3.

383 38 75
                                    

Buraya taşınalı bir hafta oldu, iki günde bir işe gidiyor ve geceleri Kenma'nın yayınını izliyordum. İşten dönüp eve girdim, saat dokuzdu. Kenma salonda uyuya kalmıştı. "Yayın açmıyor musun?" atkımı ve kabanımı çıkarıp portmantoya astım.

Uyanan çocuk, dağılmış saçlarıyla etrafa bakındı. Uzun sarı saçlarıyla ve dağınık haliyle gerçekten bir kıza benziyordu. Kız olsaydı eminim çok can yakardı. Şimdi bile bir çok kızın canını yakmıştır eminim, ya da erkeğin?

"Bugün yayın almayacağım kendime, tatil verdim. Seninle izlediğimiz diziyi izleyelim." Koltuğun üstünden omzuma atlayan Dori'yi tutup konuştum. "Yemek yedin mi?" Kafasını, "Hayır." anlamında iki yana salladıktan sonra. "Duş alıp, ramen yapacağım yerken izleriz."

Geri kafasını koltuğa koyduktan sonra, ben de duşa ilerledim. Telefonumdan açtığım müziğin sesi, benim duyabileceğim, ama Kenma'nın duyamayacağı yükseklikteydi. Eğer benim gibi uzun süreli bir işte çalışıyorsanız, günün sonunda duş alırken müzik dinlemek sizi en rahatlatan şey olabiliyordu.

Çıkıp belimden aşağı havlu taktım ve saçımı başka bir havluyla kurutup, boynuma koydum. Odama doğru ilerlerken Kenma'nın uyandığını gördüm. Gülümseyerek, "Tekrar günaydın." dedim ve mutfağa doğru ilerledim Rameni çıkarıp, suya koydum.

Kenma'nın bakışları sırtımu deliyordu ki, sonunda konuştu. "Sen evde böyle mi gezeceksin?" dedi. Şakasına kafa salladım. Gözlerini pörtleterek, "Sen evli misin?" dedi. "Hayır." deyip konuyu nereye bağlayacağını bekledim.

"Çıldırıyorum." Son sözüyle kafama dank etti olay, kahkaha atarken, elimle ağzımı kapattım. "Şaka maka, üşüteceksin." dedi. "Böyle gezmeyeceğim zaten, gidiyorum şimdi. Ayrıca yüzüme bak göbüşüme değil."

Beni takmayıp, bir şeyleri hesaplar gibi yüz ifadesi taktıktan sonra boynumdaki havluyu alıp göbeğimi kapattım. Odama ilerleyip beyaz, sarı, mavi ekoseli pijamamla siyah sweatımı giydim. İçeri geçip ramenleri kaseye koyduktan sonra Kenma'nın yanına oturdum.

"Belin kaç santim senin ya? Yok abi. Bu ne ya, ben de istiyorum." Sorduğu soruyla, neden o kadar uzun baktığını anladım. Çoğu insanın sorduğu bir soruydu aslında. Gülerken elim tekrar ağzıma gitti, ama bu sefer Kenma bileğimi tuttu. "Bunu sürekli yapıyorsun, yapmak zorunda değilsin." dedi.

Kafamı yana yatırıp, "Neyi?" dedim. "Ellerin, gülüşünü kapatıyorlar." Dediği şey ile çok uzun zamandır duymadığım sözleri, duymuş oldum. Sözleri gözlerimin dolmasına sebep olurken endişeyle kolumu bıraktı.

"Neden ağlıyorsun, yanlış bir şey mi söyledim? Ben özür dilerim..." Kafamı "Hayır." anlamında sallayıp, ellerime baktım. "Biliyorsun, Kore'de büyüdüm. Lisede diş teli taktığım zamanlar, insanlar sırf bu yüzden bana zorbalık yapmıştı. Orada güzel olmazsan, kimse seni sevmez..." Dediklerimden sonra aniden bana sarılıp, omzuma kafasınu koydu.

"Güzel çocuklara zorbalık yapılmaz sanıyordum." dedi, gülümsedim. Uzun zaman sonra ilk kez biri beni bütün dişlerimi gösterterek gülümsetti...

Ve bu sefer dişlerimi kapatan, ellerim yoktu. Büyülenmiş gibi gülümsememe bakarken, aniden yanağımı öpüp geri çekildi. Gerilen ortamı yumuşatmak için, "Hep böyle gülümse, sana yakışıyor." dedi.

Kaseyi almamla Soonie, Dori ve Doongie başımda toplandı. "Babanız size yemek vermedi mi?" diye sormamla Kenma yine kafasına dank eden şeyle duraksadı. "Unuttum." Şirinlikler yaparak söylemese, kesinlikle dayak yerdi. Kaseyip geri bırakıp, çocuklarımın mamasını almaya ilerledim.

Kaselerine döktükten sonra Dori'nin Soonie'nin kasesinden yediğini gördüm. Dori'yi kucağıma alıp, "Niye kardeşinin yemeğini yiyorsun, hiç yakışıyor mu sana?" diye kızdım, sonrasında bana üzülerek baktığı için dayanamayıp tüylerini öptüm.

Homemates (Kenhina)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin