Kaybetmek...
Ne kadar zor bir şey biliyor musun?
Ben biliyorum..
Ben maalesef ki biliyorum.
Hemde bu dünya üzerindeki en sevdiğim insanı kaybetmek nasıl bir şey onu da biliyorum.
Hayatımın en güzel günü olması gereken gün, ömrüm boyunca vicdan azabı çekeceğim bir güne dönüştü.
Hem sinirliydim, hem üzgün, hem de pişman...
O gün yanımda asam olsaydı belki de böyle olmazdı?
Belki şu an sen yanımda olurdun?
Lils ve Jamie evlenmiş olurdu?
Belki de hep senin istediği gibi bir kızımız olurdu?
Sana söz veriyorum sevgilim, kendime gelir gelmez bir kız çocuğu evlat edineceğim.
Ona her baktığımda da seni hatırlayacağım.
Gerçi ben nereye bakarsam bakayım seni hatırlıyorum.
Ve sana binlerce kez daha söz olsun ki seni asla unutmayacağım.
Senin yanına geldiğim güne kadar her yerde bir sen bulacağım.
Kızımıza da hep seni anlatacağım.
"O senin baban.."
Sen benim kreplerimi hep çok seversin, ona da kreplerimden yapacağım!
Peki, sen mezarına en son getirdiğim kreplerini yedin mi?
Senin sevdiğin gibi çilek reçeli sürdüm!
Sen sıcak seviyorsun diye yapar yapmaz oraya getirdim.
Yarın hava yağmurluymuş, sen yağmurda benimle oturmayı çok seversin. Yanına gelicem, geleceğim!
Sana bir zamanlar hep "geleceğim" derdim. Hatırlıyor musun?
Hala öylesin.
Bir toprak aramıza giremez ki?
Hem...bende geleceğim!
Sana bunları yapan tüm pisliklerden intikamını alacağım!
Sonra da huzurlu bir şekilde yanına geleceğim.
Yarın senden sonra tekrar Yoldaşlığa katılacağım.
Akşam havalar soğuk olur. Yatmadan toprağını iyi ört bebeğim.
Benim yerime toprağına sarıl.