Beklediğimiz gün sonunda gelmişti. Herkes bunun farkındaydı ve evde büyük bir sessizlik hakimdi. Henüz öğlen saatlerindeydik. Dolunayın gökte belirmesini beklerken birbirimize sürekli bakıyor ve cilveli bir şekilde gülümsüyorduk.
Bay Soohyun ve Yuri sanki bize acı çektirmek istiyormuş gibi gitmiyorlardı. Bay Soohyun şu anda örgü örüyordu. Yuri de ortalarda yoktu. Odasında olmalıydı.
Mutfak tezgahına yaslanmış Bay Soohyun'un keyifli ifadesini hayretle izlerken Taehyung yanıma gelmişti. Tatlı bir kıkırdamayla belimi nazikçe kavramış, başını eğip dudaklarını nazikçe boynuma bastırmıştı.
"Neden gitmiyorlar?" demiştim fısıldayarak. Taehyung burnundan güler gibi bir sesle nefes vermiş, burnunu boynuma birkaç kez sürtmüştü.
"Mührün dolunayda gerçekleşeceğini söylemek zorunda kaldım. Erkenden giderse kendimizi dolunaya kadar tutamayız ve mühür şansımızı kaçırırız diye korkuyor"
"Biz de bunu çok isriyoruz. Bu bir kerelik bir şans. Asla berbat etmeyiz"
"Biliyorum. Yaşlıların inadı işte. Bize güvenmiyor. Kendi bildiğini yapmazsa bir yerleri şişer"
Dudaklarımı gerginlikle ısırmıştım. Taehyung'un minik öpücüklerinin beni rahatlatması gerekiyordu fakat o boynumu ufak ufak öptükçe daha çok geriliyordum. Kaslı omuzlarını okşayıp başımı da boyun girintisine koymuştum. Rahatlamalıydım. Bu akşam mühürleniyordum.
İçim içime sığmıyordu, heyecandan elim ayağıma dolaşıyordu ve bu da bendeki gerginliğe sebep oluyordu. Hiçbir şeyi berbat etmek istemiyordum. Buna rağmen fazla sabırsızdım.
Omuzlarındaki ellerimle göğüslerine kadar gelmiş, sıkı ve dolgun göğüslerini okşarken sabretmek adına derin bir nefes çekmiştim içime. Taehyung bu nefesimin sebebini bildiğinden beni rahatlatmak adına nazikçe sarılmıştı.
Kollarımı boynuna sarıp parmak uçlarımda olmayı umursamadan bütünleştim onunla. Kulağımın altına dudaklarını yumuşak bir şekilde bastırmış, dudaklarımı istekle ısırmama sebep olmuştu.
Kurdum resmen tırnaklarını etime geçirip onu içime almam için bana yalvarıyordu fakat vaktimiz henüz gelmediğinden kendimi tutmaya çalışıyordum.
Dudaklarımı onun dolgun dudaklarından kaçırıyordum çünkü öpersem bunun geri dönüşü olmayacağını da biliyordum.
"Uzak durmalıyız. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum" o söylemişti bunu. Ben de hak vermiştim. Başımı hızla sallayıp kollarımı bedeninden çekmiştim.
Taehyung da sıkıntılı bir nefes verirken kollarını belimden çekmişti. Ona dokunmamak için arkamdaki tezgaha koymuştum ellerimi. Taehyung ise ceplerine sokmuştu ama ellerini yumruk yaparak sıktığını pantolonunun üzerinden görebiliyordum.
Uzak durmalıyız demesine rağmen aramızda neredeyse mesafe dahi yokken birbirimize kitlenmiştik. Yavaş soluklarla büyülenmişim gibi ona bakıyordum sadece. Aynı ifade onun yüzünde de yer alıyordu.
"Ohoo bunlar bitmiş"
Yuri gelmişti yanımıza. Ne zaman geldiğini fark etmemiştim. O konuştuğunda dahi gözlerimi Alfamdan alamamıştım. Yuri'nin kıkırtısını duymuştum. Sonra ikimizin de gözleri önüne yüzüklerimizin bulunduğu kutuyu sokarak bakışlarımızın kesilmesine sebep olmuştu.
Kendimize geldiğimizde kolunu indirip kutuyu bana uzatmıştı. İfadesi mahçup gibiydi. "Yüzükleri aldığım için üzgünüm. Biraz kıskandım sanırım"
"Sorun değil. Geri vereceğini biliyorduk" demiştim anlayışla.
"Bir sürü bebekler yapın tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pleine Lune •taekook•
FanfictionAy Tanrıçası'nın kader ruhları, her yılın yedinci dolunayında buluşur. Şartlar ne olursa olsun kader bu ruhları bir araya getirmeye yemin etmiştir. Birbirlerini her yönleriyle tamamlayan bu ruhlar, Ay Tanrıçası'nın özenle seçtiği ruhlardır. Bir olm...