Not: Uzun bir ara oldu ve hâlâ yeni bölüm atmadım biliyorum ama şöyle bir şey var... devamı olmayacak bir one shot.
Afiyet olsun._____________________________
Aldığı son emirle havaalanı görevlisine sahte pasaportunu uzattı Saltuk.
Check-in gerçekleştikten sonra Cartier güneş gözlüklerini tekrar takıp bekleme alanına gitti.Son yurtdışı missionuydu, biliyordu. Her zamanki gibi işini en temiz ve hızlı şekilde halledip birkaç gün sonra, başka bi pasaportla, geri dönecekti Türkiyeye.
Çünkü asıl görevi İstanbuldu, ama bunu anlatmak için çok erken.Bekleme salonunun içinde bulunan mini markete girdi, kalkışa az kalmıştı ve yolculuk uzun olacaktı.
Elini reyonda son kalan salata paketine uzattı adam. Yakındaki kısa boylu hanımefendiyi fark etmemişti, pakete aynı anda ulaşıp elleri temasa geçene kadar.Aynı anda birbirlerine döndü ikili, gözleri kenetlendi, elleri hâlâ temas halindeydi.
İkisinin de ağzından tek bir kelime çıkmadı.
Kadın, Saltuktan daha da şaşkın görünüyordu. Cüssesine rağmen sessiz kalma ve kamuflaj kabiliyetleri oldukça yerindeydi adam, garipsemedi o yüzden.
Bir adım geri çekilip, yüzünde hafif bir gülümseme eşliğinde eliyle salatayı işaret etti kadına.
Nazikliğinin karşısında aynı şekildi gülümseyip pakete uzandı ve arkasını dönüp gitti ufak adımlarıyla kadın.Birkaç saniye tereddüt etti Saltuk; ikilinin arasındaki çekim barizdi, görevde olması ilk defa aklının ucundan dahi geçmedi ve hemen diğer reyona geçti, gözleriyle biraz önce keşfettiği silueti aradı ama nafile.
Hayalet gibi ortadan kaybolmuştu sanki.Yapılan anonsla fazla vaktinin kalmadığını hatırladı ve elindekilerle kasaya gitti. Marketten çıkıp bekleme salonunda aramaya devam etti ela gözlerinde güneş ışığını saklayan periyi.
O saatte kalkacak tek uçak Las Vegas uçağıydı, başka bir yerde olamazdı, ama yoktu. Tüm yolcuların sıradan geçmesini bekledi, kadın yoktu.
Vazgeçip business line'a girdi adam ve koltuğuna yerleşti, ela gözlüyü unutsa iyi olacaktı.Las Vegas'a iner inmez tutulan otele geçti Saltuk.
Saatlerce süren yolculuğun ardında duş alıp, kahvaltısını edip dinlenmeye geçti. Yarın akşam başlıyordu mesaisi.İki gününü otel odasından ayrılmadan geçirdi Saltuk. Mekik, şınav, plank... uçakta oturmakla kaybettiği kas geliştirme zamanını telafi ediyordu.
Mission için son hazırlıklarını yapmak üzere bavulundan gerekli şeyleri çıkardı: siyah kıyafetler, maske, silahlar ve korunmalar.Sessizce ayrıldı odadan adam. Otelin girişinde bekleyen camları filmli, farları kapalı araca doğru yaklaştı ve arka koltuklardan birine oturdu.
-Are you ready sir? (Hazır mısınız efendim?)
-As always. (Her zamanki gibi)~
K beyin, yani patronunun en eski mekanlarından birine bir saldırı gerçekleşecekti. Bu habere birkaç gün öncesinden ulaşan Saltuk, anında patronuna ulaşıp organizasyonu ele aldı ve yola koyuldu. K bey, ofisinde görüştüklerinde "son yurtdışı görevi"nin olacağını açıklamıştı. O yüzden eskisinden de profesyonel davranacaktı.
Mekana girip masalardan birine geçti. Büyük ihtimalle saat sabah 1 gibi, müşterilerin bol olduğu zamanda başlayacaktı saldırı.
Ama Saltuk av için gelenleri kendi elleriyle avlayacaktı.
Whiskey bardağını yavaşça yudumlarken ani bir kötü his yüklendi adama.
Gelmişlerdi, biliyordu. Bu kadar erken beklemiyordu düşmanı ama yine de hazırdı.Tezgahın karşısına geçip barman'e silah doğrulttuğu anda kolundan tuttu sarışın adamı. Neye uğradığına şaşırsa da hızlı tepki verdi düşman ve karşılık olarak yumruğunu uzattı, nafile. Saltuk sola doğru kayarak sıyrıldı vuruştan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salpan - one shots
Fanfictionİki asıl hikayemden bağımsız one shotlardan oluşacaktır. Umarım beğenirsiniz. ⚠️⚠️⚠️