"Josephine"
Yumuşak sesini işitmişti kulaklarım. Tatlı rüyalarımdan sıyrılmıştım fakat tam uyanmış sayılmazdım. Sanki biri uykumda konuşuyormuş hissini görmezden gelip yerimde kıpırdandığımda yeni bir rüyaya dalmaktı amacım.
"Josephine. Uyan hadi."
Aynı sesi bu sefer daha sevecen bir tonda duymuştum. Sıcacık bir el saçlarım arasına girmiş, yumuşacık dudaklar alnıma değdiğinde tamamen ayılmıştım artık.
Gözlerimi yavaşça aralamıştım. Taehyung'un gülümseyen yüzünü görmüştüm hemen yanı başımda. Yatağımın yanına çökmüştü. Dudaklarım, böyle güzel uyandırılmanın verdiği keyifle yukarı kıvrılmıştı. Uyku sersemi görüntümle Taehyung'a güzelce gülümsediğimde onun da gülümsemesi büyümüştü.
"Günaydın" demiştim boğuk ve uykulu bir ses tonuyla. Elleri hala saçlarım arasında gezinirken "Günaydın" demişti. Güzel gülümsemesiyle başka bir söz söylemeden beni izlemişti sadece. Halimden memnun bir şekilde ben de onu izlemiştim. Uyanır uyanmaz gördüğüm bu esmer manzarayı sevmiştim.
Bir süre birbirimizi izlemiştik. Sonra Taehyung hareketlenmiş, yatağımın kenarına oturup üzerime doğru eğilmişti. Dudaklarını tekrar alnımla buluşturduğunda tüm bedenim gevşemiş, kurdum keyifle mırıldanmıştı.
"Kıyafetlerin geldi" demişti dudaklarını alnımdan çekmeden. Son kez dudaklarını, dinlendirdiği yere bastırıp yatağımdan kalkmıştı. Kapıya doğru ilerlediğinde başını omzunun üzerinden bana çevirip gülümsemiş, ardından kapıdan çıkıp gitmişti.
Taehyung'un alt kata iniyor olduğunu belli eden ayak seslerini dinlerken yerimde uyuşukça gerinmiştim. Yuri'nin şen sesini buradan bile duyabiliyordum. Durmadan konuşuyor ve sürekli gülüyordu.
Sonunda bedenimi yataktan ayırmaya hazır olduğumda yavaşça doğrulmuştum. Üst kat buz gibiydi ve Mart ayının dengesizliği kışı yeniden getirmişti.
Henüz birkaç gün önceki kar fırtınasının izlerini taşıyordu dışarısı. Karlar henüz erimemişti. Bay Soohyun, mart ayında karın nadir de olsa yağdığını söylemişti. O nadir zaman da tabiki bana denk gelmişti. Şikayetçi değildim çünkü dışarısı bembeyazdı.
Korede bu aylarda havalar ılıyordu. Çiçekler tomurcuklanıyor, hava her daim yağmurlu oluyordu. Burada da aynısı olacak sanarken bir anda kar fırtınasının çıkagelmesi beklenmedikti. İlkbaharın kapıda olduğunu sanarken bir anda karların arasında kalmıştık.
Soğuğun şimdiden ısırdığı bedenimi yataktan ayırmak istemesem de herkes uyanıkken ve bir işlerin ucundan tutmuşken uyuyor olmak sorumsuz hissetmeme neden oluyordu.
Yorganı üzerimden atıp hemen yanıbaşımda duran ayakkabıları ayağıma geçirmiştim. Yatağımdan kalkmak üzereyken Taehyung aralık kapıyı ayağıyla itip elinde koskocaman bir sandıkla içeri girmişti.
Arkasından da çok daha küçük başka bir sandıkla Yuri girmişti. "Günaydın uyuyan güzel!" demişti incecik bebek sesiyle. Elindeki sandığı yere bırakıp heyecanla bana koştuğunda kollarımı iki yana açmıştım.
Tatlı bir çığlıkla üzerime atlamıştı. Onu sıkıca kavrayıp yatağa sırt üstü kendimi bıraktığımda hiçbir şey yapmamama rağmen Yuri çığlık çığlığa gülmüştü. Gülüşü öyle tatlıydı ki istemsiz olarak benim de gülmeme neden olmuştu.
Taehyung da Yuri' nin şirinliğine gülüp yeniden odadan çıkmıştı. "Aşağıda kocaman üç sandık daha var biliyor musun?" demişti Yuri. Üzerimde uzanıyorken yatakta yan tarafıma doğru kendini atıp doğrulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pleine Lune •taekook•
FanfictionAy Tanrıçası'nın kader ruhları, her yılın yedinci dolunayında buluşur. Şartlar ne olursa olsun kader bu ruhları bir araya getirmeye yemin etmiştir. Birbirlerini her yönleriyle tamamlayan bu ruhlar, Ay Tanrıçası'nın özenle seçtiği ruhlardır. Bir olm...