Deli Kızım Uyan!

20 3 0
                                    

Medya: Deli Kızım Uyan- Şebnem Ferah[2007 konseri] 
Konser versiyonunu koydum diğer haline göre daha yavaş, durağandı o yüzden bölüme tam oturduğunu düşündüm ama isterseniz official halini de dinleyebilirsiniz okurken.

Medyayı dinleyerek okumanızı tavsiye ederim 
Not: Bu bölüm Şebnem Ferah 2007 konseri dinlenerek yazıldı. 

Y/N: Bu bölüm sinirlerinizi fena şekilde hoplatabilir arkadaşlar.  Şimdiden okuyacaklardan özür dilerim. 

Akın'dan

------------------

Kaan'ın anlattığı şeyler kanımı dondurmuştu. Beni teselli etmek için geldiğini düşündüğüm arkadaşımın da dert havuzunda yüzdüğünü görmek yutkunmama sebep oldu. Dolu dolu olan gözlerine bakamıyordum.

"Beni teselli etmek için bu kadar şeyi anlatmazdın Kaan."

Yüzünde bir tebessüm oluşurken, bu tebessüm uzun süre kalmadı yüzünde. Anında yüzü düşerken omzunun sarsılması gözümden kaçmadı. Hızla kendime çektim Kaan'ı. 

Kafası omzuma düştüğü gibi dudaklarından çıkan hıçkırığa engel olamadı. Anında bana sarıldığında rahat bırakmıştı kendini. 

"Ölüm yıldönümü bugün. Eğlenmesi, koşması, düşmesi, kalkması gerekirken tatlı canını verdiği gün bugün. Benim gibi sarı saçlarını bir daha okşayamayacaktım, annem gibi kahverenginin en tatlı rengi olan gözlerini bir daha göremeyecektim, kır çiçeği kokusunu içime çeke çeke sarılamayacaktım bir daha." 

Haykırışları, boğazıma yumru olmuştu. Yutkunamıyordum, nefes alamıyordum. Gözlerimin yangını hat safhaya ulaşmış, bir firari göz yaşım da yanaklarıma doğru süzülmüştü. Kendi kardeşime böyle bir şeyin yapıldığını düşünmek bile sinirlerimi tepeme çıkartıyorken, Kaan yıllardır bu gerçekle yaşıyordu. 

Yanımıza bir araba daha yaklaşırken kimin geldiğine bakmadım, bakamadım da. Hızlı adımlarla yanımıza gelen kişi görüş açıma girdiğinde yutkunmaya çalıştım. Tabi ki başarılı olamamıştım. Hazal da berbat görünüyordu. 

"Her yerde seni arıyorum Kaan."

Üzgün çıkan ses, Kaan'ı biraz da olsa durdurmuştu. Derin nefesler ve iç çekişlerle beraber döndü küt saçlı kıza. Gözleri birbirine kenetlendiğinde, Hazal'ın yanaklarında bir yaş parladı. Kaan, elini uzatıp o yaşı sildiğinde dizlerinin üstüne çöktü Hazal. Kollarından tutup ayağa kaldırdı kızı. Ardından da bana biraz yaklaşarak yanında yer açtı ve oraya oturttu. Kolunun altına aldığı kız, ağlamaya başlayınca Kaan da dayanamadı. 

Onlar birbirlerine sarılarak ağlarken ben, Kaan'ın sırtını sıvazlıyordum. Gözlerimden damla damla düşen yaşlara engel olmanın sırası değildi. 

Bir süre öylece oturduktan sonra Hazal biraz daha durulmuştu. Kaan'ın iç çekişleri ise hala yerinde duruyordu. 

"Meleğimin bir mezarı bile yok biliyor musun Akın?"

Yüzüne bakamadım. İçime oturan öküzün ağırlığı yüzünden kafamı kaldıramadım ama o, insanın içine oturacak, insanın içini yakacak kelimelerini sıralamaya devam etti.  

"Küçücük, minicik bir kızdı. Daha 10 yaşındaydı Meleğim. Gülüp eğlenmesi, sokağa çıkıp oynaması gereken yaşta, bedeninin kaldıramayacağı şeyler yaşadı..." 

Cümlesini yarıda kesen ise tamamlanan ekibimizdi. Doğan, Sezer ve Selim nefes nefese yanımıza geliyorlardı. Selim, Kaan'ı gördüğü gibi yüzünü acı ile buruşturmuş, ellerini saçlarından geçirerek arkasını dönmüştü. Kafasını gök yüzüne kaldırarak acı bir haykırış bıraktıktan sonra, neler olduğunu anlamaya çalışan arkadaşlarımızın yanından hızla geçerek tam önümüzde yere oturmuştu. 

Geleceğin Yarası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin