"Doyoung taşınmıyoruz alt tarafı birkaç gün kalıcaz bu kadar eşyaya gerek var mıydı?"
"Çok bişey getirmedim ki altı yedi bavul falan."
Doyoung Johnny'i cevapladıktan sonra valizlerinin arabaya yüklenmesini izlemeye devam etmiş, dalgınca yanında dikilen Johnny'i görmezden gelmişti bir süre.
"Bir sorun mu var? Çok dalgınsın bu bir çeşit tatil gerilme bu kadar." Doyoung konuştuktan sonra abisine içten bir gülümseme vererek arkasını dönmüştü tam saraya dönüp kalan eşyalarına bakıcakken veliaht prensin sesini tekrar duymasıyla duraklamıştı.
"Doyoung kolyeni tak." Johnny oldukça gergin bir şekilde şakaklarını ovuşturmuş Doyoung ise şaşkınlıkla ona dönmüştü.
"Anlamadım?"
"Kolyeni tak Doyoung Kral Jung'ın hediyesi olanı."
"Hayır bu gömlekle inci kolye daha güzel duruyor."
"Kral Jung'a bir ricada bulunacağız ona olan saygımızı olabildiğince göstermeliyiz."
"Tamam, gidince ona teşekkür ederim."
"DOYOUNG!"
Doyoung Johnny'nin iyice sinirlendiğini fark ettiğinde onu daha fazla zorlamamaya karar vermiş ve başıyla hafifçe onaylayarak üst kattaki odasına doğru koşmaya başlamıştı. Böylece Johnny, Kral'ın ona bir kaç gün önce gönderdiği mektupta Doyoung'ı getirmesini ve Doyoung'ın kolyeyi taktığından emin olması konusunda emir verdiğinden yoksa onları üzülerek geri göndereceğinden ve onlara yardım edemeyecek olduğunu üstü kapalı bir dilde söylediğinden bahsetmesi gerekmemişti.
Doyoung da boynunda kral Jung'ın verdiği kolyeyle somurtarak geri dönmüştü.
"Geldim, gidebiliriz."
♔
Doyoung'a bir ömür gibi gelen uzun ve keyifsiz yolculuklarını sonunda bitirebilmiş sarayın bahçesine varmışlardı. Yol boyunca Johnny ile yaptıkları küçük tartışma nedeniyle somurtmuş ve muhtemelen bütün gün de somurtmaya ve huysuzlanmaya devam edecekti. İlk kez saraydan bu kadar uzaklaşabilmişti fakat kesinlikle tatil olarak gördüğü bu ziyaret onun için zehir gibi geçecekti bunu bildiği için ise günlerdir içinde büyüyen bütün hevesi kursağanda kalmıştı.
Kral ve prenslerin ardından en son Doyoung arabadan inmişti. Bir süre etrafına bakınmış kendilerininkinden kesinlikle çok daha büyük olan sarayın dışını incelemiş ve en son gözleri abisi Johnny'nin neredeyse korkuyla baktığı melek heykelinde durmuştu. Abisinin gözlerindeki anlam veremediği korku kafasını karıştırsada umursamadan etrafındaki diğer soyluları incelemeye başlamıştı. Oldukça kalabalık olan bahçede kimsenin sorun çıkarmadan öylece içeri alınmayı beklemesi dikkatini çekmişti.
Kapıda onlarca kralın bekletilmesi bir güç gösterisiydi Doyoung bunu anlayabilirdi kendi elinde de bu kadar genç yaşta (Yoldayken bu bilgiyi Johnny'den öğrenmişti) böyle akıl almaz bir güç olsa kesinlikle o da aynısını yapmak isterdi.
Beklemekten sıkılan Doyoung bahçede öylece dolanmaya başlamış fakat fazla uzaklaşamadan Kral Kim tarafından sert bir dille uyarılmıştı. Böylece Doyoung'ın tamamen sabrı taşmış ve bu aptal duruma son vermeye karar vermişti. Geldiklerinden beri özellikle onun peşinde dolanan kadına odasının hazır olup olmadığını sormuş ve kadından olumlu yanıt alır almaz kendisini odasına götürmesini istemişti fakat kadının bunu yapamayacağını söylemesi üzerine kayışlar kopmuştu.
Kargaşanın sonunda kadın Doyoung'ı mecburen odasına çıkarmıştı. En üst katta iki odadan oluşan koridora geldiklerinde kadın odalardan birinin krala ait olduğunu diğerinin ise kendisi için hazırlandığını söylemiş ve Doyoung'tan izin alarak bahçeye geri dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Think of Dawn
RomanceKral Jung Jaehyun her zaman istediğini alırdı ve bu sefer hedefi Kim krallığının en küçük prensi Kim Doyoung'dı. ♔ Jaedo