Minho, minik kurdu gölden uzakta bir yere taşımıştı ve sonra da oturmuş kara kara ne yapacağını düşünmeye başlamıştı. Her zamanki gibi küçükleri için hiç düşünmeden atlamıştı ancak şimdi fark ediyordu ki doğru seçimi yapmamıştı.
Öncelikle kurdun uyanınca kaçmaya çalışmayacağından veya kendisine, sürülerine saldırmayacağından emin olmalıydı. Yılgın gözlerle etrafına bakındı ve onu bağlayabileceği bir şeyler aramaya başladı. Dişleriyle kopartamayacağı bir şey olmalıydı. Vahşiliği göz önüne alınırsa bir ipten kurtulacağından şüphe yoktu yaratığın, zincire ihtiyaç vardı. Ancak yaratığı burada bırakıp zincir bulmak için sürüye dönerse kurt uyanıp kaçabilir, daha kötüsü kendi sürüsünü onların üstüne salabilirdi.
"Hyung, o kim?"
Aniden duyduğu sesle ufak bir çığlıkla yerinde zıpladı ve sesin geldiği kişiyi aradı Minho. Bulması zor olmamıştı. Sürünün en küçüğü Jeongin ağacın üstüne çıkmış, bacaklarıyla dallardan birinden sarkarak onu izliyor ve tatlı tatlı gülümsüyordu.
Elini deli gibi atan kalbine götürerek sakinleşme umuduyla derin birkaç nefes aldı Minho. Bir yandan da kısık bir sesle kendi kendine söyleniyor ve küfrediyordu. En sonunda yavaşlayan kalp atışlarıyla yeniden gözlerini Jeongin'e dikti.
Jeongin iyi bir çocuktu, ciddi durumları çabucak hisseder ve böyle durumlarda büyüklerinin sözlerinden çıkmazdı. Minho durumu Jeongin'e açıklarsa kimseye sırlarını dökmeyeceğini biliyordu, baş alfa zorlamadığı ve kurdunun sesini kullanmadığı sürece tabi. Ama alfaları öyle bir şey yapacak biri değildi, en azından Minho öyle umuyordu.
"Jeongin-ah sana kaç kere ağaçlarda dolaşma diyeceğim? Sen bir kurtsun, kurdun ayağı toprağa sağlam basar."
Jeongin, gözlerini devirerek yanaklarını şişirdi ve pofurdanarak ağaçtan inmek üzere harekete geçti. Sonunda yere ayak bastığında ayağı bir taşa takılmış ve tökezlemişti. Minho, durumun ciddiyetini bozmama amacıyla, zorlukla kaçmak üzere olan kahkahasını tuttu. Jeongin, yaratığın başına gitti ve eğilerek onu incelemeye başladı.
"Fazla yaklaşma Innie, tehlikeli."
Innie şüpheli bakışlarla bir yerdeki kurda, bir hyungına baktı ve kıkırdadı, bu durumdaki bir canlının kendisine zarar verebileceğini düşünmüyordu, ancak yine de Minho'nun sözünü dinlemeye karar vererek uzaklaştı ve bir ağaca yaslandı. Kaşlarını kaldırarak Minho'nun konuşmasını beklemeye başladı.
Jeongin, alfasına her daim sadıktı ancak Minho'nun bu dünyada en sevdiği insanların başında geliyordu. Dolayısıyla Minho, çocuğa güvenebileceğini umut ediyordu.
"Innie senden bir şey isteyeceğim ama alfaya söylemek yok. Ne olursa olsun. Onun kim olduğunu sonra söyleyeceğim, önce dediğimi yapmanı istiyorum. Bana zincir ve tasma bul, yaratığın kaçmaması lazım. Sana güveniyorum."
Daha önce hep yaşının küçüklüğünden dolayı hiçbir şey anlatılmaması, her şeyin dışında kalmasının söylenmesi Jeongin'i hep kızdırmıştı ama şimdi Minho'nun ona güveniyor olması içindeki bir şeylerin kıpır kıpır etmesini, yüzünü utançla karışık bir gurur ifadesinin sarmasını sağlamıştı.
Elini alnına götürerek bir asker selamı verdi ve Minho'nun başka bir şey söylemesini dinlemeden koşar adımlarla Minho ve dolayısıyla da yaratıktan uzaklaştı.
----------
Felix, elindeki yarayı temizlemiş, bandajlamış ve tüm bu süre boyunca da şans eseri hiç kimseyle karşılaşmamıştı. Ta ki yaratıkla beraber bıraktığı Minho'nun yanına dönmek üzere ufak köyün çıkışına ilerleyene ve aralarında avladıkları bir geyiği taşıyan Jisung ve Hyunjin'i görene kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How Not to Get a Pack; by Seo Changbin/ChanChang
FanfictionNasıl bir sürü edinilmez; Seo Changbin tarafından a/b/o Smut içerir.