2.Sezon 10.Bölüm: Vicdan Azabı

14 0 0
                                    

"Christian, çabuk! Peşimizdeler, hemen kaçmamız lazım!"

Christian neler olduğunu anlamadan Jason parmaklıkları açtı ve elindeki anahtarlardan birini Christian'ın ayağına takılı olan kilide yerleştirip çevirdi. Ancak doğru anahtar bu değildi. Bir başkasını denemeye koyuldu.

Muhafızlar Jason'un nereye kaçacağını tahmin etmiş ve zindanlara doğru atılmışlardı. Jason doğru anahtarı bulup, kilidi açıp, Christian'ı zindanından çıkardığında muhafızlar ikisini de gördü.

Şimdi büyük kaçış başlamıştı.

* * *

Yasin gitmiş, ev sakinleşmişti. Vedat sedirin üstüne oturmuş, tek kelime etmiyordu. Halis bozulmuş kilimleri düzeltiyordu... Sonra, Vedat'ın yanına oturdu. Bir süre hiç konumayıp Vedat'ı inceledi. Kollarını dizlerinin etrafına sarmış, çenesini de diz kapağına yaslamıştı. Gözleri tek bir noktaya takılıp kalmıştı. Neden sonra, sessizliği kesti:

-Yıllardır, Yasin ve Ammar'ın öldüğünü sanıyordum. Yıllardır, vicdan azabım beni bir kez olsun rahat bırakmadı. Medine'yi terk edip, Konstantiniyye'ye geldiğimde bir nebze olsun unutmuştum olayları. Babam ortalıktan kaybolunca, yalnız kalışım ve senin ortaya çıkışın, Ammar'a benzeyişin... Hissettiğim acılar tekrar başlamıştı...

Tekrar sustu. Bu sefer Halis sessizliği böldü:

-Evden gitsem iyi olacak.

Vedat hızla kafasını Halis'e çevirdi. Gözleri nemlenmişti.

* * *

Artık dayanmıyordular. Yarım saattir koşuyorlardı, labirent gibi koridorların içinde. Ancak peşlerindeki muhafızları hâlâ atlatamamışlardı.

Muhafızlardan biri elindeki mızrağı iyice kavrayıp, gerinerek, ileri fırlattı. Mızrak, Jason'ın göğsüne delip geçti, Jason yere yığıldı. Christian Jason'ın yere düştüğünde, gözlerinin kendisine nasıl baktığını hayatı boyunca unutamayacaktı.

* * *

-Olmaz, dedi Vedat.

-Neden?

-Çünkü...(Bu sırada derin bir nefes aldı.) Artık yalnızlığa katlanamayacağım. Senin sayende yaşama isteğim devam ediyor. Gümüşleri aramak ve babamı bu yolda bulacağıma az da olsa inanmak, beni hayata bağlayan şeyler...

* * *

Çıkışa yaklaşmıştı ama, muhafızlar peşini bırakacak gibi değildi. Kararsızca sola döndü ve koştu. Zifiri karanlığa yaklaşınca sessizce bekledi.

Muhafızlar da onun girdiği geçidin içinden geçiyordu. Ancak o kadar karanlıktı ki Christian'ın önünden geçtiklerinde onu fark etmediler bile.

Christian geldiği yolu geri döndü ve çıkışa koştu. Muhafızları kısa bir süreliğine de olsa atlatabilmişti.

* * *

Gümüş bir ayna.

Gümüş hançer.

Gümüş renkli, ince, uzun,ucu ok gibi şekillendirilmiş, mızrağı andıran bir kağıt.

Şimdi Halis, bu takıma gelecek 4.gümüşün nerede olduğunu bulmak için, kitabı açıyordu.

* * *

Güneş ışığı gözlerini kamaştırırken, Alexander'ın sarayından olabildiğince uzaklaşıyordu.

Nereye kadar gidebilirdi? Muhafızlar her onu bulabilirlerdi.

Fransa'ya, yurduna, gitmek güvenli miydi?

Nereye gitmeliydi şimdi?

Osmanlı ŞifresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin