Beauty and the beast

85 8 247
                                    

Not: biraz Salpan, biraz güzel ve çirkin, bir pride and prejudice, biraz crimaon peak, biraz da Naruto.

Bol gifli, tatlı bir fic.
4700 kelimecik. Umarım beğenirsiniz < 3

_____________________________

Sene: 1726
Yer: Alsasta bir şehir, Fransa

-Bir varmış, bir yokmuş. Ulu dağların eteğindeki sonu bilinmeyen ormanda bir canavar yaşarmış.
-Canavar mı?
-Şşşş!
-Ailesini doyurmak için geceleri avlanmaya çıkarmış, bu yüzden o ormana giren bir daha asla geri dönemiyor.
-Peki... nasıl avlanıyormuş?
-Önce çalıların arkasından ufak bi ses çıkarırmış. Orada bulunan kişi onu duyar duymaz da büyüleyici sesiyle şarkılar söylemeye başlarmış. Salak geziciler de sesi takip edip ormanın derinliklerine dalarlarmış ama kaybolduklarını farkettiklerinde artık çok geç olurmuş. Canavar arkadan saldırıp önce bacaklarını koparırmış. Sonra da gözlerini sökermiş.

Çocuklardan biri çok fazla korkup çığlık atmaya başlayınca durdu Balamir.

-Üfff neden ormana gelince anlatıyorsun ki bu hikayeleri. Korkuyorlar işte. Sen de abartma Almila, biz salak değiliz ki, avlatmayız kendimizi. Hem bu hikaye gerçek değil.
-Değil mi?
-Değil. Söylesene Balamir.
-Hee inanmayın siz. Ama meraklanmayın, o canavar gelirse öldürürüm onu.
-Sen? Daha on yaşında bir balasın.
-Sen de balasın.
-Ben kimseyi öldürebileceğimi söylemedim ama.
-Sen her şeyi çok biliyorsun Çolpan.
-Bilirim tabii. Şehirdeki en erken yaşta okumayı boşuna mı öğrendim.
-Okumakla olmuyor o işler.
-Merak etme, bunu da senden daha iyi biliyorum.
-Sen-

Çalılıklardan gelen dal kırılma sesiyle tüm çocuklar irkildi ve ormana döndüler.

-Ba- babamı çağıralım.
-Sakın! Ses yapmayın, ben hallederim.
-Ne yapacaksın?
-Sus ve bana güven.

Diğer arkadaşlarını arkasına alıp yay ve okunu kavradı Çolpan.
Titriyordu ama aynı anda terliyordu da.
Derin bir nefes aldı ve gerdi yayını. Nereye isabet edeceğini kararlaştırırken bir kıpırdama daha oldu çalılıklarda. Birkaç saniye daha tereddüt edip attı okunu. Yığılma sesiyle tüm çocuklar kurtulduklarını düşünüp ebeveynlerinin bulunduğu alana koşmaya başladılar.
Bir çocuk hariç, Çolpan.
Canavarı öldürdüm bilip yaklaştı az önceki sesin geldiği yere.

Kıyafetleri kürklerden oluşan birini gördü yerde. Arkası dönüktü ve ağlıyor gibi duruyordu. Zararsız gördüğü için hizasına durup elini omuzuna koydu Çolpan. Ama diğer elinde başka bir ok vardı, olur da canavar ona saldırırsa diye hazırlıklı olmayı tercih etmişti genç kız.

Yerdeki, eli üzerinde hisseder hissetmez irkildi. Çolpana döndüğünde elleriyle sağ gözünü saklıyordu.
Yaraladığı kişinin yalnızca bi çocuk olduğunu farkedince panikledi kız. Eli ayağı birbirine girmiş gibiydi. Hemen elbisesinden bir parça koparıp çocuğun elini yüzünden çekip bastırdı yaraya. "İyi misin?" diye sordu ama cevap alamadı.
"Seni canavar sandık, yoksa yapmazdım. Çok özür dilerim." Hâlâ karşıdan tepki alamamıştı ama garipsemedi, şoktan olabilir diye düşündü.
"Adın ne? Ben Çolpan!" Çocuk geri çekilmek istedi ama kızın elini boynuna koyup bunu engellemesini beklemiyordu.
"Korkma, sana zarar vermem. Yani bundan sonra vermem." yerdeki, kaşlarını çatınca başka şeylerden şüphelenmeye başladı kız.
"Dilimizi biliyor musun? Cevap verene kadar bırakmayacağım seni, bilesin."
Kafa salladı çocuk ve Çolpanın buna gülümseyip mutlu olmasını fırsat bilip geri çekildi.
"Dur! Tamam gidebilirsin. Ama yarana bir bakayım."
Artık ayakta duran oğlan yavaşça çekti parçayı gözünden. Ok yalnızca sıyırmıştı yüzünü, gözü zarar görmemişti neyse ki.
Bir gülümseme daha oluştu kızın yüzünde. Tam tekrar konuşacakken ormanın derininden sesler geldi.
Oğlan anında döndü arkasını ve gelenleri görünce Çolpanı omuzlarından sıkıca tuttu.

Salpan - one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin