Not: Şimdiden uyarımı yapayım da sonra saçma sapan yorumlar olmasın. Bu kurgu eşcinsellik içermektedir. Rahatsız olacaklar tam şuan da kitabı bırakıp gidebilir. Kimse sizi bu kitabı okumaya zorlamıyor. Teşekkürler. Kalan arkadaşlara da iyi okumalar diliyorum.
Bazen insanların hayatları bir dönüm noktası ile değişir. Kimi zaman bir iş teklifi, kimi zaman zorla başka şehirlere yollayan aileler, kimi zaman okuduğumuz okullardır, ya da bu hikayedeki gibi bir aşktır kimi zaman. İnsanları neyin beklediğini, nasıl sonuçlarla karşılaşacağını kimse bilemez. Kimi hikayeler mutlu başlar ve öyle devam eder, kimi hikayeler mutsuz başlar ve öyle devam eder kimi hikayeler ise tam tersi başlar ve tam tersi devam eder. Herkes kendi hikayesinin sonunun mutlu olmasını ister. En azından kendince mutlu bir son ister. Fakat herkes mutlu sona ulaşabilir mi? Herkes kendi mutlu sonuna ulaşabilir mi? İşte hayat filminde oynayanlar olarak da bu seferki bölümde bu sorunun cevabını nasıl alacağımızı birlikte görelim.
Kestane rengi saçları, yüzündeki çilleri, dağılmış görüntüsü, yamulmuş gözlüğüyle beraber karanlığa esir olmuş sokaklarda avazı çıktığı kadar sevdiğine bağırıyordu.
"KERİM!"
Yorgunluktan ölmek üzereydi belki de ama yine de koşuyordu. Etrafı tekrar tekrar taradıktan sonra uçurum kenarında bitkin sevdiğine takıldı gözleri. Her haliyle güzel olan sevgilisini de alıp buradan gitmek istiyordu. Hayran bakışlarının yanında endişeli de bakıyordu.
Sevgilisi, bitkin görüntüsüne ters bir şekilde ona gülümseyerek bakıyordu. Bu gülümseme elbette ki mutluluktan gelmiyordu. Neden güldüğünü kendisi de bilmiyordu gerçi.
Neden bu hale geldiklerini anlayamayan ikili gibi, bizlerin de tek bir isteği vardı. Mutlu bir son görebilmek.
9 ay önce
Yine geç kaldığım bir okul gününe daha lanet ederken elimde olmadan etraftakileri eziyordum. Hafif uzun saçlarım koşarken gözlerime giriyordu ama umursamadan sadece koşuyordum. Yine geç kalmıştım! Bunu sorumsuzluk olarak algılamasınlar hocalar. Açıkçası onların yüzünü de hiç görmek istemiyorum ya, Allah kerim! Koşarak girdiğim fakültede sınıfa da nefes nefese çıktım. Gözlüklerimi düzelterek sınıfın önünde soluklandım. Darmadağın olmuştum yine. Sınıfın önüne geldiğimde biraz rahatlamıştım açıkçası. Ders Gözlüğündü ve kesinlikle en sinir hocalardan birisiydi. Dersine geç kalmak istemezdim çünkü bir kere diline düşersen kurtuluşun olmuyordu. Neyse ki şansıma kendisi geç kalmıştı. Bir yere geçip oturdum ve hocayı beklemeye başladım. Canım arkadaşım bugün gelmemişti anlaşılan. Sınıfta tek olmanın gerginliğiyle beraber sınıfa giren hocanın sıkıcı dersini dinlemeye başlamıştım.
Ders bittiğinde benim de üniversitedeki işim bitmiş oldu. Ayaklanıp kapıya yöneldim. Telefonuma gelen bildirimle koridordaki köşeye geçip mesaja tıkladım.
0532..: Selam. Beni hatırladın mı?
Siz: Selam numaran bende kayıtlı değil kimsin?
0532..: Ah! Öyle mi o zaman kendimi hatırlatayım. Ben Kerim.
Siz: Kerim mi, sadece isim olmaz soy isim de verir misin? Tanımam daha kolay olur.
0532..:Kerim DAĞCI. Çocukken birlikte oyun oynardık beni unutmadın değil mi?
Siz: Lan hatırladım tabi hatırlamaz olur muyum, nasıl unutabilirim ki seni? Telefonumu üniversite sınavına gireceğim sene gittiğim tatilde denizde kaybettim numaralar gitti bende çok özür dilerim ya. Sana ulaşmaya çalıştım ama ulaşamamıştım bir türlü. Yazmana çok sevindim.
Bu kişiyi Kerim olarak kaydettiniz.
Kerim: Beni unuttuğunu düşünmüştüm o kadar süre yazmayınca, içim rahatladı biraz.
Siz: Özür dilerim ya numaran için sana ulaşmaya çalıştım ama bir türlü kimseye ulaşamadım.
Kerim: Haklısın. Ulaşamaman normal işler biraz karışık.
Siz: Sonra bir ara istersen anlatırsın.
Kerim: Belki sonra. Şimdi çıkmam lazım sana ulaşabildiğim için sevindim.
Siz: Ben de sevindim. Bana sonra telefon numaramı nereden bulduğunu da söylemen lazım.
Kerim: Haklısın onu da söylerim. Görüşürüz.
Siz: Görüşürüz.
Yüzüme yayılan gülümsemeyle kapıya ilerledim. Çocukluk arkadaşım yazmıştı. Aradan geçen zamanlar beynime akın ederken onu ne kadar özlediğimi de hatırlamıştım. Uzun süredir konuşmamıştık. Daha doğrusu konuşamamıştık. Gittiğim tatil dönüşünde ailesinin taşındığını öğrenmiştim. Telefonumu bozduğum tatil dönüşü... bunu öğrenmek canımı yakmıştı doğrusu. Hem numarası gitmişti hem de kendisi. O günden sonra da ne kadar ulaşmaya çalışsam da ulaşamamıştım. Madem kendisi ulaşmıştı bana, bu sefer bırakmak yoktu. O nereye, ben oraya.
------------------------------------------------------------------------------------
Herkese selamlar! Ben bu hikaye falan yazma işlerinde yeniyim. Yani en azından kafamdaki kurguları bir platformda toparlama konusunda yeniyim. Çok yanlışım olabilir bazı noktalarda abartabilirim kusurlarım olabilir şimdiden özür dilerim. Umarım sizlerle iyi anlaşabilirim.
Uyarı: Kurgumdaki mekanlar caddeler bilmem neler hayal ürünü olacak. Sadece şehir isimlerini falan vereceğim. Bazen de ilçe isimlerini veririm. Anlayışınız için şimdiden teşekkürler.
Ben böyle bi kurgu okumadığım için paylaşıyorum tamamen bana ait olduğunu düşünüyorum ilham aldığım bir kurgu var ama ismini sonra söyleyeceğim ki spoiler yemeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geleceğin Yarası (bxb)
Historia CortaHomofobiklerin girmesi tehlikelidir. Eşcinsel içerikli bir kurgudur. Bazen insanlar hayatlarını değiştirecek ufak bir nokta bulurlar. Bir dönüm noktası. Bu kimi zaman size yapılan bir iş teklifidir kimi zaman sizi başka bir şehre zorla yollayan aile...