2. BÖLÜM

390 34 70
                                    

Medya: Aslı'nın düğündeki görünümü

Aslı GÜRLER

Yemek yedikten sonra bir kafeye oturup biraz lafladık ve zorla da olsa kafenin hesabını ben ödedim. Ama Özge hanım hala buna söyleniyor;

"Ya ne güzel abimden kartını çarpmışım, beleşten bir şeyler yapacağız. Kızım ne diye direniyorsun. Bi de lavaboya gidiyorum diye gizlice gidip ödemişsin. Hayret bir şeysin sen cidden."

"Ya Allah Allah, ayıp öyle olur mu, adamın kartından yani. Hadi tamam sen kardeşisin de ben olmaz yani ayıp"

"Aman, ben kardeşiyim sen de müstakbel karısısın sonu-" lafını bitirmeden benim cırlamam sonucu susmak zorunda kaldı benim küçük baş baytarım.

"Ay yeter be! Yangın var diye bağıracağım şimdi!"

"Tamam tamam, sustum." dedi ve azına hayali bir fermuar çekti.

"Ay, şey diycem. Yarın saat on iki gibi alırız seni salona giderken. Ayrıca seni biliyorum ben seni, ben gelmem falan diyeceksin. Hayır efendim sen de geliyorsun, zaten köşkteki gelin odasında hazırlanacak herkes. Yani herkes dediğim, sen, ben ve Tuğba." Tuğba, Özge'nin kliniğinin diğer ortağıydı ve onunla da yakın arkadaşlardı. Ben de geçen yıl tanışmıştım. Cidden iyi bir kızdı.

" A a, gelin hanım ne derse o. Ben on iki gibi sizi kapının önünde beklerim. Haydi görüşürüz" diyerek arabadan indim ve bagajdan valizimi alıp Özge'ye el salladım.

"Haydi görüşürüz yarın" diyip eve gitmek için yanımdan ayrıldı. Ben de içeri girmek için nizamiye tarafına gittim;

"Buyur bacım, kime baktın bu saatte?"dediğinde çantamdan cüzdanımı çıkarttım ve personel kimliğimi askere gösterdim;

"Kusura bakmayın komutanım, buyurun geçin." dediğinde kafamı sallayarak;

"Problem değil kardeşim, hayırlı nöbetler sana"

"Sağ olun komutanım" diyen askere baş selamı verip içeri geçtim ve resepsiyondan kalacağım odanın anahtarını alıp yukarı çıktım.

Sabah Saat on suları

Alarm kurmadan uyandığım nadir sabahlardan birisiydi bugün. Gerçi uyur kalırım diye saat on bire alarm kurmuştum ama. Önce uyandım.

  Banyoya gidip kısa bir duş aldıktan sonra direkt üstümü giyindim ve saçlarımı kurutup, önden ve yanlardan birkaç tutam saç bırakarak at kuyruğu yaptım. Üzerime beyaz yüksek bel dar pantolonu giyip onun üstüne düz kavuniçi bir büstiyer geçirdim ve silahımı gözükmemesi için kırık beyaz bir gömlek giydim.

  Odadan çıkıp kahvaltı salonuna indim. Geç kahvaltı henüz yeni başlamıştı. Bir tabak alıp yiyeceğim kadar şeyle doldurdum ve yedikten sonra tekrardan odaya çıktım. Valizimin içinden giyeceğim ayakkabıyı, takacağım çantayı ve takılarımı aldıktan sonra kırışmasın diye dolaba astığım kıyafetimi aldım. Çantama makyaj çantamı, cüzdanımı vesaire attıktan sonra ayakkabı ve kıyafeti de alıp çıktım.

  Orduevinin çıkışına doğru olan bankalardan birisine oturdum, yaklaşık yirmi dakika bekledikten sonra dayanamayıp Özge'yi aradım, birkaç çalışta açmıştı.

Baytar Özge --> Komtan Civanım Telefon Konuşması;

-"Baytarcım nerede olduğunu sorabilir miyim? Ağaç oldum bekle bekle meyve vereceğim az kaldı."

"Geliyoruz geliyoruz. Ya abimi kaldırmaya uğraştım iki saat. Uyandıramadım bir türlü."

"Abin ne alaka kızım?"

AÇİNA ¦ Vatana Meftun Kadınlar Serisi I Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin