Not: şimdiden söyleyim bizimkiler üni öğrencisi ama Türkiye sistemini bilmediğim için asla ona göre yazmıyorum.
Biraz french biraz da Türk sistemine benzeyecek.
O yüzden "hata" görürseniz takmayın, teşekkürler
< 3_____________________________
-Sonunda ilk günüm. Sonunda Üniversiteliyim!
-Hiç o kadar mutlu olma, sabahlara kadar sınav çalışma seanslarında ağlama sonra.
-Beni asıl bekleyen yeni arkadaşlar ve gece boyu sürecek partiler.
-Saçmalama Çolpan. Garip insandan bol bir şey yok üniversitede, uzak dur.
-Hiç senin gibi asosyal takılamam Tılsım. Bol bol arkadaş edineceğim.
-Ay iyi, sınav notları sırasında anlarsın beni. Aşık falan olayım deme de, bi ondan korkuyorum.
-Kim? Ben mi aşık olcam? Bugüne kadar kim beni kandırıp sevgilim olabilmiş?
-Liseyle aynı değil bu ortam güzelim. Son senesini okuyan biri olarak söylüyorum, her yer aç kurtlarla dolu.
-Hmm gördük ex sevgilini.
-Konu Alpaguya geldiğine göre benim gitme vaktim.
-Olmaz! Hani birlikte gidecektik.
-Düş peşime cadı.Kampüsün içini ikinci kez görüyor olmasına rağmen gözlerini kocaman açmış izliyordu etrafını genç kız.
Sonunda o, hayallerini süsleyen ve istediği bölümde en iyi istatistiklere sahip olan okulun öğrencisi olmuştu.
Ablasından ayrılıp okul öncesi toplantıda tanıştığı ve aynı bölümü okuyan grupla anlaştıkları yere gitti, kafeteryaya.Tilbe, Tutkun, Çalayır ve Temur, bir masada oturmuş tartışıyordu.
-Hah Çolpan geldin sonunda.
-Ne oluyor burda? Kavga mı ediyorsunuz?
-Otur da yardım et bana. Şu manyaklar tutturmuş ilk dersi ekelim diyorlar.
-Temur haklı arkadaşlar, ilk günden göze batmayalım. Zaten promonun en havalı öğrencileriyiz.Göz kırpmasıyla tüm arkadaşları yelkenleri suya indirmişlerdi bile.
-Bu kız neden ve nasıl beni tek bakışı ve cümlesiyle ikna edebiliyor? Çolpan, sevgili istemediğine emin misin? Değilsen ben burdayım bak.
-Çalayır, hayatım, saçmalama istersen. Arkadaşlığımızı şuracıkta bitirmeyeyim.
-Tamam tamam, sustum.Biraz daha sohbet ettikten sonra saatin geldiğini farkedip amfiye gittiler.
Oldukça dolu bir gündü.
Saatlerce bir dersten diğerine koşmuş, yorgunluktan sürünmeye başlamışlardı bile.
Bunun nedeni büyük ihtimalle bir önceki gün heyecandan uyuyamamış olmalarıydı.Son dersten önce bir saat boşlukları olduğu için hocaların dedikodusunu yaparken dalmışlardı. Saatin geldiğini farkettiklerinde ayaklandılar fakat Çalayır hepsini bir eş hareketiyle durdurdu.
-Durun... Ders diğer binada.
-Ne? Bunu şimdi mi söylüyorsun?
-Ay ne yapayım Temur, umutmuşum. Tıpkı sizin gibi.
-Çalayır sen çok oluyorsun ama-
-Kavga atmaya yer aramayın alıklar. Hadi gidelim hemen.
-Yetişemeyiz ki Çolpan.
-Kulaklarınızdan tutarak sizi sürüklemeden düşün peşime.Hepsi koşar adımlarla yan binaya girerken önden gidiyordu Çolpan. Arkasına bakarak acele etmelerini söylerken koridorda karşısından gelen çocuğu göremedi.
Sonrası malum, çarpıştılar.
Ama genç kız darbenin bu kadar ağır olacağını beklemiyordu. Sarsılıp bir iki küçük adım geriye gitti eli burnunu kaplarken.
Oğlan, düşeceğini düşünüp omuzlarından tuttu kızı ve gözlerini aradı. "İyi misin?" diye sorduğunda kaldırdı başını Çolpan.
O an hatırladı çocuğu. İlk gün öncesi okul toplantısında görmüştü uzun boylu huysuzu.Flashback - birkaç hafta öncesi:
Üniversite, tüm ilk sene öğrencilerini, kampüsün genel binasının büyük salonuna toplamış okulu tanıtma seansı veriyordu.
Hocalar, program ve projelerden bahsettikten sonra içeriye üçüncü sene öğrencisi, Saltuk Arslanı davet ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salpan - one shots
Fanficİki asıl hikayemden bağımsız one shotlardan oluşacaktır. Umarım beğenirsiniz. ⚠️⚠️⚠️