1.Sezon 9.Bölüm: Sezon Finali İkinci Kısım

46 0 0
                                    

20 Mayıs 1622:

 Sadrazam Kara Davut Paşa'nın Genç Osman'ı İdam Ettirmesi.

Halis ve Vedat Yedikule'nin içindek tünellerde gezmiş, üç tane kulenin de içini araştırmaşlardı ancak hala aradıklarını bulamamışlardı. En sonunda ise uzun süre sonra Genç Osman Kulesi olarak adlandırılacak kuleye girdiler.

* * *

Alexander Halis'in evinin ahşap kapısını yumrukladı. İçeride kimse olmadığını anlayınca ellerini beline koydu ve etrafa bakındı. Evin odunluğuna indi ve odunlardan birini aldı.

Tekrar kapının önüne gelip odunla kapıya vurdu, vurdu... En sonunda kapı açıldı.

Halis'in çalışma odasına girdi ve rafları karıştırmaya başladı. Eline geçirdiği her şeyi yere fırlatıyordu. Aradığı şeyi bulamayınca sinirle duvarları yumrukladı.

Cebinden alkol şişesini ve kibritlerini çıkardı. Alkolü kağıtların üstüne, yatağa ve çalışma odasına döktü. Kibritlerden birini yaktı ve yatağın üstüne attı. Yatak anında alevler aldı. Evden çıkarken geçtiği her yere alkolü döktü.

Yaklaşık on dakika sonra Halis'in babasından kalma evi alevler içinde kalmıştı. Tulumbacılar geldiğinde yangını söndürmeye çalışsalar da, artık çok geçti... Halis'in evinden geriye kalan tek şey, küllerdi... En azından öyle gözüküyordu...

* * *

Yasin çantasının çıkardığı kağıtlara baktı. Bu kağıtlara ne zaman baksa içinde bir acı duyar, ardından o acı sinire dönüşür.

Günlerdir yiyecek bir şey bulamıyoruz... Ammar'ın ateşi her geçen gün artıyor. Etrafta hiç hayvan yok. Ağaçların yaprakları dökülmüştü ve hava soğumaya başladı...”

Yasin'in içindeki intikam ateşi büyümüştü. Çantasındaki sivri uçlu bıçağı çıkardı ve iyice baktı...

* * *

Halis ve Vedat Kanlı Kuyu'nun bulunduğu kulede ikinci gümüşü arıyorlardı. Gerçi bu gümüşün nasıl bir şey olduğunu da bilmiyorlardı. Vedat elini soktuğu bir oyuktan bir şey çıkardı.

-Buldum! Diye bağırdı.

Halis şaşkınlıkla Vedat'a baktı. Vedat'ın elinde gümüşten yapılma bir hançer vardı. Kabzası, gümüşten yapılma bir kurt başı şeklindeydi ve üzerinde bir tuğra vardı.

Halis hançeri eline aldı ve tuğranın kime ait olduğunu hatırlamaya çalıştı:

-Fatih Sultan Mehmet'in tuğrası bu...

Bu sözleri söylediği sırada içeriye cellatlarla birlikte genç birisi girdi. Vedat ve Halis Kanlı Kuyu'nun arkasına saklandı.

Genç Osman cellatlar tarafından tutuluyordu. Vedat ve Halis sessizce beklediler. Halis gümüş hançeri deri kıyafetinin içindeki bölmeye koydu.

Genç Osman kollarını cellatlardan kurtardı ve hemen yanındakini yumruklayarak yere serdi. Onu tutmaya çalışan cellata da yumruk attı. Ancak arkasından gelen cebecibaşını fark edemedi. Cebecibaşı hızlıca kemerini Genç Osman'ın boğazına geçirdi ve sıktı. Genç Osman, II.Osman boğulurken Vedat'ın ayağının altında duran taş kaydı ve ses çıkartarak yuvarlandı.

Cellatlardan biri bu sesi duyunca kuyunun arkasına baktı ve Vedat ile Halis'i gördü.

* * *

Hüsnü Efendi, Halis'in evinden kalan küllere bakarken hüngür hüngür ağlıyordu. Yangını söndürmeye çalışan adamlardan biri -kovalarca su taşımış ama yine de ev tamamen yok olmuştu- yanına geldi.

-Geçmiş olsun, sizin eviniz miydi?

-Hayır, bir işçimin eviydi.

-İçeride kimse yokmuş. Maalesef evin tamamı yandı ama yanmayan tek bir şey var.

-Ne?

Adam, Hüsnü Efendi'ye paslanmış bir anahtar verdi.

-Bu anahtarın nereyi açtığını biliyor musunuz?

Hüsnü Efendi anahtara bakarak “Evet...” dedi. Anahatarı,adamdan aldı...

* * *

Cellatlar Halis ve Vedat'ı elleri arkadan bağlı şekilde zindan kulelerinden birine götürüyorlardı. Onları bulan cellat ilk başta öldürmek istemişti ancak cebecibaşı, ikisinin bir şeyler sakladığını düşündüğü için, sonradan sorgulamak üzerine zindanlara atılmasını emretmişti.

Halis, dört gün önce, başına bunların geleceğini bilseydi, bu işten vazgeçerdi. Ancak her şey için çok geçti...

Osmanlı ŞifresiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin