27. BÖLÜM/ "ÇOCUKLAR GİBİ"

15 5 0
                                    


27.BÖLÜM " ÇOCUKLAR GİBİ"

Masada ki Özgür ve Umut arasında ki gerginlik bir süre sonra dağılmışken, şarkılar eşliğinde sohbet etmeye devam ediyorduk. Eda ve İrfan birbirlerine huzur dolu bakarken, Utku yine ortamı dağıtmak için konuşmaya başlamıştı.

" Birine en çok acıdığınız an neydi? "

Ben gülümseyerek el kaldırdım.

Bir gün bir kitap mağazasına gittim. Raflar arasında Venedik Tacirini arıyorum. Sonra önümde bir kız vardı. Hiddetle eline Aşk-ı Memnu kitabını aldı ve yüksek sesle şey dedi " On sene önce ki dizinin kitabını yazmış salak adam ..." hayatımda kimseye o kadar acımamıştım, dedim üzücü bir ses tonuyla.

" Ben buna ancak gülerim " dedi Utku alaycı bir duruşla.

Peki ya senin Fikret abi, dedi Özgür meraklı gözlerle.

Evim kurşunlandıktan sonra tüm ailemin ölüsü gözümün önündeyken salonda ki ayna ile göz göze gelmiştim. En acıdığım an o dur. Ben aileme geç kaldığımı düşünürken, kendime geç kaldığımı fark ettim."

Herkes bir anda üzgünlükle başını eğerken, Fikret abi gülmeye başladı.

" Geçmez dediğiniz acı geçer, bitmez dediğiniz tüm dertler biter. Üzülmeyin be. Ben artık üzülmeyi dahi hissetmiyorum. "

Bütün geceyi beraber sohbet muhabbet ve kutlamalarla geçirmiştik. Sabaha karşı dört gibi artık herkes Beyoğlu sokaklarından dağılmıştı. Bir biz kalmıştık terasta. Soğuk esen rüzgar alışılmadıktı. İzmir'in aralığı ile İstanbul'un aralık ayı başkaydı elbet.

Eylül ve Umut evlerine dağılmışlardı. Biz geri kalan altımız sofrada çayımızı yudumlarken, soğuk ile birlikte kollarımı sıvazladım.

" Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar."

Özgür manidar bir şekilde önce kabanını çıkardı ve içinde ki ceketi omuzlarıma yerleştirdi.

" İstersen kabanımı da vereyim."

" Hayır avukat bu yeter."

Aramızda ki ince çizgi Utku dışında herkesi güldürüyordu.

" Siz birbirinize böyle mi sesleniyorsunuz bacım? "

" Evet Utku beğenemedin mi?"

Özgür kurduğum cümle ile birlikte gülmeye başladı.

" Beğenemedim kardeşim."

" Zaten sen beğen diye söylemiyorum. "

" Firuze sen hep odundun. Bu çocuk sana fazla kibar. Enişte kusura bakma ama bu kızı çok aradın mı?"

Özgür derin bir iç çekti.

Ne ben onu aradım, ne de o beni. Bizimkisi kader denilen laf ebesinin oyunu, dedi Özgür tok bir sesle.

Fikret abi ise büyük bir tebessümle kafasını salladı.

Aynı ruhların eşlenmesi gibi ...

Eda ve İrfan usul usul bizi izlerken artık evlere dağılmanın zamanı gelmişti.

" Uçağınız ne zaman çocuklar? "

" Sabah yedide Fikret abi."

Başını onaylarmışçasına salladı. Herkesle vedalaşıp hasret giderdikten sonra Utku'nun bizi havalimanına bırakması için arabasına bindik.

" Özlemişim İstanbul'u " dedi Özgür hasret dolu gözlerle etrafı incelerken.

" Bende, bende çok özlemişim."

KİLİTLİ KAPILAR AÇILSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin