Doyoung Haechan'ın arkasından trene binmek için ayağını atar atmaz omzunda bir el hissetmiş ve anında olduğu yerde korkuyla titremişti."Prens Kim. Daha fazla kaçamazsınız."
"Prens Kim size zarar vermek istemiyoruz ama direnirseniz mecbur kalacağız." Doyoung endişeli bir ifadeyle arkasına dönmüştü burdan sonra yapabileceği hiç bir şey kalmamıştı etrafı muhafızlarla çevrilmiş, herkes onları izliyordu. Başka bir seçeneği olmadığından Doyoung itiraz etmemiş onları takip etmeye karar vermişti.
"Aslında size zarar vermek istesekte yapamayız, yani lafın gelişi söyledik. Lütfen majestelerine bundan bahsetmeyin."
Doyoung'ın etrafı tamamen sarılmıştı önünü bile doğru düzgün göremiyordu. Tekrar kaçmasını göze alamadıkları belliydi. Prens sağında Mark, solunda Lucas ve etrafında diğer muhafızlarla birlikte saraya geri dönmek için adımını atmıştıki arkalarında bir kaç muhafızdan acıyla çıkan çığlıklar onları durdurmuştu. Mark ve Lucas tehlikeye karşı hızlıca prensin önüne geçmişlerdi bir numaralı önceklileri kesinlikle buydu.
Doyoung kaşlarını çatmış ve merakla bu kargaşanın nedeninin görmeye çalışmıştı. Çok da zorlanmadan muhafızlara -kim bilir nerden bulduğu- levyeyle saldıran mor kafayı görmüştü.Kısa süre içinde muhafızlar genci yakalamışlardı canını yaktıkları belliydi. Doyoung öfkelendiğini hissediyordu. Bir anda kendini tutamamış düşünmeden bağırmıştı.
"BIRAKIN ONU!"
Doyoung'ı ilk kez bu kadar sinirli gören muhafızlar emin olamasalarda duraksamışları. Bir şey yapmadan önce Mark veya Lucas'tan emir bekliyorlardı.
"Üzgünüz prens Kim ancak onu bırakmamız mümkün-"
"Onu bırakmanızı emrediyorum Mark. O benim arkadaşım ve benim de bir prens olduğumu sakın unutma."
Mark ne yapacağını bilememiş bir şekilde Lucas'a bakmıştı görünüşe göre kral Jung'ı aramaları gerekiyordu. Lucas telefonu fırlatırcasına Mark'a vermiş ve kralın telefonu açmasını beklemişti. Telefen henüz bir defa çalmasına rağmen kral sanki bunu bekliyormuşçasına aramayı cevaplamıştı.
"Doyoung'ı buldunuz mu yoksa artık acılar içinde ölmek gibi yeni hobileriniz mi var?"
"Kral Jung, prensi bulduk ancak-"
" Doyoungım'ı mı? İyi mi? Eğer saçının teline bile zarar geldiyse hepinizin kellesini sarayın bahçesine yılbaşı süsü yaparım. Bu konuda ciddiyim Mark şaka yapmadığımı biliyorsundur umarım."
"Prens Kim iyi majesteleri bütün saç telleride yerin- Ah Lucas acıdı." Mark karnına yediği dirsekle kendine gelmiş ve asıl konuya girmişti.
"Prens Kim'e yardım eden kişi de burda yaklaşık 170 cm. Mor saçlı, 20'li yaşlarının başında."
Mark bir süre sessiz kalarak kralın söylediklerini dinlemeye başlamıştı. Etrafta kimsenin çıtı çıkmıyordu, herkes nefesini tutmuştu.
"Emredersiniz majesteleri." Mark telefonu kapatmış ciddi bir yüzle Haechan'ı tutan askerlere seslenmişti.
"Onu da saraya getirin."
♔
Doyoung'ı kralın odasına geri getirmiş kapıya ise tam altı tane asker dikmişlerdi, prensin tek bir kelime etmesine bile izin vermemişlerdi. Kimse Haechan'a ne olduğunu söylemiyordu. Doyoung Haechan'ı koruyamamıştı.
Prens sıcak bir duş alana kadar saatlerce ağlamış ve göz yaşlarını durduramamıştı üstüne siyah bir gömlek geçirmiş, gömleğin içini gösterdiğini bile fark etmemişti. Odanın koyu perdeleri tamamen kapalı olduğundan içeri hiç ışık girmiyordu. Beyaz tenli beden ise bacaklarını kendine çekmiş büyük yatağın üstünde oturuyordu. Gözleri ağlamaktan şişmiş burnu kızarmıştı. Bu sefer başarabileceğini sanmıştı sonunda gerçekten evine dönebileceğine inanmıştı. Hemde yanında gerçek bir arkadaşla.
Prens biraz sakinleştiğinde odanın kapısı iki kez tıklanmış ve üstünde hala oldukça görkemli, siyah üniformasıyla Mark içeri girmişti. Doyoung'ın bu acınası durumuna üzüldüğü her halinden belli olan Mark onunla konuşmaya karar vermişti en azından Doyoung'ın Jaehyun geldikten sonra olacakları bilmeye hakkı olduğuna inanıyordu. Ne kadar bunu yapmasının Jaehyun'u kızdıracağını bilsede kendisini bir şekilde burda bulmuştu.
"İyi misiniz prens Kim?" Doyoung bir cevap vermek yerine sadece durgun gözlerle ona bakmaya devam etmişti. Mark'ın formaliteden sorduğu bu soruya cevap verme gereği görmemişti daha çok Mark'ın neden burda olduğunu merak ediyordu. çünkü kralın odaya kimsenin girip çıkmamasını emrettiğine emindi.
"Aslında burda olmamam gerekirdi ama size bunları yaptığım için kendimi kötü hissediyorum ve söyleyeceklerimi duymak size iyi gelmeyebilir ama bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Kral Jung düşündüğünüzden çok daha korkunç biri, asla oyun oynamamanız gereken biri." Mark bir an devam edip etmemek arasında kalmış gibi duraklamış daha sonra ise gözlerini yere indirerek konuşmaya devam etmeye hazırlanmıştı. Ancak Mark daha ağızını açamadan Doyoung yatakta yanını pat patlayarak Mark'a oturmasını işaret etmişti.
"Kralın yatağına şu an bu ülkede sizden başka kimse oturamaz. Bunun cezası ölümdür prens Kim."
"Üzgünüm bunu bilmiyordum."
"Önemli değil prens Kim. Önemli olan şu ki bu yaptığınız çok tehlikeli. Kral Jung'a karşı çıkmak akıllıca bir davranış değildir sizi ne kadar severse sevsin ona karşı çıkan ve onu kandırmaya çalışanların sonu hiç güzel bitmez. Bunu biliyorum çünkü daha önce de gördüm. Majesteleri ne kadar reddetsede daha önce delicesine aşık olduğu biri vardı Kral Jung onu gerçekten çok seviyordu. Kız bütün köyün uzak durmaya çalıştığı biraz uygunsuz ve hareketlerini kontrol edemeyen bir tipti. Bu yönü o zamanlar hala prens olan kralımızın dikkatini çekiyordu kendisi gibi alışılmışın dışında olduğunu düşünüyordu onun da. Kızın ailesinin küçük bir çiftlikleri vardı bazen soylular kendilerine yeni bir at almak için oraya giderlerdi. O da her sabah erkenden kalkar süslenmek için saatlerini harcardı. Tek hedefi babasının çiftliğine gelen bir kaç zengini elde edebilmekti. Zamanını gönül eğlendirmekle geçiriyordu. Sonra majesteleriyle tanıştılar. Majesteleri babası eski kral Dongjoon ile kasabayı geziyordu onu görmüş ve bize onu araştırmamızı söylemişti. Kısa süre sonra kız prensin gittiği mümkün olan her yerden çıkmaya başlamıştı. Kral Jung ile uzun zamandır arkadaşız ve açıkçası onun düşüncelerini okumanın imkansız olduğunu söyleyebilirim ama o kızın majestelerinin ilgisini çektiği belliydi. Sürekli birlikte takılır olmuşlardı bu süreçte kimse onlara karışmadı rahmetli kral Dongjoon bile içten içe kendi oğulundan korkuyordu. Bazen sırf eğlenmek için köylülerden ihtiyaçları olmayan şeyleri çalıyorlardı. Bir süre gerçekten eğlendiler daha sonra ise prens Jung sıkılmaya başladı bunu hepimiz anlamıştık. Tam o zamanlarda komşu ülkenin prensi Hector topraklarımıza ziyarete gelmişti. Kız için bu durum büyük bir fırsattı, prens Jung'ın onu yakında terk ediceğini çok iyi biliyordu. Prens Jung tarafından bir kenara atılmadan önce prens Hector ile iyice yakınlaşmışlardı. Prens Hector ondan sadece prens Jung'tan ayrılmasını söylemişti beraber prens Hector'un topraklarına kaçma planları yapıyorlardı. Sanırım her şeyin sarpa sardığı yer tam olarak burasıydı prens Jung bu durumdan haberdar olmasına rağmen hiç bir şey yapmamıştı garip olan da buydu zaten. Onlar eğlenmelerine izin vermişti yani eni azından biz öyle sanmıştık. Prens Hector'un ziyaretinin bittiği gün kız kızıl saçlarına güzelce şekil vermiş süslenerek prens Hector'un onu beklediği zeytin ağacının altına gitmişti. Ama onlar atlarına binmeden prens Jung elinde pahalı bir bilezikle aniden ortaya çıkmıştı. Kızı kandırmış ve tekrar kendisine bağımlı etmişti prens Hector ise kırık kalbiyle sarayına geri dönmüştü. Majesteleri kızı o zamanlar gerçekten affetmiş miydi bilmiyorum ama olaydan sonra kızla bir daha hiç ilgilenmemişti. Kısa bir süre sonra ise prens Jung kral Dongjoon ile yurtdışına çıkmıştı aslında gitmesine gerek yoktu ama kendisi istemişti kimse de bunu sorgulamamıştı. Majesteleri ülkeden gittiği gün kız hiç zaman kaybetmeden başkasını bulmuştu. Majesteleri dönmeden ondan kurtulmayı planlıyordu ama majesteleri hepimizi şaşırtarak saraya planlanandan erken dönmüştü."
Mark en önemli yerinde duraksayana kadar, Doyoung gözünü kırpmadan onu dinlemişti. Muhafız olan sanki bir şeyleri söyleyip söylememek arasında kalmıştı. Konuşmaya tekrar başlamadan önce yüzündeki ifade tamamen değişmişti.
-𓍯-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think of Dawn
RomanceKral Jung Jaehyun her zaman istediğini alırdı ve bu sefer hedefi Kim krallığının en küçük prensi Kim Doyoung'dı. ♔ Jaedo