4.

376 38 66
                                    

önceki bölümğ okumayı unutmayın~~~

Sabah saat üç buçuk, gibi uyandım. Kenma'nın odasından gelen bilgisayar sesleriyle bugün işe gitmediğini fark ettim. Kapısını çalma gereği bile duymadan çat diye odasına girdim, yayın yaptığını fark edince uzaktan bakmaya devam ettim.

Gel, işareti yaptı. Yanına adımladım, "Fanlarıma 'selam' de." demesiyle etrafa bakındım. Ama bu sefer etrafta sandalye yoktu. "Dizime oturabilirsin." dedi. Bir çılgınlık yapıp eğilebilirdim, ama en son temizlik yaptığımızda masayı duvara dogru çekmiştim ve eğilseydim büyük ihtimalle sırtım duvara çarpardı.

Dizine oturup, ellerimi salladım ve gülümsedim.  Kameradan dağılmış saçlarını görünce utanıp kafamı eğdim. Belimden tutup kendine çevirdi, özenle saçlarımı düzeltti. Gülümseyip, burnumu sıktı.

Chate dönüp, "Hayır, conanfavlarinitekledi gay değilim. Değilim diyorum, bak banlarım." dedi. "Ben acıktım." dedim karnımı tutarak, uykulu çıkan sesimle. "Ben yedim. Ne demek uykulu sesi çok çekiciymiş, boğarım seni skzfourthgenleader. Gay değilim, diyorum Yaku. Ya chat bana neden böyle yapıyorsunuz?" demesinden sonra mutfağa adımlamak için kalktım. "Yemeğini ye gel, birlikte başlarız oyuna." Arkamı dönüp, onaylamak için kafamı salladım.

Mutfağa gidip, ekmeğin arasına nutella sürdüm ve portakal suyunu döktüm. On dakika sonra odama gidip, yarısı gri yarısı siyah eşofmanımı giydim. Üstüme gei sweatımı geçirip, dalgalı saçlarıma azıcık şekil verdim. Resim çizmek için kullandığım masamın önündeki sandalyeyi alıp Kenma'nın odasına ilerledim.

Yanına oturduktan sonra chatin hemen oyuna geçmememizi istediğini fark ettim. Kenma da konuşuyordu. Donate ile gelen linkler hâlâ duruyordu. "İzleyeyim, şunları da geçeriz." dedi ve en alttaki linke tıkladı.

Şıkan Jeff the killer cam scare ile zıplayıp istemeden Kenma'nın kolunu tuttum. Kenma hemen açtığı şeyi kapatıp, "Bunu daha önce görmedin mi?" dedi.  Hayır anlamında kafamı sallayıp elimi göğsüme götürdüm. Masada duran şişesini açıp bana uzattı, bir yudum içip geri verdim.

"Hadi bunun olayını izleyelim." deyip YouTube'a girdi. Biraz süre geçtikten sonra videoyu durdurup, "Yani, bir gece çocuğu göz kapaklarını ve ağzını kesiyor. Annesi ise sadece 'Bir terslik var.' mı diyor?" Kahvesini yudumlarken kafasıyla beni onayladı. "Bu gece uyuyamayacağım, sanırım." dedim.

"Yanımda uyuyabilirsin, korkarsan." deyip, biten videoyu kapadı ve öbür videoya geçti. Hepsi bittikten sonra oyuna geçtik. Kıkırdayıp, "Kedi sana benziyor." dedim. 'Ciddi misin?' der derecesinde dönüp bana baktı. Omuz silkip onu izlemeye devam ettim. "Kenma chat diyor ki; 'Şuradan dön.'"

Ekrana iyice yaklaşıp, "Nereden?" dedi.  "Şuradan." parmağımla işaret edip yolu bulmasını sağladım. Bütün oyun bittiğinde saat seliz gibiydi. Bir dost ayrılığına bu kadar ağlamıştım, gözlerim kızarmıştı.

İkimize de dışarıdan yemek söyledikten sonra kedilere mama verip, kendimi koltuğa atıp kafamı Kenma'nın dizlerine koydum. Masadaki telefonumu alıp, YouTube'dan video izlemeye başladım. "Kimi izliyorsun?" dedi bir eliyle telefona bakıp, bir eliyle saçımı okşarken.

"Warlicia, tanıyor musun?" Kafasını aşağı yukarı sallayıp, mırıldandı. "Benim dışımda birini izliyorsun, cidden kırıldım." Tam bir şey söyleyecekken çalan kapı ile kalktım.

Hamburgerleri alıp masaya koydum. Yemeği yerken kucağıma çıkan Doongie'yi öpüp yemeğe devam ettim. "Gözlerin kızarmış, çok yorulmuşsun. Uyu sen." dedi. Oturduğum koltuktan kalkıp, odama ilerledim.

Duş almam gerektiğini hatırlayıp, çıkıp duşa ilerledim. Bütün bir duş korkudan gözlerimi bile açamadım, ama gözlerimi kapadıkça da Jeff'in yüzü önüme içiyordu. En sonunda havluyu belime sarıp, saçlarımı kuruttum ve çıktım.

Salona baktığımda, Kenma yoktu. Odasındadır, diye düşünüp kendi odama geçtim. Pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Korkudan yorganımı kafama kadar çekip, gözlerimi sımsıkı kapattım. Ama ne zaman gözlerimi kapatsam önüme çıkıyordu.

Uzaktan bakan kimsenin benim yirmi yedi yaşında olduğuma inamayacağını biliyorum, ama öyleyim. Gerçekten, gerçekten öyleyim. Yarım saat boyunca yatakta kıvrandıktan sonra sonunda uykuya dalabildim.

Rüyamda gördüğüm Jeff'in beni kovalama sahnesi yüzünden, aniden kalktım. Yastığımı alıp, komidinin üstündeki telefonumdan saate baktım. On ikiyi geçiyordu. Odamdan çıkıp, Kenma'nın odasının kapısını tıklattım. "Gel." sesini duyduktan sonra, kapıyı açıp içeri girdim.

Telefonuyla oynarken kafasını kaldırıp, bana baktı. "Ne oldu?" dedi. "Kabus gördüm, yanında uyuyabilir miyim?" dedim. Yana kayıp yorganını kaldırdı, yanına uzandım. Telefonunu bırakıp, ışığı kapattı. Kafamı göğsüne doğru çekip sarıldı. "Merak etme burada Jeff yok." diyip kıkırdadı ve bana sarıldı. Ellerim göğsündeyken kalp atışlarını duyabiliyordum.

Sakin kalp atışlarında uyuya kalmak çok da zor olmadı. Uyandığımda kollarım Kenma'nın beline sarılı, kafam göğsündeydi.  Saçlarımı okşayan parmakları hissedince kafamı kaldırıp etrafa baktım, ellerimle gözlerimi ovuşturdum.

"Günaydın." dedi, gülümseyerek. "Saat kaç?" dedim. Benim yüzünden işe gitmediyse gerçekten pişman hissederdim. "Bugün cumartesi Hinata." demesiyle derin bir nefes verip yataktan kalktım.

"Nereye?" diye sorunca "Elimi yüzümü yıkacağım." dedim. "Ne güzel uyuyordun, ne gerek var hafta sonu uyanmaya?" Sorusuna kıkırdayıp yürümeye devam ettim. Kahvaltıyı hazırlayıp, Kenma'yı çağırdım.

"Son zamanlarda yakınlaştığımızı düşünüyorum." Dediği şeye kafa salladım. Cidden yakın arkadaşlardık. Ardı arkası kesilmeyen bildirimlerden sonra, zeytini ağzına atıp telefonu eline aldı. "Yok artık ya!" demesiyle, 'Ne oldu?' dercesine yüzüne baktım.

"Yine gündem olmuşuz." derin bir nefes verip, "Bir günümüz de normal geçsin." dedim. "Sakusa, evine çağırıyor. Sinirli konuşmuş, sen de gel tek başımayken döver beni." Kıkırdayıp odama ilerledim. Bol siyah kargo pantolonumun üstünde, oversize kahverengi kazağımı giydim. Kenma da hazırlanınca siyah botlarımı giyip çıktım.

Arabaya binip sürmeye başladı, ikimiz de gergin duruyorduk.

-
-
-

LA FIRTINA CIKTI UY

NEYSE YARJN DEVAM ETCEM YAGMUR BASLADIMARKADASLAR

Homemates (Kenhina)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin