"Genelde Kore yemekleri yeriz. Babam öyle alıştığı için buranın yemeklerini pek sevmez. Bazen malzemeleri bulmak zor oluyor fakat annemin tarif kitabı sayesinde babam her şeyi hazırlayabiliyor"
Yanımda oturup bacaklarını sallayan Yuri, durmadan konuşuyordu. Bay Soohyun ve Taehyung bize arkaları dönük bir şekilde yemek hazırlıyordu. Sarayda ettiğim kahvaltılar kadar bol çeşitli ve lezzetli değildi fakat ortalama olan bu aileye göre gayet güzel yemeklerdi.
Dolu masaya Taehyung bir tabak daha bırakmış, arkasını dönmeden önce bana bakarak gülümsemeyi unutmamıştı. Ona aynı şekilde karşılık vermiştim.
Birkaç saat önce atölyede fazlasıyla yakınlaşmıştık. Neredeyse onu öpecek kıvama geldiğimde insan yanım beni dürtmüş, ortamın yoğunluğunu dağıtmak adına yaptıkları işi biraz da adetaylı öğrenmek istediğimi söyleyerek toparlamıştım fakat işini bana öğretirken bedenime temas etmeyi kesmemiş, adeta kurduma acı çektirmişti.
Atölyeden çıktığımızdan beri de benimle flört ediyordu. Bu durumdan fazlasıyla memnundum. Yaşadıklarımı bana unutturacak bir auraya ve çekiciliğe sahipti. Kızgınlığıma kalan son iki günümün de ona kur yapıyor ve flörtüne karşılık veriyor olmamda tabiki etkisi vardı.
"Ağabeyim de güzel yemek yapar" birbirimize olan gülüşlerimizi görmüş olan Yuri, imalı bir ses tonuyla konuştuğunda başımı eğerek gülmemek için çabalamıştım.
"Doğruyu söylemek gerekirse ağabeyim her şeyi harika yapar. Çok yeteneklidir, elinden her iş gelir. Hatta yemekten sonra elbisemi dikecek, değil mi?"
"Yine mi yırttın?" Taehyung'un sitemkar sesinin ardından Yuri umursamazca omuz silkmişti. "Nasıl yaptığım hakkında fikrim yok. Bir baktım yırtılmış" diyerek keyifle sırıtmıştı. Şımarık bir tavırla iki saç örgüsüyle oynamaya başladığında Taehyung'un başını iki yana sallayarak nefes verdiğini görmüştüm. Çok tatlı görünüyorlardı ve ben de kendimi tutamayıp utangaç bir kıkırdamayla onlara eşlik etmiştim.
"İşlerimi hallettikten sonra dikebilirim. Şimdi olmaz"
"Ama bugün onu giyecektim"
"Başka bir tane giy Yuri"
"Olmaz! Onu giymem lazım, Lillian o elbiseyi üzerimde görmeli!"
"Vaktim yok neden anlamıy—"
"Şey aslında..."
Araya girmek istemesem de çekingen bir tavırla Taehyung'un sözünü kesmiştim. Bedeni yarım bir şekilde bana döndüğünde söyleyeceğim şeyi merakla bekliyor gibiydi.
"Ben dikebilirim" dediğimde Yuri sevinçle ellerini çırpmıştı. "Gerçekten mi? Yapabilir misin?" dediğinde başımı onaylarcasına sallamıştım. Dikiş ve nakış konusunda üzerime tanımazdım.
"Ciddi misin? Yuri dikiş konusunda çok titizdir. Yapamazsan sana küsecektir"
"Küsmem! Harika yapacağına eminim" ağabeyinin sözlerinin hemen ardından konuşmuştu. Kendimden emindim. Bu sözler sadece beni incitirdi. Yine de benden böyle bir şey beklemediğinden ve yeteneklerimi bilmediğinden bunu görmezden gelebilirdim.
"Kore'de uzun süre işinde usta olan bir terzinin yanında çalıştım. Gayet iyiydim" diyerek bir beyaz yalan uydurmuştum. Sarayda bunun üzerine eğitim aldığımı söyleyemezdim.
"Ooo, daha ne gibi cevherlerini keşfedeceğiz acaba?" Yuri'nin beklemediğim heyecanlı sesi beni güldürmüştü. Şımarık tavırlarını bilerek yaptığı ve asıl amacının beni eğlendirmek olduğu çok belliydi. İşe yarıyordu da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pleine Lune •taekook•
FanfictionAy Tanrıçası'nın kader ruhları, her yılın yedinci dolunayında buluşur. Şartlar ne olursa olsun kader bu ruhları bir araya getirmeye yemin etmiştir. Birbirlerini her yönleriyle tamamlayan bu ruhlar, Ay Tanrıçası'nın özenle seçtiği ruhlardır. Bir olm...