harry ve louis bugün üniversitenin açılmasına 4 gün olduğu için son günlerini güzelce ve eğlenerek geçirmeye çalışıyorlardı ama harry gazeteyi çok ihmal ettiği için bugün pikniğe gittiklerinde o gazete için bir görüşme yapacaktı ve louis'de o sürede kitap okumayı planlıyordu.
eşyalarını hazırladılar kırmızı arabalarına bindiler piknik alanına doğru gittiler. yoğun bir yıl onları bekliyordu yakın bir tarihte -üniversite başladıktan 2 gün sonra- bir arkadaşlarının düğününe gideceklerdi. harry kendine parlak çiçekli bir takım almıştı daha doğrusu onun için louis seçmişti. louis de her zaman ki gibi siyah bir takım beğenmişti kendine.
piknik alanına gelince louis arabayı durdurdu herkes dağınık şekilde pikniklerini yapıyorlardı. bazı çiftler gelmişlerdi, buranın ilerisi de aynı şekilde denize çıktığından harry ve louis deniz kenarına yürüdüler, hava yavaş yavaş soğuyordu bu yüzden çok insan yoktu sahil kesiminde. esmeyen bir yer buldular ve şemsiyelerini kurup piknik örtüsünü açtılar yiyecekleri dizdiler. sıra sıra kapları açtılar.
''iyi ki buraya geldik sonunda hazz.'' louis yiyecekleri çıkartırken konuşmuştu.
harry, sevgilisine kollarını dolamıştı, louis kıkırdamıştı ''hey hazza bırak beni, eşyaları çıkarıyorum.''
harry kafasını sallamıştı, ve ona sürtmüştü kafasını sonra sadece ''ı-ıı'' diye bir ses çıkarmıştı.
louis buna daha çok gülmüştü, harry ikisini de çimlere çekmişti sonra louis kahkaha atmıştı ''hey har-'' lafını kesen şey ise harry'nin kalın dudakları olmuştu.
kısa sürede karşılık vermişti louis, onun kalın dudaklarını kendi dudaklarına kenetleyip içine çekiyordu ve onları emiyordu harry onun saçlarını okşuyordu ve bir yandan onun tişörtünü çekiştiriyordu.
louis dudaklarını zorlukla ayırdı ''hey harold burası açık alan olmaz!''
harry hemen kafasını sallayıp gülmüştü, ve kafasını yana eğip konuşmuştu ''ah hayatım bahsettiğim o değil.'' denize dönmüştü ''hadi suya girelim!''
louis gülmüştü ''tatlım şu an su buz gibidir ama...''
harry suratını asıp, kaşlarını çatmış ve kafasını yana eğip, kollarını birleştirmişti.
louis gözlerini ondan çekmişti bu onun ikna etme hareketiydi gardını indirmesine izin vermeyecekti, bu sefer olmazdı. ''bana o şekilde bakma hazz.''
harry ise hala öyle durmaya devam etti, louis onu umursamadan karpuz kesmeye başlayınca harry en son dayanmadan ayaklandı ve dalgalara doğru koştu sarı şortuyla ve çiçekli gömleğini dalgalara atlamadan bir çırpıda çıkardı ve çırılçıplak suya atladı, louis ona baktı hayret edercesine.
harry suya dalıp yüzerek bir kısma gittikten sonra dönüp louis'ye kısa bir bakış attı ''buraya gel lou! su çok güzel.''
louis gülümsedi ''gazete... aman sikmişim gazeteyi'' üstündekileri o da harry gibi bir çırpıda attıktan sonra koşarak boxer ile suya atlamıştı vücuduna çarpan soğuk dalgalar ile her bir yerinin üstünden geçmişti ve ona ferah bir hava yapmıştı, harry'nin yanına yüzmüştü gelince durmuştu suyun altından belini kavrayıp denizden dışarı çıktığında tekrar kapanmıştı kalın dudaklarına ince dudaklarını.
harry ıslak saç tutamları kenarından düşerken denize girdiğinden dolayı daha da parlayan yeşilleriyle bir bakış attı louis'ye.
''louis.'' ciddi yüz ifadesiyle louis'ye bakıyordu.
louis ona gülümsemesini sundu girdikleri denizden bile daha derin ve koyun mavileri adeta yeşillerin üstünde belirmişti ''efendim hazz.'' çenesine ve boynuna öpücükler bıraktı.
harry kıkırdadı ''gıdıklanıyorum.''
louis en son onu belinden tutup boynuna son bir öpücük bırakırken harry istemsizce ona yer açmıştı boynunda louis bir süre orada oyalanmıştı derin öpücükleri yavaşça emmeye dönüşmüştü, harry'nin şah damarının olduğu kısmı dişleri ve ağzıyla ısırınca hafifçe, harry'nin de ağzından küçük bir inilti çıkmıştı.
louis tekrar onun gözlerine bakmıştı yanaklarını kavrayıp gözlerine uzun uzun bakmıştı ''seni seviyorum, hep böyle çocuk gibi davranmanı çok seviyorum. hep böyle kalalım.''
harry'nin aniden gözleri doldu, louis ilk denizin tuzundan sansa da sonra ağladığını anladı, gözünden akan gözyaşlarının bir kısmını dudağıyla öptü ''sorun ne?''
harry hiç bir şey söylemeden sarıldı. hayatı, buna bağlıymışçasına sıkı sıkı doladı kollarını, onun kalbinin atışlarını kendi kalbinde hissetmek istercesine derince bastırdı kendine ''sorun yok... sadece seninle geçirdiğimiz vakitler üniversite başlayınca azalıyor bugünleri çok özleyeceğim..''
louis tekrar onun omuzlarını tuttu ''dersleri ve kariyeri boş ver her bu olduğunda bana gel ben sana zamanlar yaratırım sevgilim tekrar yaparız böyle hem güzel bir gelecek bizi bekliyor değil mi? buna hazır mısın?''
harry güldü ve kollarını onun omuzlarına hizalarken bulutlara dikti gözlerini louis'sinin gözleri kadar güzel değildi ama oraya bakarken zaten aklında ki tek şey onun gözleriydi.
hemen konuştu ''sence düğünümüz nerede olur?''
louis onun bulutlara diktiği gözlerine baktı derince ''seninle olduğum her yerde her şey yapabilirim zaman, mekan kavramım duruyor sen benim yanımdayken...''
harry güldü ''sahil de yapmak ister misin?''
louis de karşılık olarak güldü ''o güne kadar belki sen kapalı bir düğün salonu dersin ama bence de sahil çok güzel...''
harry tekrar dolan gözlerini gizlemedi ''sence çocuklarımız olur mu louis?''
bu sefer yeşillerde mavilere bakıyordu ''senin gibi kıvırcık saçlı jr. harry'ler mi... tabii ki de isterim.''
harry güldü ''ama ben sana benzesin isterim.''
louis en son ona gülümsedi ve bir süre daha bakıştıktan sonra harry çığlık atarcasına ona bağırdı ''bence bu hayatımızın en önemli adımıydı... seninle evlenmek kulağa harika geliyor, artık evlilikten korkmuyorum çünkü nihayetinde sen varsın!''
louis gülümsedi ve onu kucaklayıp denizden çıkardı karaya gelir kumlara yatırırken bir öpücük kondurdu burnuna sonra ''bekle'' dedi ve gidip ikisi için büyük bir havlu getirdi. havluyu kendine sonra harry'e sardı ve havlunun içinden de kendi vücudunu harry'e sardı hep böyle yanı başında olsun istiyordu.
denizin dalgalarını izlediler bir süre, hava kapalıydı ama daha sonrasında güneş açınca ikisi de kurumaya başladılar ve pikniklerine devam ettiler harry gazeteye baktı louis de uzun zamandır okumak isteyip okuyamadığı kitabını alıp okumaya başladı.
ama louis'nin aklında her zaman ki gibi tek bir şey vardı... aylardır, paris'e gittiğinden beri kafasını kurcalayan bir şey ve bunu nasıl yapacağı konusunda bir fikri yoktu bu yüzden niall'a danışacaktı... yine de bunu harry'e çaktırmadı kendinden oluşan bir sorun olduğunu sanıp üzülmesini istemedi.
🦔💨
selam çok çerez bir bölüm oldu açıkçası böyle de biraz aşklı falan oldu neyse zaten kitap çok soft gidiyor. böyle gider bence mperg devam ettirmek istiyorum ama hadi bakalım!
şuanlık aklımda güzel şeyler var bu bölümden sonra baya hızlanacak olay döngüsü onu söyleyeyim sadece bir bölüm olacak o biraz kitabı farklılaştırır neyse böyle açıklayınca pek anlaşılır olmadı ama spoiler vermek istemiyorum :>
ve 40. bölümü yazdım tam şu an.. waow neyse diyeceğim o ki 40 bölüme kadar ulaştık ve 1.1K oldu kitap geçen günlerde destek çıkan herkese çok teşekkür ediyorum! ve daha ne kadar devam eder bilmiyorum ama umarım 50e çıkmadan finali görürüz...
lots of love x.
-ceylin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hedgehog maniac | larry stylinson [half texting]
Fanfictionharry, louis'den uzun zamandır hoşlanıyordu fakat ona olan duygularını saklamak zorundaydı, çünkü louis onu tanımıyordu fakat harry onu en ince ayrıntısına kadar biliyordu ve bu biraz ürkütücüydü. harry artık bu duyguları saklamak istemiyordu, ama g...