01

1.5K 80 46
                                    

Wonwoo gözlüğünü çıkarıp gözlerini ovuşturdu ve nefesini dışarı verdi. İçinden çıkamayacağı bir davayla karşı karşıyaydı sanki. Katilin kim olduğu belli değildi ama nasıl biri olduğu ortadaydı.

Her gece başka bir insanı öldüren ve arkasında ceset dışında bir şey bırakmayan biriydi. Bunu nasıl yapıyordu bilmiyordu ama mükemmel denecek derecede kusursuzdu.

Gözlüğünü tekrar takıp ceset torbasına konan bedenin başından ayrıldı. Aklına gelen bütün yerlere bakmış, güvenlik kameralarını teker teker kontrol etmişti ama yine de bir şey yoktu.

Canını sıkıyordu bu durum. Ortada bir ceset dışında hiçbir şey yoktu. "Ne yapacağız?" Seungkwan'nın sorusu ile ona döndü. "Bulacağız" dedi sadece. "Bulmak zorundayız" diye ekleyip etrafına bakındı.

"Kurbanın otopsisini dikkatle takip et Seungkwan. O cesetten kayda değer bir şey çıkmak zorunda" yanındaki genç onu onaylayıp otopsiyi takip etmek adına diğerlerinin yanına gitti.

Ülkenin en ucra yerinde değillerdi. Burası şehrin göbeğiydi ve hiçbir kanıtın olmaması tabi ki saçmaydı. Kafasını kaldırıp binalara bakındı, gözleri kameraları araladı. Gözüne çarpan şeyle adımlarını o tarafa çevirdi.

Kameraların yönleri düzgündü fakat bağlantı kabloları kesilmişti. Kaşları hafifçe çatılırken cinayetin işlendiği marketin önüne doğru ilerledi ve içeri girip gülümsedi. "Merhaba" dedi. Daha önce kendisini tanıttığı adam endişeli bir şekilde bakıyordu kendisine.

"Güvenlik kameralarına tekrar bakabilir miyim?" sesi sakin çıkıyordu. Adam kafasını salladığında aceleci bir şekilde bilgisayarın başına geçti ve dün gecenin kayıtlarını izlemeye başladı. Her şey normal akışında devam ediyordu fakat saat tam üçü gösterdiği sırada kameranın kaydı kesildi ve ekran karıncalandı.

Wonwoo küfür etmemek adına alt dudağını dişledi ve doğrulup telsizini çıkardı. Ekipten birkaç kişiye bu durumu söyleyip adama teşekkür etti.

Marketten çıkıp tekrar olay yerine döndüğünde yakın çevredeki tüm kameraların kontrol edilmesini istemişti. Sürekli aynı vakaların üstüne yıkılması yeterince geriyordu bu da yetmezmiş gibi katilin ne denli bir titizlikle çalıştığını bilmek eklenmişti.

Geçen birkaç saatin ardından merkeze döndüklerinde karşısında elleri cebinde kendisine öfkeyle bakan Genel Müdürü görmüştü. Adamın yüzündeki damarlar sinirden yeterince belli oluyordu.

"Bu vakada da bir şey bulamadığını söyleme Jeon Wonwoo" dedi. Savcı, sakinliğini koruyarak dudaklarını araladı. "Bana yeterli imkanı sunmadığınız için elimden gelenin en iyisini yapıyorum zaten" dedi.

"Nankörlük etme. Bir katile ulaşmak bu kadar zor değil"

"Bu katil herkesin kanını çekerek öldüren bir katilken mi? Bana verilen vakalar hakkında bilginiz olduğuna emin misiniz? Bir haftada üzerime üç tane aynı vakayı verdiler ve gecem gündüzüme karışmış bir şekilde bunu araştırıyorum, hatta araştırıyoruz."

Karşısındaki adam kendisine doğru birkaç adım atıp yaklaştı ve dişleri arasından konuştu. "Bu senin görevin" dedi. "Bu davanın da içinden çıkamazsan uzaklaştırma kararı vereceğiz hakkında"

Yanından geçip gidenin arkasından kaşlarını çatarak baktı. Gerçekten de ağız dolusu küfür etmek istiyordu ama kendisini frenliyordu her seferinde.

Bunu umursamayarak odasına girmek adına o yöne döndüğünde Changkyun yanına gelmiş ve peşinden odaya girip kapıyı kapatmıştı. "O moruk bir gün elimde kalacak"

red eyes dark night -minwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin