Gözlerimi açtığımda yeni doğan güneşle karşı karşıyaydım. Beni uyandıran alarm sesine söverek yatağımdan kalktım ve banyoma ilerledim. Ilık suyla kendime geldikten sonra da yüzümü soğuk suyla yıkayarak açılmıştım.
Odama geçip üzerime beyaz gömleğimi giydikten sonra altıma da siyah kot pantolonumu geçirdim. Üstüme bir şeyler daha giymem gerektiğine karar vererek sarı süveterimi hızla geçirdim kafamdan. Saçlarıma şekil verirken de ıslık çalmayı ihmal etmiyordum. Kafama dank eden gerçekle bir anda kendime geldim.
Kimin için süsleniyordum ki?
Saçımı hızla bozduktan sonra derin bir nefes alarak her zamanki haline getirdim.
Mutfağa ilerleyip ufak bir kahvaltı masası hazırladıktan sonra bir şeyler atıştırmıştım. Gece renderini bitirdiğim videoyu tekrar izlemek için bilgisayarıma yönelmiştim ki kapı çaldı. Kapıya doğru ilerlerken kimin gelmiş olabileceğine dair tahminler yürütmüştüm.
Kapıyı açtığımda ise karşımda gördüğüm surat listemde yoktu, lakin bir çift mavi göz tam şu an karşımdaydı. Güler yüzüyle bana baktığında yutkunmamı gizleyemedim. Hızla kendime gelerek gülümsedim karşılık olarak. Kenara çekilerek Kerim'i içeri davet ettim.
Montunu astıktan sonra o salona geçerken ben de odama geçip gözlüklerimi aldım. Gözlerim çok acıyordu ve dinlendirmek için arada bir taktığım gözlüğüme başvurmalıydım yine.
Mutfağa doğru adımlamıştım ki arkamdan seslenen Kerim ile beraber ona döndüm.
"Gözlük mü takıyorsun?"
Sorusu gülümsememe neden olurken mutfağı es geçerek yanına doğru adımladım. Kendime yanında bir yer edinirken gözlüğümü düzelterek ona doğru döndüm.
"Çok fazla bilgisayara bakmam gerekiyor. Bazen bunu abarttığım için de gözlerim fazla yoruluyor ve acıyor. Ya da fazla yorulduysam acıyor. Böyle olunca da annemin çenesinden kurtulamadım. Doktor bir arkadaşıma gittim o da bana böyle bir yöntem verdi. İleride gözüm bozulunca mutlaka görmek istiyormuş."
Kerim'in gülmesiyle yüzümde oluşan gülümseme artmıştı. Küçük kahkahalarla atlattığımız konuşmanın ardından tekrar ayaklanmış ve mutfağa çay koymaya gitmiştim. Hızlı atan kalbime bir yumruk geçirdikten sonra derin bir nefes alarak çayları doldurduğum gibi tekrar yanına ilerledim. Gözleriyle evi taraması gülmeme neden olmuştu.
Gözleri beni bulduğunda çoktan yanına gelmiştim. Çayları masaya koyduktan sonra bir şeyler yemek isteyip istemediğini sordum. Kahvaltı yapıp geldiğini söyledikten sonra da sohbet konusu açmayı bir kenara bıraktım.
Etrafı iyice inceledikten sonra kendisi konuşmak için bir konu açmıştı zaten.
"Evinde bu kadar çok mavi kullanman ne kadar mantıklı?"
Sözleri kahkaha atmama neden olurken o da gülüyordu.
"İçimi rahatlatan, ferah bir renk. Neden kullanmayım ki?"
Gülüşmeler arasında kurduğum cümleyle kahkahası sönmüş olsa da yüzünde hala bir gülümseme ile duruyordu. Karşımda böyle bir gülümseme ile dururken de izlemekten başka çarem yokmuş gibi izliyordum onu.
Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş sönerken ben de kendime gelerek bakışlarımı Kerim'den çektim. Boğazımı temizledikten sonra saçlarımı karıştırarak tekrar Kerim'e döndüm. Benim tarafıma bakmıyor oluşu hem içimi sızlatmış, hem de rahatlatmıştı.
Tam ortamı değiştirecek ve yumuşatacak bir cümle kuracaktım ki telefonu çaldı. Kerim telefonu cevaplamak için bana döndüğünde başımla onaylayıp ayaklandım. O telefonu açıp konuşurken ben de mutfağa gitmiştim. Bardakları tezgaha koyarken içimde oluşan karmaşık duyguları biraz daha ertelemek için tüm çabamı harcıyordum. Soğumuş çayları döktükten sonra tazelerini koyup tekrar salona ilerledim. İçeri girmemle telefonuna bakan Kerim'in bakışları aniden beni buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geleceğin Yarası (bxb)
ContoHomofobiklerin girmesi tehlikelidir. Eşcinsel içerikli bir kurgudur. Bazen insanlar hayatlarını değiştirecek ufak bir nokta bulurlar. Bir dönüm noktası. Bu kimi zaman size yapılan bir iş teklifidir kimi zaman sizi başka bir şehre zorla yollayan aile...