ona göre davranıyorlardı ama yine de engel olamıyorlardı kendilerine.

Çolpanın dudağından ayrılıp yanağına geçti adam. Elmacıklarını, çenesini, kulaklarını sevdi ağızıyla.
Boynuna indi sonra, köprücük kemiklerini emdi.
Sevgilisi ufacık bir inleme sesini boğazından kaçırdığında kaldırdı kafasını Saltuk.

-Barıştık mı, sevgilim?
-Beni evine götür, yoksa burda parçalayacağım seni.
-Nasıl emrederseniz prenses.

Aceleyle tüm eşyaları çantaların birine tıkıştırdı adam.
Hem yakın hem de boş olduğu için kendi evine götürdü kız arkadaşını.
Yolq boyunca birbirlerinin elini bırakmadılar ve koşar adımlarla girdiler antreye.
Yukarıya kadar dayanamadılar ve mutfak tezgahına yerleştiriverdi Çolpanı.

Vakit kaybetmeden kızın kıyafetlerinden kolay bir şekilde kurtuldu. Bir yandan da Çolpan, Saltukun karın kaslarıyla ilgileniyordu ama adam ellerini kızın göğüslerini sıkmakla meşgul etmeye başlayınca sırtını dikleştirip tezgaha yaslandı tekrar.
Sevgilisinin, bedenini fazlasıyla iyi tanıması korkutucu geliyordu bazen, ama o kadar iyi hissediyordu ki gerisi önemli gelmiyordu asla.

Göğüslerine birkaç öpücük bıraktığında parmaklarını kızın organına girmek üzere yerleştirdi.

-Saltuk... gerek yok. Gel.
-Gerek var Çolpan yıldızım. Ne olursa olsun canını yakmam. Hız iste, haz iste canımı ye. Ama acıtmam.

Deyip kızı delirtecek bir yavaşlıkta hazırladı bedenini.

-İn-intikam almak için yapıyorsun, biliyorum. Bu kadarı çok fazla.
-Şşş sakin ol. Ben de dayanamam artık, hazırsan geliyorum.
-Çabuk.

Saltuk, yüzünde bir sırıtmayla yerleşti Çolpanın içine. İkisini de inleterek yavaşça girdi. Her hücresiyle sevgilisinin uzunluğunu hisseden Çolpan elini ensesine götürerek çekti kendine.
Dudakları da bedenleri de birbirlerine kavuşurken kendine yemin etti kız, bir daha asla ayrılmayacaktı bu odun kafalıdan.
Öyle de oldu, büyük raddede bir kavga etseler de asla ayrılmadılar. Çünkü kalplerindeki duygu her şeyi aşabilecek büyüklükteydi.

Salpan - one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin