Bir öpücük daha

969 145 22
                                    

"Al bakalım. Bolca ye"

Bay Soohyun Zaten dopdolu olan tabağımı bir yemek kulesi olana kadar doldurduktan hemen sonra başımı nazikçe severek kendi yerine oturmuştu.

Dudaklarındaki gülümseme uyandığımızdan beri yerini koruyordu. Asla bir kez bile ifadesini bozmamıştı. Onun gerilen yüzü ve toplanan yanaklarını gördükçe benim yüzüme kramp giriyordu.

Bakışlarımı tabağımdaki yemek kulesine indirdiğimde nasıl bitireceğimi düşünürken çekingen bir şekilde ağzıma ufak bir lokma atmıştım. Babasının benimle ilgileniyor olması Taehyung'un çok hoşuna gitmişti. Bizi izleyerek gülüyor, ona kaçamak bakışlar atışım sayesinde beni izlediğini görebiliyordum.

Kaşlarımı hafifçe kaldırıp yemeğini yemesi ve beni izlemeyi bırakması için gözlerimle tabağını işaret etmiştim. Kendi tabağıma geri dönüp ufak ufak bir şeyler yesem de kirpiklerimin altından onu izlemiştim. Hala bakışlarını benden çekmemiş, huzurlu bir gülümsemeyle her lokmamı izlemişti.

"Josephine'e kıyafet almaya gidin bugün. Çocuk senin kıyafetlerinin içinde emanet gibi duruyor"

Bay Soohyun'un sözlerinin ardından kocaman açılan gözlerimle itiraz etmek için dudaklarımı aralamış, ellerimi ağzımdaki lokmayı bitiremediğimden hayır anlamında sallamıştım fakat ikisi de beni görmezden gelip kendi aralarında konuşuyormuş gibi davranmışlardı.

"Zaten öyle yapacaktık. Çıkarken söylemeyi düşünüyordum"

"Hemen mi çıkacaksınız?"

"Hayır. Heykelin birkaç ayrıntısını tamamlamalıyım. Teslim tarihine çok az kaldı. Akşam bir randevuya çıkmayı düşünüyoruz. Kıyafet bakmak randevumuzun bir parçası olabilir"

"Hayır hiç gerek yok, gerçekten, ben-"

"Randevu mu?"

Bay Soohyung'un parlayan gözleri bana döndüğünde neşeyle gülmüş, tabağıma keyifle birkaç parça bir şeyler daha ekleyip sözünü tamamlamak adına açtığım ağzımı tekrar kapatmama sebep olacak şekilde konuşmaya devam etmişti.

"Güzel güzel. Gece yemeğe beklemiyorum dışarıda yersiniz siz" diyerek neşeli bir havayla yemeğine dönmüştü. Mutluluğu iştahına yansımış gibi her şeyden bolca ve lezzetli olduğuna dair mırıltılar çıkartarak yiyordu.

Onu izlediğimi fark ettiğinde ise "Ye hadi ye" diyerek beni sahte bir sinirle azarlayıp yemeğini afiyetle yemeye devam etmişti.

Dudaklarımda yer edinen gülümsemeyle bu orta yaşlı adamın neşesini izlerken göz ucuyla Taehyung'u kontrol edip tabağımdaki yemekleri yemeye dönmüştüm.

Taehyung ise bir süre daha beni izlemiş, yemeğini yesin diye ona bakmama çabamın ardından tekrar göz göze gelemeyeceğimizi anlayınca kahvaltısına geri dönmüştü.

Yuri dün gece geç saate kadar bizim gelmemizi beklediğinden uyku saatini kaçırmış, haliyle kahvaltıya da uyanamamıştı. Bay Soohyun uyandırmak için ısrarcı davransa da ben ona kıyamadığımdan uyuması için ikna etmiştim.

"Ben atölyede olacağım"

Taehyung daha tabağındakileri bitirmeden ayaklanmıştı. Ben ve Bay Soohyun, Taehyung'un bu hareketine şaşırmıştık. İkimiz de ona öylece bakarken Bay Soohyun "Yemeğini bitirseydin. Ne bu acele?" dediğinde Taehyung sandalyesinin arkasında asılı olan hırkasını aceleyle giymişti.

"Bugünkü işlerimi elimden geldiğince erken bitireceğim"

Demiş ve çıkmadan önce bana kalbimi ağrıtacak derecede güzel gülümsemişti. Kapıdan çıkıp da gözden kaybolana kadar onu izlemiştim. Bay Soohyun "Hadi sen yemeğini bitir" diyene kadar da boş boş kapıya baktığımı fark etmemiştim.

Pleine Lune •taekook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin