1.Sezon 8.Bölüm: Sezon Finali Birinci Kısım

44 0 0
                                    

Şimdiye kadar:

Halis, Konstantiniyye'nin Yedi Gümüşü efsanesinin doğruluğunu kontrol etmek için ilk gümüşü aramış ve bulmuştu. İkinci gümüşü almak zorlu olduğu için bu işe ara verdi ve Vedat bin Ulvi'yi, yani Konstantiniyye'nin Yedi Gümüşü'nün yazarını aradı. Onu bulduğunda öğrendi ki, bu efsaneyi bilen beş kişi daha vardı ve bu, işlerini zorlaştıracaktı. Her şeye rağmen Vedat, gümüşleri Halis'le birlikte aramaya karar verdi ve ikici gümüşün olduğu Yedikule Zindanları'na girmek için planını kurdu. O sırada ise:

Genç Osman tahttan indirildi.

Siyahlar giyinmiş bir adam, Halis'in patronu Hüsnü Efendi'yi bıçak tehditiyle onunla gelmesi için zorladı.

Halis, Vedat'ın evinden çıkınca Vedat, sandıktan iki kişinin suretinin çizildiği resmi yaktı. Bu suretlerden biri kendisiydi...

Ayrıca Yasin adlı bir genç, ağabeyinin mezarında, hayatlarını mahveden adamdan öc almaya yemin etti ve atına binip yola çıktı...

* * *

Güneş tam tepedeyken atını dört nala süren Yasin, saatlerdir dinlenmemişti. Başındaki beyaz bezi sürekli ıslatıp ferhalamaya çalışıyordu. Sıcağa dayanamayacak hale geldiğinde atını durdurdu ve bir ağaca bağladı. Kendisi de o ağacın gölgesinde dinlendi. Buz gibi su içti. Heybesinden çıkardığ çiğ eti, yaktığı ateşte mühürledi ve yarısı çiğ olmasına rağmen bir kısmını yedi. Evinden uzaklarda, ıssız bir ormanda zor durumdayken yarı çiğ et yemeye alışmıştı. Medine'nin havasını tekrar içine çekti ve mırıldandı:

-Merak etme Ammar... Vedat, ihanetinin bedelini ödeyecek... Gözün arkada kalmasın.

Atına bindi ve yoluna devam etti.

* * *

Siyahlar içindeki İngiliz Alexander, elindeki bıçağı Hüsnü Efendi'ye gösterdi.

-Benimle geliyorsun...

Hüsnü Efendi en başta donup kaldı. Karısı Gülsüm seslendi:

-Hüsnü Bey kim gelmiş?

Hüsnü Efendi bir süre sonra cevap verdi:

-Benim çıkmam lazım hanım.

Hüsnü, Alexander'ın yanına gittiğinde Alexander bıçağı giysisinin içine geri koydu ve Hüsnü Efendi'nin koluna girdi. Koyu bir İngiliz aksanıyla sordu:

-Konstantiniyye'nin Yedi Gümüşü kitabını sen mi çoğaltıyorsun?

Hüsnü Efendi cevap vermedi. Alexander bıçağını yeniden çıkardı ve Hüsnü Efendi'nin koluna dayadı.

-Söyle be adam!

-Hayır, bir işçim çoğaltıyor o kitabı.

-Kimmiş o?

Hüsnü Efendi söylemedi.

-Kendine ve karına bir şey olmasını istemezsin değil mi?

Hüsnü Efendi bu tehditi kaldıramadı. Alexander'e istediklerini söyledi.

* * *

Vedat, surlara sapladığı demir kazakların üstüne basa basa yukarı çıkıyordu. En tepeye ulaştığında elineki halatı surların tepesindeki çıkıntılı yerlerden birine bağladı. Ardından halatın diğer ucunu aşağıya, Halis'e attı.

Halis halatı kemerine bağladı ve Vedat'tan gördüğü gibi, demir kazıklara tutunarak çıkmaya başladı. Ancak bir kaç metre yükseldikten sonra aşağı baktığında başı döndü ve ayakları titredi.

Ama daha çok yol vardı. Vedat'a seslense onu duyamazdı bile. Çaresiz, tırmanmaya devam etti.

Biraz yükselince bir şey onun çıkmasına engel oldu. Arkasına bakınca halatın aşağıdaki kazıklardan birine dolanmış olduğunu gördü. Halatı çekti ama dolandığı kazıktan kurtulamadı. Birkaç adım aşağı inip halatı kazıktan çıkarmayı deneyecekti.

Ama aşağı inmek, yukarı çıkmaktan daha zordu. Çünkü ayağını nereye basacağını bir türlü göremiyordu ve her an düşecekmiş gibi tedirgin oluyordu. Vedat düşme ihtimallerine karşı, Halis'in kemerine halat bağlatmıştı ama yine de Halis korkmadan edemiyordu.

Halatı kazıktan çıkardığında tekrar tırmanmaya devam etti. Tırmanacağı yol iyice azalmıştı.

Halis bu suru tırmanırken sırf gümüşler için neden başını bu kadar belaya sokacağını düşündü. Suru tırmanırken bir an için bu sevdadan vazgeçmeyi düşündü. Ama yine de yapamadı.

Surun tepesine çıktığında Vedat onu karşıladı. Halis rahatlamıştı. Biraz dinlendikten sonra surların yanındaki merdivenlerden aşağı indiler ve zindanlardan birine girdiler.

Bu sırada ise Genç Osman, idamı için Yedikule Zindanları'na getiriliyordu...

Osmanlı ŞifresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin