Denizler Kadar Dalgalı, Ormanlar Kadar Derin

28 5 0
                                    

Sercan hoca mesaj attığında herkes yorgunluktan ölüyordu. Özellikle abim ve Mehtap abla kesinlikle bayılmak üzereydi. Aynı sahneyi birkaç kere daha gerek farklı açılardan gerek farklı cümlelerle çekmiştik. 

Çekimin durumunu sorduğu mesajına bitirdiğimizi fakat herkesin beni öldürmek için an kolladığını yazarak cevap vermiştim. Sercan hoca bu duruma gülerek yanıt vermiş ve hayırlısı olsun yazarak bitirmişti konuşmayı. 

Eşyaları toparlayıp arabaya yerleştirmiştik. Hazal kızlarla konuşmuş ve anlaşmıştı. Bu yüzden kızlar Hazal'la beraber eve gidecekti. 

Yapılacak iş kalmayınca Hazal, ablası ve kızlarla beraber evlerine doğru yol almıştı. Biz de arabalara nasıl dağılacağımızı konuşurken abim yanıma gelmişti, Kerim de yanındaydı. 

"Çok özlemişim be keratayı. Tatilim olduğu bir gün yine bir araya toplanalım."

Abimi onayladıktan sonra sarılmış ve uğurlamıştım. Geldiğimiz gibi gidemeyeceğimiz çok belliydi çünkü artık Kerim de bizimleydi. Bizim kadro konuşurken Kerim de ekibin yeni üyeleriyle sohbet ediyordu. 

"Nasıl yapalım?" 

Biraz düşünür gibi yapıp aklıma gelen ilk fikri söylemiştim. 

"Kim kucak kucağa gitmek ister?"

Herkes garip bir surat ifadesine bürünürken kahkahamı tutamadım. Arabalara nasıl sığacağımızı konuşurken Kerim ve diğer çocuklar da yanımıza gelmişti. 

"Akın abi, abim aradı gelip alacakmış beni."

Egemen bakışlarını kısa süreliğine Doğan'a çevirdiği için ben de refleks olarak Doğan'a baktım. Gergin durmasına rağmen renk vermemeye çalışıyordu fakat çok başarılı değildi. 

"Biz bıraksaydık abine sorun olmasaydı." 

Egemen başını sallamış ardından da konuşmuştu. 

"Sorun yok abi. Kendisine haber vermiştim zaten. O da işim bitince haber vermem gerektiğini birlikte bir yere gideceğimizi söylemişti. Bahadır da bizimle gelecek zaten çocukluk arkadaşıyız." 

Doğan'ın sıkıntılı bir nefes almasıyla içim rahat etmese de onları onaylamıştım. Abisi gelene kadar yanında durmam gerekiyordu çünkü ne olursa olsun benim sorumluluğumdalardı.  Yaşları 18-19 olsa bile bu durum değişmiyordu. 

Bizimkiler de onayladıktan sonra abisi gelene kadar oturup konuşmayı tercih ettik. Önce Kerim'i herkesle tanıştırmış ardından da bir sohbet havasına girmiştik. 

Sohbet etsek de Doğan'dan ses çıkmıyor, konulara katılmıyordu. Bu hali hepimizi endişelendirse de şu an bunu açamazdık. Bu yüzden de Bahadır'ın bölüm ve öğretmenler hakkındaki sorularını cevaplayarak zaman geçirdik. 

Bir arabanın yaklaşmasıyla da ayağa kalktık. Arabanın farları kapandığında ön camdan gördüğüm yüz ile olduğum yerde kalakaldım. Kafamı Doğan'a çevirdiğimde sinirle arabadan inen adama bakıyordu. 

"Hassiktir."

Kuramadığım cümleme Selim tercüman olmuştu. Çocuklar kalkarak karşımızdaki adama doğru yürüyünce gelen kişinin Egemen'in abisi olduğunu anlamıştık.

"Egemen'in abisi Tuğsel miymiş?" 

Sezer'in kurduğu cümleyle Doğan'a kaydı gözlerim tekrardan. Yutkunarak ve kırgın bakışlarla karşıdaki adamı süzüyordu. Tuğsel ise şaşkınca bize bakıyordu.

"Katıldığınız birim Akın ve Doğan'ın birimi mi?"

Tuğsel'in çocuklara yönelttiği soruyla ikili birbirine baktı. Bahadır ne olduğunu çözmeye çalışırken Egemen gergince bekliyordu. Kerim de neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. 

Geleceğin Yarası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin