Bir Kerim Nasıl Kızartılır?

15 3 0
                                    


"Kurgusu bitti mi Akın?"

Bilgisayar'dan kaldırığım kafamı sevgili hocama çevirdim. Ağlamaklı bakışlarla hocama baktığımda gülüp kafasını iki yana salladı. 

"Ne kadarı kaldı?"

Kendimi koltuğa bıraktığımda hoca elinde tuttuğu kahveyi klavyenin yanına bırakarak yanıma bir sandalye çekerek oturdu. 

"2 saatlik kurgunun 16 saatlik montajı olur derlerdi de inanmazdım."

Sercan hocanın masaya bıraktığı kahveye uzandığımda hoca bu dediğimle gülmüştü. Bu konuda bir çok kez aynı şeyi söylemişti lakin ben bunu bir taraflarıma takmamıştım.

Hataydı.

"Ben hep söylüyorum oğlum. 2 saatlik videoların kurguları 2 saatte bitmez diye. Bir de alt yazı ile uğraşıyorsun. Neyse ki ingilizcen var da çevirebiliyorsun. Olmasaydı bir de çeviri ile uğraşacaktın onu düşün."

Bir yudum aldığım kahveyi endişeyle yerine koyup hocama döndüm. Çok haklı bir noktaya parmak basmıştı. 

"O zaman hocam Fransız ve İspanyol kurgularını nasıl yapıcaz? Yapmayın etmeyin ölürüm ben!"

Hoca kahkahaya boğulduğunda tıklatılan kapıya aynı anda 'gir' demiştik. Aynı anda dediğimiz için birbirimize bakıp gülerken içeri Şeyda girdi. Selam verdikten sonra sandalyesini ve kahvesini alarak diğer tarafıma oturdu. Ekranda, yarısından biraz fazlası bitmiş olan kurguyu inceledikten sonra bana döndü. Gözlerindeki o acımayı hemen fark etmiştim. 

"Akın bu daha bitmedi mi?"

Derin bir nefes alarak başımı salladım. Elini omzuma koyup beni teselli etmişti. 

"Seni anlıyorum. Zorlu yollardan geçiyorsun. Yardım istersen çekinme. Kübra sana yardım edecektir. Ha olur da o yoksa sakın beni arama, hayatta yardıma gelmem."

Söylediklerini yarı güler bir yüzle söylediği için gözlerimi devirmiştim. Kurgu ekibimiz... iyiydi ya Allah razı olsun yani. 

"Allah razı olsun reis ya. Sen de olmasan ben de karalar bağlar dururdum vah vah ben yardıma ihtiyacım olsa kime gideyim diye." 

Şeyda ve Sercan hoca gülüşürken ben söylenerek masaya yaklaştırdım sandalyemi. Göz ucuyla yeni yaptığım kurguyu izlemiş ve yanlış yaptığım bir yer var mı yok mu diye kontrol etmiştim. Tabi ben kontrolleri yaparken Şeyda ve hoca da beni izlemiş ve eksik olan birkaç noktayı düzeltmeme yardımcı olmuşlardı. 

Bugünlük yaptığım kadarı ile yetinecektim. Zaten bir kısmı bitmişti. Düzelttiğimiz kısımları ile birlikte kaydedip bilgisayarın başından kalktım. Son zamanlarda çıkartamaz olduğum gözlüğümü gözüme taktıktan sonra da sessizleşen kurgu ve çekim birimine göz attım. Son zamanlarda işimiz biraz daha artmıştı. Okula bir iki yeni birim daha açılmıştı, onların tanıtımı ve içerikleri derken onlara yetişmeye çalışmamız okuldaki sempozyumların da artmasıyla iyice zorlaşmıştı. Hepsinin kurgusunu bölemiyorduk bu yüzden. Kişi başına bir kurgu düştüğü için işimiz zordu ve daha kenarda duran Fransız ve İspanyol sempozyum kurguları vardı. 

Işığı yanan odadan içeri girdiğimde Şeyda'yı bilgisayar başında buldum. Yeni birimlerden birisinin videosunu kurguluyordu. Stresli görüntüsü yüzünden içimde kahkaha atma isteği doğuyordu. Ben de kendimi tutmadım tabii ki. 

"Ne gülüyorsun be. Sanki sen bitirdin kurgunu."

Başını bilgisayardan kaldırmadan tepki vermişti. Verdiği tepki ile biraz daha gülünce yaptığı işe ara verip bana döndü. Kollarını göğsünde bağlayıp sinirle bana bakmaya başladı. 

Geleceğin Yarası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin