Bir ilkbahar günüydü. O zamanlar ya 8 ya da 7 yaşındaydım. Yaşadığım kasabada bir çocuk vardı. Yoriichi. O zamanlar benim en yakın arkadaşımdı. Bana nazaran biraz daha sakindi, her yaramazlığımızın altından hep ben çıkıyordum. Hatta bazen Yoriichi yapmak istemeyince tehdit ediyordum.
O gün Yoriichi ile oyun oynayacaktık. Ben evden ip getirmiştim onu ağaca bağlayıp salıncak yapıcaktım. Ablam öğretmişti bunu bana yapmayı.
Her zaman oynadığımız sakura ağacının yanına geldiğimde Yoriichi bir kızla konuşuyordu. Kız alımlı güzeldi bana nazaran. Simsiyah saçları kahverengi gözleri vardı.
Yanlarına gittiğimde Yoriichi yanıma geldi yardım etmeye. Gülümseyerek.
- Yine ne yapacaksın bunlarla. (Yoriichi)
Bende gülümsedim.
- Ablam salıncak yapmayı öğretti bana. Sana salıncak yapıcaktım.
- Tamam o zaman. Uta'da bizimle oynar. (Yoriichi)
- Olur.
O günden sonra Uta hep bizimleydi. Yoriichi artık yüzüme bile bakmıyordu. Çok zoruma gidiyordu.
Artık büyümüştüm 14 yaşıma gelmiştim. 14 yaşına gelen kızların genelde evlilik çağı oluyor. Babamda beni görücü usulü ile evlendirecekti.
Ablam saçlarımı yaparken yüzüm hiç gülmüyordu.
- Hadi ama yüzün gülsün biraz. Kasabanın en zengin ailelerinden birinin oğlu ile evleniyorsun. (Abla)
İç çektim.
- Yoriichi biliyor mu?
- Neyi? (Abla)
- Saf ayağına yatma.
Ablam bir süre sustu.
- Biliyor. Hatta o. Şey Y/n. Eeee. (Abla)
- Söylesene artık!
- Uta ile nişanlanmışlar. (Abla)
O anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Aşık olduğum çocuk en yakın arkadaşımla evlenicek. Bense istemediğim biri ile görücü usulü evlenicem.
Bir süre sonra görücüler geldi. Nişan takıldı, sohbet ettiler ve gittiler. Ben artık nişanlı bir kızdım.
...
Şimdi ise arada yıllar geçti. 3 yıl koca 3 yıl. Bu 3 yıl içerisinde nişanı attım istemedim evlenmek. Sonrasında tabi babam beni kapı dışarı etti.
Bunun sonucunda iblis avcısı oldum. Çünkü eğer boşa boş sokaklarda kalırsam bir iblisin beni yeme ihtimali çok yüksek.
Yoriichi'den ise hiç haber alamadım. En son Uta'nın öldüğünü duydum. Üzülmüştüm sonuçta bir çok anımız oldu beraber.
Ormanda öyle dolanırken arkadan bir ses geldi. Katanamın tutma kısmını tutup öyle durdum. Hareket edersem beni fark ederdi. İblis, ya da her kimse.
Dibime geldiğinde, katanayı çıkarıp boğazına dayadım. Bu iblis değildi. Ama kimdi.
- Katanayı indiricen mi? (?)
- Hayır neden arkamdan gizli gizli geliyordun.
- Gizli mi? Beni tanıdığını düşünmüştüm Y/n. (?)
Yutkundum. Çok değişmiş tanıyamamıştım.
- Yoriichi?
- İndir şu katanayı bir kaza çıkıcak şimdi. (?)
Katanayı indirip yerine koydum. Gece gece ormanda ne işi vardı?
- Gece gece ne işin var ormanda?
Gülmeye başladı.
- Hiç değişmemişsin. Hala aynı masumluk var. Sence? (Yoriichi)
Bence. HADİ ORDAN LAN.
- Tek başına mısın? (Yoriichi)
- Şey evet öyle dolaşıyordum.
- Anladım. Keşke eskisi gibi olsak. 8 yaşında olduğumuz gibi. (Yoriichi)
- Keşke ama hiç bir şey eskisi gibi olmaz artık.
Hem yürüyorduk hem konuşuyorduk. Birden arkadan bir ses geldi. Arkamı döndüğümde kırmızı gözlü bir iblis vardı.
- Sizi küçük iblis avcıları yerde ararken gökte buldum sizi. (?)
- Bu kim? Tanıyormuş gibi bakıyorsun.
- Tanıyorum çünkü Kibutsuji Muzan. (Yoriichi)
- Hadi ordan.
- İblis avcısı ya şimdi burda ölürsün ya da yanında ki küçük hanımefendiyi bana verirsin. (Muzan)
- Y/n kaç. (Yoriichi)
- Olmaz seni yalnız bırakmam.
- Sana git dedim. (Yoriichi)
- Bende hayır dedim.
- Yoksa bu küçük hanım senin nişanlın mı? O yüzden veremedin demek. Tamam bende zorla alırım. (Muzan)
- Ona dokunursan seni öldürürüm. (Yoriichi)
Muzan kahkaha atmaya başladı.
- Senin gibi en fazla 16 yaşında olan bir iblis avcısı beni mi öldürücek? (Muzan)
Sinirlenmiştim sinirime yenik düşüp üstüne saldırdım. Eliyle tutup bir ağaca fırlattı beni. Vazgeçmedim tekrar kalktım saldırdım. Ama olmuyordu bu adamı ölümsüz kılan bir şey vardı.
- Kelebek nefesi ha? Beni bununla mı yeneceksin küçük iblis avcısı. (Muzan)
- Neyi bu kadar eğlenceli? Nesi bu kadar keyifli? Yaşamın ne olduğunu sanıyorsun? Nasıl unutabilirsin sende bir zamanlar insandın (Yoriichi)
- İnsanlar. Çok acınasılar. Öyle değil mi Tamayo? (Muzan)
Bu Yoriichi için son damla olmuştu. Bir anda Muzan'a saldırdı. Yılların hıncını alıyordu sanki. Bir anda bir şey oldu ve Muzan patladı. Patladı ve milyonlarca parçaya bölündü. Yoriichi o parçalarında kesti. Ama arada görünmeyenlerde olduğu için onları kesememişti. O gerçekten çok iyi bir iblis avcısı.
Muzan'ı öldürememişti ama alt edebilmişti. Yanıma gelip yüzümü elleri arasına aldı.
- İyi misin bir yerin acıyor mu? (Yoriichi)
- Y yok iyiyim. Sen iyi misin?
- Benim bir şeyim yok. (Yoriichi)
Kolu kanıyordu. Kimonomu saran kemerin arasından bir ilaç çıkardım. Bunları yapmayı bana ablam öğretmişti. İlacı alıp Yoriichi'nin koluna damlattım.
- Birazdan iyileşir.
- Bu ne ki. (Yoriichi)
- Bir ilaç yapımını Ablam öğretmişti. İçinde bir sürü bitki var.
- Teşekkür ederim. (Yoriichi)
Gülümsedim. Ayağa kalktı elini bana uzattı elini tuttum yürümeye başladık. Galiba eskisi gibi olacaktık hatta eskisinden bile daha yakın.
.
.
.