10.

247 33 31
                                    

İşten gece on gibi eve döndüm ve kapıyı açtım, duyduğum çığlıkla eve koşarak girdim. Sesin geldiği yere bakıp, kapıyı açtım. Yayın yapan Kenma'yı görmemle, elimi göğsüme götürüp sakinleşmeyi demedim. "Oh, geldin mi?" dedi.

"Ya sen miye bağırıyorsun, aklım çıktı." Sözlerimden sonra oyunu bırakıp, yanıma adımladı. "Of bu yüzden mi böyle girdin içeri? Neyse, hoş geldin." dedi ve sarıldı. Bahar olduğundan hava serindi, ama montla çıkacak kadar değil.

"Selam versene, izleyicilerime." dedi. Kumaş pantolonumun cebindeki telefonu çıkartıp, oversize siyah tişörtümü düzelttim. "Selam." dedim, sondaki "-m" harfini uzatırken. "Of git ya, chat seni daha çok seviyor." Kenma'nın söylenmesinden sonra çıkıp, banyoya doğru ilerledim. Duş aldıktan sonra ekoseli pijamamı ve beyaz bol tişortumu giydim.

Salona geçip kedilere baktım. "Dori, dori... Dori nerdesin?" dememe rağmen Dori'yi göremedim. Soonie ve Doongie sarılarak uyuyorlardı. "Demek aşıklar olup, Dori'yi dışladınız ve o da küstü." dedim.

Kenma'nın odasına ilerleyip kapıyı çaldım ve girdim. Kulaklığını çıkarıp bana baktı. "Dori'yi gördün mü?" Sandalyesini yana kaydırıp, kucağındaki Dori'yi gösterdi. İlerleyip, yere çömeldim. Dori'ye bakıp patilerini elime aldım. Çok mutsuz gözüküyordu.

"Seni dışladılar mı, balım?" dedim. Beni görünce gülümseyip Kenma'nın kucağından üstüme zıpladı. Bebekmiş gibi kucağıma alıp, kafasını okşamaya başladım. O sırada Kenma yanındaki koltuğu işaret edip, "Sen de gelsene." dedi.

Kafamı hayır anlamında salladım. "Çok bağırıyorsun, Dori yorgun. Onu uyuyatacağım." Omuzlarını düşürüp, dudağını büzdü. "Ya kedi değil mi o, kendi kendine uyusun." Dori'nin kulaklarını kapatıp duymamasını sağladım. "Sen kötü bir babasın."

Kenma kolumu tuttu. "Ya benim de ilgiye ihtiyacım var, bırak uyusun o. İlla kedi mi olmak lazım, ben de miyavlayabilirim yani." Sözlerine kıkırdayıp, kapıya doğru ilerledim. "Üzgünüm depresif kedimle ilgileneceğim, sonra öbür kedimle ilgilenirim."

Gülümseyip, "Görüşürüz güzelim." dedi. Kapıyı çektikten sonra bağırarak, "Evim mi yanmış? Bırakın yansın, chat." dedi. Odama girdikten sonra, perdeleri açtım, yirmi ikinci katta oturduğumuzdan binalar önümüzü kapatmıyordu.

Hilale bakarken, kucağımdaki Dori'nin kafasını okşuyordum bir yandan. Sonrasında yan yatıp, Dori'yi de yanıma bıraktım. Kafasını çeneme yaslayıp, gözlerini kapattı. Huzurlu anın, ve günün yorgunluğu sayesinde uyumuştum.

Uyandığımda, Dori'nin öbür tarafında yatan Kenma'yı gördüm. İkisini birbirinden ayırt etmek zordu. Büyük ihtimalle Kenma'nın kapattığı perdeyi açıp, içeri güneş girmesini sağladım. 

Kenma, arkamdan gözlerini kırpıştırarak uyandı. "Günaydın." dedim. "Kedimle ilgileneceğim demiştin gerçekten küsüm sana, konuşma benimle." dedi ve ellerini bağlayarak odadan çıktı. Salonda koltuğa oturuyordu, "Ne yiyeceksin?" diye sordum. Cevap vermedi, trip attığını fark edip yanına oturdum. Kolları bağlı çalışmayan televizyona bakıyordu.

Parmağımın ucuyla koluna dokundum, tepki vermedi. "Ne yapsam affedersin?" dedim. Yine tepki vermedi. Ellerimi saçına atıp, yandan yüzüne düşen tutamı kulağının arkasına attım. Kalkıp önüne geçtim ve yanağını öptüm.

Aniden kapasını kaldırıp, gözlerini açarak bana baktı. "Tepki vereceğini biliyordum, hehe." Geri otururken, yine bir şey demedi. "Off, nasıl barışacağım seninle?" diye sordum. Sonra aklıma, ona vermediğim ilgi geldi. Biraz daha yanına kaydım, o da öbür tarafa kaydı.

Ben kaydıkça kayıyordu, en sonunda kenara yapışmıştı. Bacaklarımızı temas ettirince gözleri, bacaklarımızı buldu. Bacaklarımı çekip koltukta dizlerimin üstünde durmaya başladım, sonrasında boynuna sarılıp saçlarını okşadım. Bir yandan saçlarını öpüyor, bir yandan bir şeyler söylüyordum.

Sonunda dayanamayıp, belime sarıldı. "Yani beni affediyorsun?" dedim. Kafasını aşağı yukarı salladı. Kalkıp kahvaltı hazırladıktan sonra gelmesini bekledim, yavaş yavaş adımladı. "Kedileri Yaku'ya vereceğim." Tek kaşımı kaldırarak bakmaya devam ettim. "Ne gerek var canım, keser yeriz onları. Aynı hesap sonuçta."

Oflayıp konuştu. "Şaka yaptım zaten, yavrularımı o caniye vermem. Veterinere götüreceğim, aşı zamanları geldi." Birkaç saniye duraksadım, "Ben de geleyim." dedim.

Veterinere gittikten  sonra Dori'nin bu dönemlerde, depresyondan olduğunu öğrendik. "Ben demiştim ama..." dedim, Kenma'ya dönerek. Onun ise gözleri dolmuştu. Dori'yi alıp, veterinere selam verdim ve çıktık.

"Ya sen neden ağlıyorsun, şapşal mısın?" dedim, gülümsüyerek. "Ya ben neyini eksik ettim, neden böyle? Hayır, eve az uğruyorum diye mi?" dedi. Durup, 'Cidden mi?' bakışı attım. "Ya balım, dedi ya arkadaşlarını öyle görmüş diye olmuş.

Bana ve Dori'ye aniden sarılıp, ağlamaya başladı. "Ya bebek misin sen, geçecek dedi doktor birkaç aya. Sakin ol artık." Ensesini okşarken söylediğim sözlerden sonra biraz daha sakinleşti.

"Bir süre Dori'yi öbürlerinden uzak tutalım, değerini anlasınlar. Dori'yi odamda tutarım ben, merak etme." dememle kafa salladı ve göz yaşlarını sildi. Gülümseyip, Dori ve öbür kedilerke beraber arabaya bindik.

-
-

kısa bölüm üzgünüm ama bir günde üç bölüm yazdım bence sorun yok ondan

kısa bölüm üzgünüm ama bir günde üç bölüm yazdım bence sorun yok ondan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bence cok komik ya benim mizah cok iyi vslla

Homemates (Kenhina)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin