Aslı Gürler
Hızlı attığım yumruk sonrası acı dolu bir ses yankılandı. Karşımda bağlı halde duran Baho'nun konuşmasına izin vermeden bağırdım:
"Konuşacak mısın lan? Andım olsun döve döve gebertirim seni burda!" diyerek bir yumruk daha savurdum.
"Tamam, tamam yeter. Konuşacam tamam vurma artık"
"Ha şöyle, Konuş bakalım, seni dinliyoruz" dedim alayla
"Başımızda Topal diye biri var. Sadece adını biliyorum, nerede olduğunu kimse bilmez. Sürekli yer değiştirir. Bütün planları o yapar."
"Devam et!" diye bağırdım hiddetle. Daha fazlasını bildiğinin farkındaydım.
"Ş-şey bir de numarası var. Telefonumda"
"Nerde telefonun?"
"Burada cebimde" dediğinde Gökhan'a kafamla işaret verdim. Telefonu alıp ekranını açtı
"Şifresi ne?"
"86012"
Gökhan şifreyi girdi ve kişi arama kısmından Topal diye bahsettiği adamı buldu.
"Komutanım, ne yapıyoruz?"
"Numarayı al, telefonu da. Helikopter gelmek üzeredir, şunu toparlayın da dönelim."
" Emredersiniz komutanım" Gökhan
Bu esnada gelen telefon üzerine ne yakındaki birliğe gitmemiz gerektiğini ve helikopterin beizi yarın oradan alacağını öğrendik. Yürüyerek on iki kilometre ilerideki birliğe gittiğimizde bizi oldukça güzel karşılamışlardı. Günün ve operasyonun yorgunluğu ile hızlıca yatakhaneye geçtik ve uyuduk.
Sabah uyandığımda timin tamamı uyuyordu, onları uyandırıp bir çay içmek için kantine gittim ve yeni demlenen çaydan bir bardak alıp dışarı çıktım, gördüğüm ilk banka oturdum ve bu zamana kadarki hayatımı düşündüm.
Annemi, babamı, abimi, Özge'yi, timimi ve Oğuz'u... Oğuz hakkında neler hissettiğim aşikardı, hoşlanıyordum belliydi ve o da benden hoşlanıyordu. Bunu kabul etmeliydim. Çocukluk etmenin bir anlamı yoktu. Neler olacağını bize zaman gösterecekti ve ben sanırım her şeyi akışına bırakacaktım...
Saatime baktığımda kahvaltı zamanının geldiğini gördüm ve timin uyuduğu yatakhaneye doğru ilerlerim. İçeri girmeden önce kapıya iki kez vurdum ve bağırdım;
"Beyler kahvaltı saati yemekhaneye gideceğiz sizi bekliyorum" sonuç olarak üstlerini değiştiriyor olabilirlerdi. On saniye sonra açılan kapı ile Ali içeriden çıktı, arkasından da timin geri kalanı. Askerlerle birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra Gökhan ile birlikte Baho itini almak için nezarethaneye gittik. Helikopter kısa süre sonra burada olacaktı.
"Oo komutan günaydın. Yemek yok mu yav acıktık burada." Dediğinde suratına ifadesizce baktım.
"Yok şerefsiz. Kalk ayağa hadi! Gidiyoruz. Kalk lan!" diye bağırdı Gökhan
Baho ikiletmeden kalktığında ensesinden bastırarak dışarı çıkarttık ve pist alanına gittik ve gelen helikopter ile karargaha doğru yola çıktık.
2 saat sonra
Operasyonu başarıyla tamamlayıp karargâha dönmüştük. Yakaladığımız Baho'yu terörle mücadele ekiplerine teslim edip evlere dağılmıştık. Yarın tören vardı, rütbem yükselecek ve timdeki tüm üyelerle birlikte cesaret nişanı alacaktık.
Eve geldiğimde direkt rahatlatıcı bir duşa girdim ve ardından saçlarımı kurutup düzleştirdim. Kıvırcık saçlı olduğum için sürekli saçlarımı düzleştirmek zorunda kalıyordum. Bir süreden sonra inanılmaz yıprattığı için sürekli bakım yapıyordum. Mutfağa gidip dolabı açtığımda bomboş olduğunu gördüm. Bir ara dolabı doldurmayı akıl etmeliydim ancak görevlerden vakit bulamıyordum. Evde bir şey olmadığını görünce lahmacun sipariş ettim ve onu yedim. Daha sonra odama gidip operasyonun yorgunluğunu atmak için derin bir uykuya daldım...
![](https://img.wattpad.com/cover/317864662-288-k394255.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇİNA ¦ Vatana Meftun Kadınlar Serisi I
Narrativa generaleVatana Meftun Kadınlar Serisi I Hançer kadar keskin ve çiçekler gibi ince bir kadının hikayesi... ASLI GÜRLER "Ben sevemem Oğuz... Olmaz, yapamam bunu. Ben bir askerim, her geçen gün ölüme bir adım daha yaklaşırken birini sevemem, sen de sevme be...